Anayasa için önerileri

–       Yeni Anayasa “Devlete karşı insanı, insana karşı doğayı ve tüm canlıların haklarını koruyan” bir Anayasa olmalıdır.

Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği olarak yeni Anayasa konusundaki önerilerimizi Anayasa uzlaşma komisyonuna sunduk.

28 Nisan 2012 Tarihinde İstanbul’da yapılan Anayasa toplantısına kurumsal olarak derneğimiz davet edilmiş ve Derneğimizi temsilen Başkanımız Ali Kenanoğlu ile Genel Sekreterimiz Ahu Arslan katılmışlardır.

TBMM Başkanı Sn. Cemil Çiçek ve Anayasa uzlaşma komisyonunu oluşturan Millet Vekillerinin de katılım sağladığı toplantıda Derneğimizin hazırladığı yazılı metin sunulmuş ve çeşitli konularda da sözlü bildirimlerde bulunulmuştur.

Derneğimizin yazılı olarak yaptığı önermede; Anayasa’nın Hazırlanma Sürecine ve temel ilkelere ilişkin düşüncelerimiz, Devlet – Din ilişkileri, Doğa ve Kültürel Varlıklar, Kamu Hizmetleri, Birlikte yaşama, Kadın ve Cinsiyetler, Ülke Yönetimi, Seçimler ve Siyasi Partiler konusunda görüş bildirilmiştir.

Anayasa’nın Hazırlanma Sürecine ve temel ilkelere ilişkin düşüncelerimiz:

Yapılacak anayasanın yeni olabilmesi için; Devlete karşı insanı, insana karşı doğayı ve tüm canlıların haklarını koruyan, özgürlükçü demokratik, laik ve sosyal hukuk temelleri üzerine oturtulması ve daha da önemlisi toplumda yer alan her kesimin, grubun, kişinin benimseyebileceği kimsenin kendini dışında hissetmeyeceği bir metin olarak hazırlanmalıdır.

Sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, barolar, sendikalar ve en önemlisi parlamentoda temsil edilmeyen siyasal partilerin ve bilim kuruluşlarının, üniversitelerin yeni Anayasa hakkındaki görüşleri ve önerileri dikkate alınarak evrensel ve bilimsel kurallara göre hazırlanmış, bütün toplumun benimseyebileceği bir Anayasa yeni olabilir.

Bu sebeple;

DOĞA VE KÜLTÜREL VARLIKLAR

Su, hava, toprak ,ateş ,tohum ve doğanın diğer unsurları doğal varlıktır, kaynak olarak nitelendirilemez. Bu varlıklar Doğa’nın bir parçası ve onlara bağlı yaşayan tüm canlıların ortak kullanımında olmalıdır. Doğal varlıklar mülkiyete tabi olmamalı, kendileri veya genetik bilgileri hiç bir şekilde patentlenmemeli ve kamusal kullanımları ekolojik dengeler öncelikli tutularak güvence altına alınmalıdır.

Doğaya ve çevreye zarar verme olasılığı olan tüm plan ve uygulamalarda, zarar görmesi muhtemel bölgede yaşayan halkın her aşamada, plan ve uygulamalarla ilgili her türlü bilgiye ulaşma, kararlara katılma ve insan veya doğanın haklarından biri veya bir kaçı ihlal edildiğinde yargı yollarına başvurma hakkı vardır.

Devlet hem yabani hem de evcil hayvan haklarını güvence altına alır. Hayvanlara hiçbir şekilde eziyet edilemez, hayvanlara yönelik eziyet ve fena muamele ceza kanunu kapsamında değerlendirilir.

İklim değişikliği, çevre kirliliği ve Doğa’nın korunması ile ilgili tüm uluslararası anlaşmalara taraf olunmalı; konulan çekinceler kaldırılmalı ve anlaşma hükümleri iç hukuka aktarılmalıdır.

İnsanlık tarihinin (Hangi Topluma ve İnanca ait olursa olsun) tarihsel kültürel mirası korunmalı gelecek kuşaklara aktaracak şekilde muhafaza edilmelidir.

