Müsyip olup ikrar

diyarbakir_aleviYusuf Baran BEYİ
İki gün boyunca devam eden ve yoğun ilgi gören 1.Alevi Konferansı Diyarbakır’da gerçekleşti. Konferansa; Alevi Kültür Derneklerinin bazı mensupları, Alevi Kürt-Türk aydın yazarları, Kürt Alevi ve Kızılbaş önderleri, Özgür Demokratik Alevi dernek temsilcileri ile Demokratik Toplum Kongresi’nin üst yöneticileri konuşmacı ve dinleyici olarak katıldılar. Konferansa Yaresanilerin Ehli hakları ve Güney Kürdistan’dan Kakailiğin uzman yazar-çizerlerin konuşmacı olarak katılmaları, büyük bir renklilik yarattı.

Diyarbakır’ın Alevilere uzattığı “birlik olalım- diri olalım” eli birbiriyle kenetleşti ve büyük bir kucaklaşma gerçekleşti. Birinin diğerine tabi olma değil, Demokratik Özerklik konsepti içinde ortak mücadele verme hedefi saptandı.

İlk açılış konuşmasını Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan’ı Sayın Osman Baydemir yaptı. Dersim’in kızı ve DTK’nin Eşbaşkan’ı Sayın Aysel Tuğluk’un, Sakine Cansız ve iki diğer Kürt kadının ölümünden dolayı mikrofondaki bakışı, her ne kadar hüzün dolu olsa da gözleri yine de barışa gülümsüyordu.

Konuşmacıları hayli kalabalık olan bu buluşma ve birlik konferansında önemli tespitler yapıldı ve anlamlı mesajlar verildi. Şayet kişi belirtmeden konuşmaların ana noktaları yazacak olursam, çok önemli mesajlar verildi ve kayda değer tespitler yapıldı.

  • Ülkede Alevilere karşı yürütülen her türlü katliam ve korkutup sindirme girişimi, ne kadar tedirginlik yaratsa da Aleviler asla çözümsüz değillerdir.
  • Kürt ve Alevilerin yolu ve kurtuluşu, birbirine bağlıdır. Bunun ortak alanı, Demokratik Özerklik konseptidir. Çünkü burada birinin diğerine biat etme sorunu yok, birlikte kurtuluşa ermek ve özgürleşmek vardır.
  • Aleviliğin, sadece Bektaşi şiir ve öğretisi üzerinde açılımını yapmak, Alevi tarihini çarpıtma tutumudur. Örneğin; Ahmet Yesevi üzerinde Aleviliğin sadece Türklere ait olduğu görüşü, Alevileri asimilasyona tabi tutmaktan başka bir şey değildir.
  • Alevilerin başka din veya inançla kendilerini tarif etme hatasına düşmemeleri gerekir. Özellikle Sünni eksenden kaçarken, Şii eksene kaymamaya dikkat etmeleri lazım. Söylencelerin, efsanelerin ve mucizelerin olmadığı bir inanç yoktur. Bir başkalarının tarih tezlerine üzerinde, kendi tarihimizi yazma hatasına düşmemeliyiz.
  • 1924 Anayasası, verilen sözlerin bir karşılığı değil, katliamcı yeni bir sürecin başlangıcıdır. Tekke ve Zaviye kanunu çıktığı vakit, 1919’da M.Kemal’i evinde misafir eden Bektaşi postnişini herhangi bir tepki göstermemiştir. Aynı tutumu, Koçgiri’de katliam olurken de görüyoruz. Bugün bazı Alevi düşkünlerinin yaptıkları, o günleri bize hatırlatıyor.
  • Dersim Katliamı’ndan sonra, asimilasyon tüm hızıyla devam etti. Aleviliği, Alevi pir ve Reyberlerini aşağılayan şiirlerin, oradaki seyit âşıklarının ağzından söylenmiş gibi yazılmış olduğunu görüyoruz.
  • Dünün Kerbelasına ağlayanlar, bugünün Kerbelasını görmezlerse, doğruya ve kurtuluşa ulaşamazlar. Dersim, Sivas ve Maraş katliamlarını lanetlerken, gelip Ebu-Suud ve Yavuz’un mandacısı İdrisi Bitlisi’ye takılmak, bizi “Alevilerin katili yalnızca Kürtlerdir” sonucuna götürür. Oysa Kürt yazar Ahmedê Xani, eserinde bu durumu eleştiri konusu yapmıştır.
  • Alevilik, devlet olma olgusunun peşinde koşarsa, gün gelecek hümanist olan inançlarından uzaklaşır. Kürtlerin geliştirmiş olduğu, Demokratik Özerk Anayasa mücadelesi vermeleri en doğru mücadele şekli olacaktır.

Bir gözlemci olarak, konferanstan şayet bir sonuç çıkaracak olursak;

  • Şeyh Saidê Kal’ın asıldığı Diyarbakır’da, büyük bir Alevi ve Kürt buluşması oldu. Birlik olma ve kucaklaşmanın sinyalleri verildi.
  • Algılarda yer alan Şeyh Said’in Seyit Rıza’ya söylemiş olduğu; “Sizin kestiğinizi yemeyiz!” düzmece söylemi, bu buluşmada yerle bir edildi.
  • Aleviliğin şekillenmesi, şu anda kentlerde oluşan derneklerde ve federasyonlar bünyesinde hayat bulmayacaktır. Aleviliğin gerçek işlevini yakalayabilmesi için, OCAK sistemine geçmesi gerekir. Dernekleşme bir mücadele yapılanmasıdır.
  • Alevi dernek ve federasyonlarının hem kendi içinde, hem de yakınındaki demokratik örgütlerle ortak payda oluşturamamaları, sorunun çözümü önünde en büyük engeldir. Onun için Alevi derneklerinin birlik olmaları için, MÜSAYİP olmaları gerekliliği ortaya kondu.

Hawramani, Kakayi, Êzidî, Alevi ve Sünniler cemal cemale oturup, pervane oldular. Ve birbirlerine İKRAR verdiler.

EN SON EKLENENLER