CHP’nin İsviçre çıkarması ve Alevilerin çıkmazı

ali_maturAli MATUR

Değerli canlar, sevgili dostlar bildiğiniz gibi 90 yıl CHP’nin yarattığı derinlikler üzerine hükmünü süren TC Devlet sistemi, artık daha fazla ileriye gidemedi ve neticede sistemde değişiklik yapılıyormuş gibi toplumda bir algı yaratıldı. CHP’nin yerine şu anki devlete hüküm eden AKP bazı makyaj, rotüş ve vizyonlarla teklik sisteminden ilallah eden yığınların ekonomik, siyasal, kültürel istemlerine cevap olacakmış gibi bir atmosfer yarattı. Oysaki bunların ki sistem sorunu değil, iktidar savaşıydı. Sonuçta görüldüki AKP kendi hegomonyasını daha da derinleştirerek her şeyi tekleştirdi.

Ve asıl kendi sorunumuza gelelim CHP’nin İsviçre çıkarması demiştik, İsviçre bir kaç aydan beri CHP’nin üs olarak seçtiği bir yer haline geldi. Aslında CHP durup dururken gelmedi, bunun birkaç sebebi var; birincisi Avrupa’dan yaşayan Türkiyelilerin gelecek seçimlerde oy kullanma haklarına sahip olacağı olasılığı, ikincisi Alevilerin büyük bir kısmını temsil eden örgütler CHP’nin arka bahçesi olmayacaklarını açıkça deklere ettiler. Ve bilindiği gibi Roboskî katliamıyla birlikte Kürt Özgürlük Hareketiyle itifak kurulmasının toplumsal özgürlükler için zorunlu ve kaçınılmaz olduğunu ortak platformlarda çokça dillendirildi. İşte CHP’yi asıl rahatsız eden bu olsa gerek ki hemen seferber oldular ve zaten onların emrinde çalışacak olan gönüllüler hazır nazırdılar. Bunların bir özelliğide meşhur Cem Vakfı’na yakın olmalarıdır.

İsviçre’de CHP birlik oluşumu adı altında bir çalışma başlattıklarını bazı yerel gazetelere deklere ettiler, tabiatıyla çok ters gelecek ama bunların çoğunluğunu Maraşlılar oluşturmaktadır. Değerli canlar, dostlar ben CHP’nin tarihsel kirli sicilini ve günümüzdeki çok alenen yaptığı Kürt ve Alevi düşmanlığından bahs etmiyeceğim. Çünkü bunları bizlere gösteren öyle çok belgeler, bilgiler edindik ki artık günlük TBMM kürsüsünde bile izler olduk. Deniz Baykal tek kelime ile özetliyordu, ‘Bizim iktidar olma diye bir sorunumuz yok. Biz sistemi korumakla mükellefiz’ diyordu. Kime karşı? Tabi ki başta Kürtlere ve giderek CHP’nin ırkçı ve şoven yüzünü tanıyan Alevilere ve sisteme muhalif olan bütün kesimlere karşı. Keza bir türlü ne olduğuna kim olduğuna karar vermeyen şu anki başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kişilik erozyonunun yüzüne yansıyan aidiyetsizliği, Onur Öymen’den Birgül Güler Ayman’a kadar ırkçı ve soykırımcı histeri ve hakaretler yetmiyor mu?

Gene yakın bir zamanda Paris’te TC patentli karanlık güçler tarafında katledilen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in taziyelerine Sakine Cansız’ın ailesiyle olan hukukundan dolayı, insani bir ziyarette bulunan kendi Milletvekili Hüseyin Aygün’ü Kılıçdaroğlu taa Çin’den tehdit etmedi mi? Dünyanın hiç bir yerinde bunun benzerinin olacağını tahmin etmiyorum, bunları söylerken siyaset arenasından CHP olmaz mı? Elbette olur ama eğer CHP’yi ayakta tutan kesim onun mimarı olduğu katliamların kurbanları ise orada klinik vakia var demektir. Birde İnsanın benliğine ve nefsine yenik düşerek herşeyi yapabileceği tehlikesi var demektir. Canlar ben onun için İsviçre’den bunun öncülüğünü yapanların çoğu Maraşlı’dır dedim. Sonuç olarak yüreği insanlık aşkı ile atan her onurlu cana çağrımdır; Kerbeladan HZ.Hüseyin’in başını kesen ne idiyse Dersim’de Alişer’in kafasını kesen, Pir Seyid Rıza’yı asan, Koçgiri’de, Maraş‘ta, Sivas’ta, Gazi’de katliam yapan anlayış aynıdır. Denizleri asan, İbrahimleri kesen, mazlum Kürt halkının yiğit evlatlarının kesik başlarına basarak poz veren, bir sistemin yaratıcısı ve koruyucusu CHP de odur. Bunun tersini iddia etmek celladına sevdalanmak demektir.

Avrupa’da ‘CHP’nin birliğini’ oluşturmaya çalışan bu arkadaşlar ya CHP’yi yeniden keşfediyorlar veya CHP bunları çok arayıp bulmuştur. Enson 10.03.2003 tarihinde Basel’de yaptıkları toplantıda Faruk Loğoğlu aynen şöyle haykırmış biz; 1920’de İsviçre’ye Türkiye’yi kurmak için geldik, şimdi de Türkiye’nin tapusunu almak için geldik”. Ve bu zat-ı muhteremler ayakta alkışlıyorlar Loğoğlu’nu. Buna ya akıl tutulması derler veyahut bu halkla alay etme pişkinliği derler. Bunu halkımızın takdirine bırakıyorum. Birde bu oluşuma öncülük eden arkadaşlara çağrımdır; Maraş toprağında bine yakın halk evladının kutsal bedenleri yatmaktadır. Uyurken bile onların elleri yakanızda olacak ve de unutmayınız hak ve Hakikat arayıcısı bu halk sizleri hiç affetmeyecektir.

EN SON EKLENENLER