KAMU HİZMETLERİNİN NİTELİĞİ (EŞİT BİÇİMDE YARARLANMA + TARAFSIZLIK İLKESİ)

–          Kamu hizmetlerinde ayrımcılık yapılmamalı, Dini inancı, cinsel tercihi, etnik kimliği farklı olan insanlara Anayasa ve yasalarda olmadığı halde yapılan negatif ayrımcılıklara son verilmeli, mevcut durumda yaşanan bu tür ayrımcılıları ortadan kaldırmak için kati cezai yaptırımlar uygulanmalıdır.

Sünni inancının gereğince oruç ayı olan Ramazan ayında hat safhaya varan Kamu Kurum ve Kuruluşlarındaki ayrımcılıklara (gündüz yemek çıkartılmaması, çay ocaklarının kapatılması veya bu tür mekanların tadilata sokulması v.b) son verilmelidir.

Kamu Televizyonlarında inançsal ayrımcılıklar yapılmamalı, ülkemizde var olan tüm inançların ve Halkların özel ve kutsal günlerinde, kendilerinin belirleyeceği usul ve esaslarda yayınlar yapılmalıdır. Veya hiçbirisine yapılmamalıdır.

Bazı inanç ve etnik kimlik mensuplarına Türk Silahlı Kuvvetleri dahil çeşitli Kamu Kurumlarında uygulanan ve yasalarda yer almayan gayri resmi yasakların da önüne geçilecek önlemler alınmalıdır. (TSK da Cumhuriyet Döneminde Alevi inancına mensup Kuvvet Komutanı ve Genel Kurmay Başkanı olmamasının tesadüfi olmaması gibi, veya günümüzde Alevi Vali olmaması gibi ) Cumhurbaşkanı gibi bir makamda oturan kişilerin “Alevi Rektör bile atadım” sözleri, Başbakanın “Ben neden Alevilerin Başbakanı olayım ki; Bir sebep mi var? “ yine Ankara Belediye Başkanının “Bir Alevinin bile nikahını kıydım” gibi sözlerinin mutlaka cezai yaptırımı olmalıdır. Zira bu sözler bu tür yasalarda olmayan ayrımcılıkları meşrulaştırmaktadır.

BİRLİKTE YAŞAMA

–          Vatandaşlık tanımı, soydaşlık temelinden arındırılmalı, ülkemizdeki tüm kültür, kimlik, dil, din ve inançların varlığını kabul eden, halkların demokratik, siyasal ve kültürel haklarını güvence altına alan, insan odaklı, özgürlükçü, eşitlikçi, demokratik bir anayasa inşa edilmelidir.

–          Ülkemizin taraf olduğu evrensel hukukun da bir gereği olarak, ülkemizdeki tüm dil, kültür ve inançlar, tarihi ve kültürel mirasımızın bir parçası olarak değerlendirilmeli, bu kültür, dil ve inançların kendilerini  var etme ve yarınlara taşıma hakları anayasa ve yasalarla güvence altına alınmalı, bu konuda kamusal sorumluluklar tanımlanmalı ve bu doğrultuda yapılacak çalışmalara genel bütçeden pay ayrılmalıdır. (Bu pay Kültür Bakanlığı nezdinde bu amaçla oluşturulacak projelere verilmelidir.)   Kültür, dil, inançlar üzerindeki tüm yasaklar, toplumsal yaşam ve kamusal alanda halklara yönelik uygulanan her tür ayrımcılık ve ırkçı söylem ortadan kaldırılmalı, yasalardaki ‘kin ve nefret suçları’ tüm kültürel, etnik ve dinsel aidiyetleri kapsayacak şekilde genişletilmeli, ‘kin ve nefret suçlarının’ önlenmesi için anayasaya hüküm konulmalıdır.

–          Anadil hakkı temel bir hak olarak kabul edilmeli, ana diller anayasal güvence altına alınmalı, ana dilde eğitim-öğretim, ana dilin kamusal alanda kullanımı, ana adilde radyo-televizyon yayını yapma ve ana dilde isim-soy isim ve köy/yer isimleri konusundaki sınırlama ve yasaklar ortadan kaldırılmalı, özellikle yok olma tehdidi altındaki diller koruma altına alınmalı ve bu dillere pozitif ayrımcılık uygulanmalıdır.

