“Aleviler müslümandır” sözünün inandırıcılığı var mı?

Dr. Hüseyin DEMİRTAŞ

Yüzyıllardır “Alevilerin katli vaciptir. Bir Alevi öldüren 10 kâfir öldürmüş kadar sevap kazanır. Alevi’nin-Kızılbaş’ın canı-malı, ırzı ve namusu Müslüman’a helaldir” fetvaları verenlerin torunları bugün çok değişti. Dünün Şeyhülislam’ı durmadan yayınladığı fetvalarla Alevilerin Müslüman olabilmeleri için önce Hıristiyanlık gibi semavi bir dine girmeleri ve sonra şahadet getirmek şartıyla ancak Müslüman sayılabileceğini ısrarla vurgularken, günümüzde bu makamın karşılığı olan Diyanet İşleri Başkanı her ağzını açtığında “Aleviler Müslüman’dır. Bizim ayrımız gayrımız yok. Allah’ımız, kitabımız, peygamberimiz bir. Aramızdaki fark soğan zarı kadardır” diyor. Dün Aleviler gerek gönüllü gerek baskıdan dolayı “Biz de Müslüman’ız. Hatta İslam’ın özüyüz” demelerine rağmen yine de çok büyük zulüm ve katliamlara maruz kaldılar. Oysa Aleviler dün olduğu gibi bugün de çoğunlukla İslam’ın emir ve yasaklarına uymuyor ama geçmiş asırların şeyhülislamlarının günümüzdeki temsilcileri Alevi uyanışı başladığından beri “Aleviler Müslüman’dır” sözünü ağzından düşürmüyor.

Sahi ne değişti düne göre de, Alevileri Müslüman saymaya başladınız? Hâlbuki sizler, Alevilere, “Kızılbaş, kâfir, dinsiz, mülhit, Rafızî; kestiğiniz, pişirdiğiniz yenmez” diye saldırırken de, onlar “Bizler Müslüman’ız. İslam’ın özüyüz” şeklinde karşılık veriyorlardı. Şimdi de aynı cümleyi tekrarlıyorlar ve aynen dün olduğu gibi bugün de, camiye gitmiyor, ramazanda oruç tutmuyor, 4 halifeden üçüne lanet okumaya devam ediyor. Aleviler aşağı yukarı aynı kalırken ne oldu da sizler birden değiştiniz? Yoksa samimi bir şekilde değişmediniz de sadece ağız ve taktik mi değiştirdiniz?

Söyleyin Sayın Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, anlı şanlı ilahiyat profesörleri, günümüzün modern âlimleri ve müçtehitleri; yoksa Alevilere İslam çatısı altında yeni bir yer mi açtınız? Sünni âlimlerin (El-Ezher ulemasının) Mısır’da bundan yaklaşık 100 yıl önce toplanarak daha önce hak mezhep sayılmayan Şiiliği nihayet kabul ettiği gibi, sizler de Aleviliği artık “hak mezhep” olarak ettiniz de bizim haberimiz mi yok?

Oysa sizler her ne kadar lâfzen yorulmadan “Aleviler Müslüman’dır” türküsünü söyleyip dursanız da, Aleviliğe bırakın ayrı bir din olmayı, mezhep ve tarikat olmayı bile çok görüyorsunuz. Neymiş Alevilik size göre? Bir “meşrep”miş? Sözlükte meşrep; kişilik, hal, duruş anlamında geçen Arapça bir kelimedir. Bu özellikleri itibariyle yetersiz kişilere hafif meşrep denir diye ekleniyor. Buna göre herhalde Aleviler Müslüman ama işte öylesine biraz dozajı düşük hafif meşrepler öyle mi? Meşrep kelimesinin dünya ilahiyat, din bilimleri, hukuk ve siyaset literatüründe var mı bir karşılığı? Yok! Peki, inançlar neye göre sınıflandırılıyor dünyada?

