Yılanın yavrusu zehirsiz olmaz

Can KASAPOGLU

Alevilerin Ankara buluşması, Mazlumlar cephesine geçiş olsun’

Yılanın yavrusu zehirsiz olmaz

Bu söz Kürdistan’da sık sık söylenir..

Başbakan Erdoğan başta olmak üzere faşist, ırkçı, gerici Türk-İslam sentezli sistemin üç düzen partisi nedense son dönemlerde birbirlerine şiirlerle, deyişlerle vb saldırmaya başladılar..

Görende sanarki aşıklar atışıyor. Kongrelerinde, meclis oturumlarında vb toplantılarıda birbirlerini söylediklerine bakarsanız hepsi şair edasıyla manevi anlamı değerli olan sözlerle vurmaya çalışıyorlar.

Çok yakın döneme kadar mecliste veya dışında, başbakan, bakan yada milletvekillerinin birbirlerine küfürler savurduğu, hakaret ettiği veya çok küçük düşürdüğü biliniyor.

Ancak şimdilerde Nazım Hikmet başta olmak üzere Yunus Emre, Mevlana, Pir Sultan, Karacaoğlan, Aşık Veysel vb gelmiş-geçmişlerin ünlü-anlamlı sözleri ile Türk siyasetçilerin birbirlerini eleştirmesi ise yeni bir moda olsa gerek.

Başbakan ve AKP’nin Gürcü asıllı lideri Erdoğan: ‘Bizim yolumuz Sultan Alparslan’ın, Melik Şah’ın, Kılıçarslan’ın yoludur. Bizim yolumuz Osmangazi’nin, Fatih Sultan Mehmet’in, Sultan Süleyman’ın, Yavuz Sultan Selim’in ve merhum Necmettin Erbakan’ın yoludur.’ dedi. Peki bütün bu isimler, başta Kürtler ve Aleviler olmak üzere neyi çağrıştırıyor, neyi anlam ifade ediyor?

Bu isimlerin Alevilere ve Kürtlere yaşattığı, soykırım, katliam, sürgün, asimilasyon, inkar, imha politikasından başka hiç bir şeyi olmamıştır..

Dolayısıyla Erdoğan, yukarıda saydığı isimlerin torunu, takipçisi ve izinde olduğunu sık sık vurguluyor.

Yılanlar kusura bakmasınlar ama bu isimler Kürtler ve Aleviler için ‘birer yılan’dırlar..

O halde Erdoğan’da bir yılandır ve ‘Yılanın yavrusu da zehirlidir’ bu böyle biline..

Aynı şekilde örneğin CHP ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da sık sık; ‘Bizim yolumuz Gazi Mustafa Kemal’in, merhum Adnan Menderes’in, merhum Turgut Özal’ın vb’ diyerek sözde AKP’den farklı olduğunu göstermeye çalışmıştır.

Ancak gerek Kürtler ve gerekse Aleviler konusunda CHP’nin ve onun politikalarının AKP’den hiçte farklı olmadığı görülmüştür. CHP’nin başta Ağrı-Zlan ve Koçgiri olmak üzere, Dersim Soykırımı, Maraş Katliamı, Çorum, Sivas-Madımak ve Gazi Katliamlarından tutalımda en son günümüzde çokça tartışılan ‘Oslo görüşmeleri vb konularda’ diğer soykırımcı, katliamcı ve asimilasyoncu partilerden ve onların yaklaşımından, siyasetinden ne farkı vardır?

CHP’nin ‘İzinde’ olduğunu veya hayran olduğu siyasetçilerin, başta Dersimliler ve Aleviler olmak üzere Kürtlere ve diğer halklara verdiği, yaşattığı farklı bir şey varmıdır?

Yoktur ve ‘İzinde’ olduğu, adını verdiği kişiler de birer ‘Yılan’dır.

O halde değişmeyen, dönüşmeyen ve kendini yenilemeyen ve şu an Türk ve Kürt halklarının yaşadığı genel sorunların kaynağı da olan ultra nasyonalist ve Kemalis CHP’de bu anlamıyla yılanın yavrusudur ve aynı söz (Yılanın yavrusu da zehirlidir) CHP siyaseti içinde geçerlidir.

Türk siyasetçilerin yukarıda örneklediğimiz, ünlülerin birbirlerine karşı sarfetmiş olduğu sözleri belki birgün birileri tarafından kitaplaştırır ve bazı kütüphanelerin ‘Mizah’ raflarında yerini alır..
Esas olarak bu yazının konusu ‘Aleviler ve güncel talepleri’ idi.