–          Tarih ile yüzleşmenin, hesaplaşmanın temel koşulu olarak, halklara karşı işlenmiş suçlar failleri ile birlikte açığa çıkartılmalı, topraklarımızda yaşanan katliam ve sürgünlerle halkların elinden alınmış olan hakların iadesi (vakıf malları, hukuki haklar vb.) yasalarla güvence altına alınmalıdır. Katliamlara bilfiil iştirak edenlerden hayatta kalanlar mutlaka yargı önüne çıkartılmalı, insanlığa karşı işlenen suçlarda, nefret ve ayrımcılık suçlarında zaman aşımına izin verilmeyeceğini içeren yasal değişiklikler yapılmalıdır. Katliamların ve insanlık suçlarının gelecek kuşaklarca lanetlenmesi açısından ilgili yerlerde (Sivas Madımak oteli yeri , Diyarbakır Cezaevi v.b) katliamı lanetleyecek şekilde müzeler oluşturulmalıdır. (Dünya örneklerinde oldu gibi)

KADIN VE CİNSİYETLER;

Kültürmüzde kutsal yeri olan kadınların,  erkeklerle eşit haklara sahip olması gerekmektedir.  Cinsiyetinden dolayı ugradığı miras, iş, eğitim ve toplumsal statüsündeki haksızlıklar ortadan kaldırılmalıdır. Ayrıca cinsel tercihleri farklı olan insanlarda bizimle aynı toplumda yaşamaktadır, insanı değerler üzerinden bakıldığında kadınların uğradığı tüm haksızlıklara onlarda uğramaktadır.  Vatandaşlık tanımında LGBTT bireylere de yer verilmelidir.

DEVLET- DİN İLİŞKİLERİ

–          Anayasada vatandaşların dini tarif edilmemeli, Aleviler, Hıristiyanlar, Museviler, Ezidiler, Atesitler ve Deistler gibi ezilen ve dışlanan tüm inanç ve kültürel gruplar üzerindeki baskılar kaldırılmalı, tüm kimlik ve dinsel inanışların kendilerini özgürce ifade etmesi anayasal güvence altına alınmalıdır. Devletin dini biçimlendirme aracı olarak işlev gören Diyanet İşleri Başkanlığı ve zorunlu din dersi kaldırılmalı, inanç sembolleri üzerindeki her türlü baskıya son verilmeli, inanç ve ibadet inananların vicdanına bırakılmalıdır. Dini eğitim, organizasyon, dini kurum ve kuruluşlar sivil hayata terk edilmelidir. Devlet hiçbir dini gruba finansal destek sunmamalıdır.

–          Din eğitimi; ilgili Dinin, inancın ibadethanesinde ilgili inancın mensuplarınca verilmelidir. Devlet denetim görevini yerine getirmelidir. Dinler – inançlarla Devlet ilişkilerini ve Dinler-İnançlar arasındaki ilişki, düzenleme, ihlalleri koordine etmek amacıyla sadece bu amaçla inançların belirleyeceği temsilcilerden oluşan özerk bir koordinasyon kurumu oluşturulmalıdır.  Devlet tarafından ve/veya Devletin kurumları tarafından el konulan ibadet mekanları ilgili dinin-inancın sahiplerine iade edilmelidir.

ÜLKE YÖNETİMİ

Parlementer sistem korunmalı, Merkezi yönetim anlayışı terk edilerek, Yerel yönetimler güçlendirilmelidir.  Ülke yönetiminde yerinden yönetim ilkesi benimsenmeli, Avrupa yerel yönetimler Özerklik şartları kabul edilmelidir.

SEÇİMLER VE SİYASAL PARTİLER

Siyasal Partiler yasasında köklü değişiklikler yapılmalı, Siyasi Partilerdeki lider diktasını ortadan kaldırıcı tedbirler alınmalıdır. Parti içi demokrasinin tesisi için ön seçim şartı tüm partiler için konmalıdır. Cinsiyet ayrımcılığının önüne geçmek için Siyasi partilerde Kota dahil özel geçici önlemler alınmalıdır.

Seçimlerde baraj uygulaması ortadan kaldırılmalı, Milli bakiye sistemi benimsenmelidir. Seçime giren Siyasi Partilere Devlet yardımı partilerin aldıkları oy oranına göre belirlenmelidir. Siyasi partiler, iş adamları, özel ve kamu kurumlarından, bağış almamalıdır.

Ali KENANOĞLU

Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği

Başkan

 

EN SON EKLENENLER