Hem geçmişte hem de günümüzde bir inanç, diğer din ve inançlarla benzerliklerine bakarak değil de, benzemezlikleri ve farklılıkları göz önünde bulundurularak ya din, ya mezhep veya tarikat olarak tanımlanıyor. Tamam, Aleviliğin İslam’la benzer ve ortak yanları olduğunu kabul ediyoruz. Ya aradaki yüzde 80’e varan devasa farklılıkları nereye koyacağız? Yoksa yine bizlerin haberi olmadan bu farklılıkları tolare eden bir İslam yorumu mu geliştirdiniz? Aleviliğe demi Şia gibi hak mezhep statüsü tanıdınız? Cem evlerini, “cümbüş evi”, kültür evi; cemi ile semahı kültürel ve folklorik faaliyet değil de, cem evini aynen cami, kilise ve sinagog gibi bir ibadethane ve de cemi-semahı namazla eşit ve eşdeğer bir ibadet olarak mı kabul ettiniz? Bildiğim kadarıyla hayır ve bin kere hayır! Zira söylem ve uygulamalarınızda buna dair en küçük bir işaret yok. Ya ne var? “Aleviler Müslüman’dır ama aynen bizler gibi davranır da, camiye gelir, ramazanda oruç tutarsa Müslüman’dır”, “Cem evi camiye alternatif olamaz”, “İslam’ın bir tek ibadethanesi vardır, o da camidir” dayatması bütün hızıyla sürüyor!

Sizler Başbakanıyla, Diyanet’iyle, Danıştay’ıyla, bilumum diğer devlet kurumları ve bürokrasisiyle söz birliği etmişsiniz ve durmadan cem evlerinin ibadethane olamayacağına dair fetva ve kararlar veriyorsunuz. Bunları her gün kamuoyuna deklare ediyorsunuz. Buna karşılık cem evlerinin hala hiçbir resmi statüsü yok ve gecekondu muamelesi görüyor. Cem ibadeti ve bu esnada dönülen semahlarımız “folklor”, saz eşliğinde söylenen nefes ve deyişlerimiz “türkü-şarkı” olarak yaftalanmaya devam ediyor. Kısaca sizlerin Aleviliğe ve Alevilere bakışınızda, onlara karşı duruşunuzda ve tavırlarınızda düne göre söylem değişikliği dışında bir farklılık göremiyoruz. Ya ne görüyoruz? Alevileri ve Aleviliği olduğu gibi tanımama ve kabul etmeme; onlara üstten, aşağılayıcı ve burnu büyük bakış açısı her gün tanık olduğumuz sıradan bir muamele haline gelmiş durumda. Sizlerdeki bu duruş ve tavrın değişeceğine dair bir umut ve işarette ne yazık ki ufukta görünmüyor.

Hal ve gidişat buysa, o zaman Alevilerden neyi bekliyorsunuz? Tabii ki, iyi birer Sünni olmalarını, camiye gitmelerini, 30 gün oruç tutmalarını ve bu ülkenin resmi dini Sünni İslam’a ve onun en büyük kurumu Diyanet’e biat ve itaat etmelerini istiyorsunuz. İstemekle kalmıyorsunuz, bunu 90 bin caminizle, 100 bini aşkın din görevlinizle, sayısız Kur’an kursunuzla, şimdi tüm eğitim kurumlarına yaygınlaştırdığınız imam-hatip müfredatlı okullarınızla, ilahiyat fakültelerinizle Alevilere dayatıyorsunuz. Üstüne üstlük tüm okullarda sadece Sünni Müslümanlığı anlattığınız zorunlu din dersleri, güya seçmeli Hz. Muhammed’in Hayatı ve Kuran-ı Kerim Dersi ile de Alevi çocuklarının beyinlerini yıkıyorsunuz. Onları kendi inanç ve kimliklerine yabancılaştırmaktan utanmıyorsunuz. Bütün bu olup bitenlerden sonra bizler size niye inanalım? Nasıl sizlere güvenelim de, “Ha tamam, bunlar bizleri olduğumuz gibi kabul edip öyle Müslüman sayıyorlar”, “Nihayet Alevilik olduğu ve yaşandığı şekliyle İslam’ın bir kolu ve şubesi haline geldi” diyelim?

