”Kültüre dönük bir zorbalık uygulamada”

“Biri geldi dedi, ‘Oyunun yönetmeni kim?’. Dedim, ‘Buyrun benim, hayırdır?’ ‘Emniyet’ten arkadaşlar gelmiş’ dediler. Biz bu oyunu üç senedir oynuyoruz. Orijinal metne sadık kalarak çevirdik. Bugüne kadar bir şey görmediniz, şimdi mi gördünüz?”

Nazmi Karaman, İstanbul Gaziosmanpaşa Kaymakamlığı tarafından ”kamu düzenini bozabileceği” gerekçesiyle yasaklanan “Bêrû” (Yüzsüz) adlı Kürtçe oyununun yönetmeni. Karaman, kendisini bildi bileli tiyatroyla iç içe. İtalyan tiyatro yazarı Dario Fo’nun Kürtçe’ye çevrilen ve “Teatra Jiyana Nû” tarafından 2017’den beri Türkiye’nin dört bir yanında sahnelenen “Bêrû” ise yurtdışı turneleri dahil 4 bine yakın izleyiciyle buluşmuş ödüllü bir oyun. Yasak kararı çıkmasa, İstanbul Şehir Tiyatroları tarihinde bir ilk yaşanacak, ilk kez Kürtçe bir oyun sergilenecekti. Karara şaşırmaktan çok üzülen Nazmi Karaman, yasağın tam da bu sebepten kaynaklandığını düşünüyor.

“İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları 106 yıllık tarihinde ilk defa bir Kürtçe oyuna yer veriyordu. Bu bizim için de, bu ülkede yaşayan bütün insanlar için de tarihi bir önemdedir. Yoksa biz zaten oyunlarımızı oynuyorduk.”

Karaman, tebligat gelince hemen imzalamamış. İstanbul Şehir Tiyatroları’ndan bir yetkili gelmesini beklemiş ve gelmişler de ancak onların da yapacağı bir şey olmayınca kapıda bekleyen polisin müdahalesine fırsat vermeden salonu terk etmek zorunda kalmışlar. İki perdelik komedi oyununun yasaklanmasında trajikomik bir yan da var. Nazmi Karaman, aslında devlet yetkililerinin oyundan yıllardır haber olduğunu anlatıyor.

“Diyarbakır, Van, Batman… Yani Kürtlerin yoğun yaşadığı yerlere gittiğimizde prosedür olarak Emniyet geliyor, onlara tekstleri veriyorsun, izin istiyorsun. Geliyorlar, oyunu izliyorlar, çekiyorlar. Yani içerisinde bir şey var mı yok mu… Defalarca bu şekilde yapıldı yani. Herhangi bir sıkıntı da yaşamadık şimdiye kadar.”

Gazetede hedef gösterildi

Kaymakamlık yasağından önce Aydınlık gazetesi, “İBB’nin Sahnesi PKK’nın Tiyatro Grubuna” başlıklı bir haber yayımlamıştı. Yönetmen Karaman, bazı basın kuruluşları tarafından hedef alındıklarının farkında olduklarını ama ciddiye almadıklarını söylüyor. İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, oyunun “PKK propagandası içerdiği” iddiasıyla yasaklandığını ve soruşturma başlatıldığını duyurdu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu ise yasağı eleştirerek, “Dario Fo’nun oyunu devlet tiyatroları tarafından Türkçe oynanmış. Şimdi Kürtçe oynanacak. Ne farkı var?” dedi. Yasağın ardından sosyal medyada #KürtçeTiyatroEngellenemez etiketiyle paylaşımlar yapıldı.

“Düğünlerde şarkı söyleyen müzisyenler tutuklandı”

Kürtçe kültür-sanat etkinlikleri, farklı şekillerde baskı altına alınabiliyor. Kültür, sanat ve medya alanlarında ifade özgürlüğü kısıtlamalarına karşı faaliyet gösteren “Susma Platformu”nun Diyarbakır temsilcisi Özkan Küçük, Kürtçe sanat etkinliklerinin özellikle son beş senedir sıklıkla sansürle karşı karşıya kaldığını söylüyor. “Kürtçe sistematik, fiili baskı altında. Sadece dil değil, kültüre dönük bir zorbalık uygulamada. İstanbul’un göbeğinde bir tiyatro oyununun yasaklanması, bunun yıllardır Kürt illerinde rahatça yapılıyor olmasının sonucudur” diyor.

Urfa’da düğünlerde Kürtçe şarkı söyleyen iki müzisyenin “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandığını hatırlatan Küçük, “Bugün bir kaymakam da bir dili engelleyebiliyor, sessizlik böyle bir noktaya getirdi. Belki yasak değil ama fiili olarak sanki Kürtçe silinmek isteniyor” diye ekliyor.

Konferansa yasak, müzisyene gözaltı

Kürtçe kültür-sanat etkinlikleri ilk kez sansürle karşı karşıya değil. Bilgi Üniversitesi 2017 yılında “Dünden Bugüne Kürtçe Tiyatro Konferansı”nın yapılmasına izin vermemiş, konferans Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılmıştı. Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) “örgüt propagandası” ihbarı üzerine, 2018 yılında Yaşam TV’de yayınlanan “Cevdet Gülbay ile Govend Show” programda bir katılımcının Kürtçe selam verdiği ve söylediği şarkıdaki sözlerin “resmi olmayan çeviri” olduğu iddiasıyla kanala 13 bin TL para cezası ve beş program durdurma cezası verdi.

Kürtçe çocuk kanalı Zarok TV’de yayınlanan iki şarkıda “örgüt propagandası”  yapıldığı gerekçesiyle aynı yıl kanala para ve program cezası verildi. RTÜK cezalarının verildiği yıl, İzmir’de sokak düğününde Kürtçe müzik çalındığı gerekçesiyle müzisyenler gözaltına alındı, TRT’nin 66 Kürtçe şarkıyı yasakladığı ortaya çıktı. Avesta Yayınları’nın dokuz kitabı Mayıs 2018’de İdil Sulh Hakimliği tarafından yasaklandı ve toplatıldı. 2019 yılında ise Adana’da “Kürt Tiyatro Günleri” valilik tarafından “kamu güvenliğini tehdit ettiği” gerekçesiyle yasaklandı.

”Kürtçe oyunlarımızla seyircilerimizle buluşacağız”

Rewşan Apaydın, yasaklanan tiyatro oyununun beş oyuncusundan biri. “Kürt diline ve sanatına olan tahammülsüzlük, bir kez daha kendini ortaya çıkardı. Kürt sanatı, Kürt tiyatrosu engellenemez. Bizler Kürtçe oyunlarımızla yeniden seyircilerimizle buluşacağız” diyor.

Yönetmen Nazmi Karaman da sadece tiyatro değil, tüm sanat dallarına yönelik sansürün olmayacağı bir dünyanın hayalini kuruyor. “Sanat adına çok üzüldüm. Kendimi çok da kötü hissettim” diyen yönetmen, yasak kararından bu yana çok sayıda destek mesajı aldıklarını ve bu dayanışma sayesinde iyi hissettiklerini anlatıyor. Yoksa durum, katlanılır gibi gelmiyor:

“2020’deyiz, uzay çağındayız. Tez zamanda böyle uygulamalardan uzaklaşıp her şeyin normal olduğu bir ülkede yaşamak istiyoruz.”

Burcu Karakaş

© Deutsche Welle Türkçe

EN SON EKLENENLER