Fakat gerek Kürdistan’da ve gerekse Türkiye’de yaşananlar karşısında Alevilerin duruşu çok pasif kalmaya maalesef devam ediyor.

Sonuç almayan yöntemlere başvurarak ya süreci geçiştirmeye yada mevcut gidişattan menun olunmaya çalışılıyor gibi bir hava estiriliyor..

Oysa Kürdistanda yaşanan savaş, artarak süren askeri operasyonlar ve can kayıpları konusunda genel olarak Alevilerin sesi-soluğu çıkmıyor yine nedense.

Kürt halkı feryad etmeye, bu savaşın durdurulması için her türlü çabayı göstermeye devam ediyor.

Hatta yandaş ve apoletli basın, görsel veya yazılı anlamda her gün farklı ve kendilerince bu yaşanan savaşa karşın şu veya bu şekilde yayınlar, sözde tartışma programları yapıyor.

Örneğin ‘Tüm canlarımızı 7 Ekim’de Ankara’ya sel olup akmaya, can cana, cemal cemale olmaya bekliyoruz’ diyerek Aleviler Ankara’da buluşacaklar.

Elbette bu buluşmalar çok önemlididir.

Ankara, çıyanların, zehirli yılanların ve yavrularının yuvasıdır.

Alevilerin cellatlarının merkezidir Ankara..

Buradan Anadolu ve Kürdistan’a zehirli yavru yılanlarını salmaktadır Ankara..

Fakat yılanın zehirli yavrusu AKP-Cemaat eksenli ve Türk-İslam Faşizm ile yürütülen devlet sistemininTürkiye ve Kürdistan’da halklara ve inançlarına yaşattığı günlük şiddete karşı Alevilerin istemleri, talepleri ve bu taleplerini dillendirmeleri önemlidir.

Ancak bunun dili ve yöntemi daha farklı ve sonuç alıcı, güncel, aktüel olabilmelidir.

Örneğin, ‘Eşit yurttaşlık ve eşit haklar istiyoruz’ der iken önce bunun için ‘var olma’ mücadelesi vermelisin.

Görüldüğü kadarıyla Türk devlet sistemi sanki hala Alevileri ve Aleviliği yok sayıyor veya çok zorlandığında ‘hepimiz aynıyız’ diyerek geçiştiriyor.

Aleviler her şeyden evvel CHP’nin Alevilere şirin görünmek için ortaya attığı şu meşhur ‘Türkiye laiktir, laik kalacak’ gibi, içi boş slogandan bir an evvel kurtulmalıdırlar.

Aleviler Ankara’da Anadolu ve Kürdistan halkları ve inançlarının özgürlüğü için, akan kanın durması ve coğrafyamıza barışın, kardeşliğin, özgürlüğün gelmesi içi buluşmalı ve bu sloganlar etrafında kenetlenmelidirler.

Çünkü hem tarihsel olarak ve hemde güncel olarak zehirli yılanın Alevilere ve Kürtlere karşı zehiri akmaya devam etmektedir.

Ne Erdoğan’ın AKP’si Yazuz’dan ve siyasetinden farklıdır ve nede Kılıçdaroğlu’nun Dersim Soykırımı’nı sanığı, diyaneti kuran ve iktidarları döneminde yapılan Alevi katliamların partisi CHP’si farklıdır.

Hepside Aleviler için zehirlidir. Aleviler sanmasın ve kanmasınki bu soykırımcı yavrular(ı) farklıdır.

Devleti ve üzerinde yaşayan tüm halkları inançları ile birlikte teslim alan AKP faşizmi ve Cemaat güçlerini artık CHP’de geriletemeyektir.

Bu canavar sistemi yerle bir edecek mücadele ancak mazlum halkların ve inançların ortak bir cephede, ortak bir mücadelesiyle başarıya ulaşacaktır.
Bu cephe ve mücadele vardır.

Söz konusu olan, başta Aleviler olmak üzere mazlumların cephesinde zalime karşı verilen mücadelede bir an önce yerini almasıdır.

Ankara buluşması bunun bir başlangıcı olabilirmi, bunu hep birlikte göreceğiz..

Çünkü; ‘Yılanın yavrusu zehirsiz olmaz’

EN SON EKLENENLER