Nitekim işte bu yüzden “Aleviler Müslüman’dır. Ayrımız gayrımız yok” sözlerinin benim ve Alevilerin ezici çoğunluğunun nezdinde hiçbir anlam ve önemi yoktur.  Bunlar pek çoğumuzun gözünde birer tuzak ve taktikten ibarettir. Bazı kafası karışık ve karıştırılmış, yasakçı, inkârcı, manuple edici, asimilasyoncu politikalar ve uygulamalar sonucu kimliğine uzak ve yabancı kalmış Alevileri “avlama” operasyonundan başka bir şey değildir. Bizim gözümüzde sizler, yani Türkiye Cumhuriyeti’nin Sünni egemenleri ve muktedirleri, dün Alevileri katlediyordunuz; bugünse Aleviliğin içini boşaltarak, Aleviliği kendinize göre tanımlayarak ve de bu ülkede İslam’ın sadece Sünni-Hanefi yorumunu tek doğru ve gerçek İslam diye dayatarak Aleviliği katletmeye çalışıyorsunuz. Dilinizden düşürmediğiniz tüm “Aleviler Müslüman’dır” söylemlerine rağmen, Alevilerin büyük çoğunluğu sizlere inanmıyor, inanamıyor. Zira ikiyüzlüsünüz. Samimi değilsiniz. Söylemleriniz başka, politika ve icraatlarınız bambaşka…

Sizler, Alevileri dağ başlarında yaşadıkları için yüksek İslam’ın nurundan mahrum kalanlar, bu yüzden zamanla namaz kılmayı oruç tutmayı unutmuş cahil cühela takımı olarak gördüğünüz müddetçe, “Siz de Müslümansınız. Kardeşimizsiniz” sözlerinize kimse inanmayacak, kanmayacak ve ikna olmayacaktır.

Ta ki, bir Diyanet İşleri Başkanı, bir müftü, bir ilahiyatçı çıkıp, “Aleviler namaz kılmasa da, ramazanda oruç tutmasa da, sadece cem evine gitse de Müslüman’dır; onların Müslümanlık yorumu-anlayışı başkadır ve o haliyle bizim kabulümüzdür. Buna saygı gösteriyoruz. Alevilerin Müslüman sayılabilmeleri için bizim gibi inanıp yaşamalarına gerek yoktur. Cem evi de cami gibi İslam’ın bir ibadethanesidir. Cemler ve semahlar da bizzat namaz gibi İslam’da muteber birer ibadet biçimidir” diye ilan edinceye kadar sürecek bu inanmama ve ikna olmama tavrı. Bu da yetmez, hükümet, devlet ve Diyanet eski politika ve icraatlarını tamamen değiştirecek. Cem evlerini resmen tanıyacak, Alevi köylerindeki camiler kapatılacak, imamlar geri çekilecek; din dersleri ya tamamen kaldırılacak veya Alevi-Sünni diye ikiye ayrılarak ama seçmeli olarak verilecek. Alevilere karşı yapılan tüm katliamlardan ve günümüze kadar sürdürülen asılsız önyargı ve iftiralardan dolayı resmen özür dilenecek, yakın geçmiştekilerin failleri bulunacak ve cezalandırılacak. Devlet Alevilere ve Aleviliğe, geçmişteki kayıpların telafi edilmesi için bir süre pozitif ayrımcılık uygulayacak vs.

İşte o zaman ben ve pek çok Alevi inanıp, ikna olacak ve tüm bu icraatları hayata geçiren politikacı, Diyanet yetkilisi ve yöneticinin makamı önünde hem alnından hem de ellerinden öpmek için sıraya girecektir. Gururla Alevi-Müslüman olduğunu söyleyecektir. Bunu şimdiki Başbakan Tayyip Erdoğan yaparsa da, inanıyorum ki AKP Alevilerden beklemediği yükseklikte bir oy alabilecektir. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın!

Ancak sizler bunları yapmıyorsanız ve Alevileri nefret söylemiyle her gün ötekileştiriyor, dışlıyor, devletten ve bürokrasiden tasfiye ediyorsanız; “Aleviler Müslüman’dır” sözünüz sadece Alevileri avlamayı ve asimile etmeyi amaçlıyorsa, işte orada durunuz!

Sizler, Alevi’ye ve Aleviliğe meşru ve resmi bir statü vermiyorsanız, cem evini hala tanımıyorsanız, ancak gizliden gizliye sizler gibi inandıklarında ve yaşadıklarında Müslüman sayacaksanız; Alevilerin de kendilerine göre arayışlara girmesine kızmayacaksınız. Sizler bu söylem ve politikalarınızı sürdürdüğünüz müddetçe, Aleviler de hakları için mücadeleye devam edecekler. Sizin dil ucuyla söylediğiniz, “Sizler de Müslümansınız” laflarına inanmayacaklar ve İslam’dan ayrı ve bağımsız bir din olma hakkını elde etmek için çalışacaklardır. Buna da karşı çıkmaya, Alevileri bölücü, birliğimizi-dirliğimizi bozan unsurlar olarak görmeye hakkınız yok. Çünkü sizler “Aleviler Müslüman’dır” derken samimi değilsiniz. Bu söylemin altında pek çok art niyet ve kirli amaç gizli. Siz kodamanlar Alevileri nasılsa öyle kabul etmeye yanaşmadığınız gibi, Numan Kurtulmuş’un kendi geçmişini inkâr edip, HAS Parti’yi kapatarak AKP’ye iltihak ettiğine benzer şekilde, Alevilerin de aynen bin yıllık geçmişlerini, atalarının mirasını yok sayıp kendilerini, inanç ve ibadetlerini kısaca Aleviliklerini unutarak, feshederek Sünni-Müslümanlığa katılmalarını bekliyor ve zorunlu koşuyorsunuz.

Halep ordaysa, arşın burada! Siz Alevilere böyle yaklaşırsanız ve ısrarla onları Alevi olarak inanma ve yaşama, yeni nesline bu inancı bozmadan devretme, onları kimliğini korkmadan söyleme gibi en temel haklardan mahrum ederseniz; Alevilerin de kendilerini koruma, meşru müdafaa geliştirme ve sizlerin davet ettiği inanç çatısı altına girmemekte direnmesi analarının ak sütü kadar helaldir. Aleviler hiçbir zaman sizlerin istediği gibi Müslüman olmamaya kararlıdırlar.

O halde ya onları oldukları gibi Müslüman kabul edeceksiniz, ya da onlar siz onlara İslam içinde kendilerini inkâr etmeden ifade edebilecekleri bir alan açmadığınızdan dolayı yine de İslam ile olan bağ ve yakınlıklarını koruyarak, Aleviliği İslam’dan ayrı ve bağımsız bir din olarak ifade etmeye ve örgütlemeye çalışacaklardır. Böyle bir şey teoride ve pratikte mümkün müdür? Mümkündür. Zira Almanya’da daha 2003 yılında Alevilik 64 sayfalık bir bilirkişi raporuna dayanarak İslam’dan ayrı ve bağımsız bir din, cem evi de onun ibadethanesi olarak resmen kabul edildi. Hem de Aleviliğin İslam ile olan bağ ve yakınlıkları yok sayılmadan gerçekleşti bu tanınma…

Darısı bizimkilerin başına!

 

Butzbach, 4 Eylül 2012

 

EN SON EKLENENLER