Alevi Bektaşi Federasyonu; barışı savunduk, savunmaya devam edeceğiz…

aleviler_abf

Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevilerin sürecin karşısında olduğuna dair yapılan haberleri kınadı. Mülkiyeliler Birliği’nde basın açıklaması düzenleyen Alevi Bektaşi federasyonu, Alevilerin bizzat bu sürecin öznesi olduğunu ve barışa dayalı bir Türkiye projesinde yer almaktan onur duyduğunu belirtti.

Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri ve Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri (PSAKD) Genel Başkanı Kemal Bülbül’ün düzenlediği açıklamaya Alevi kurumları temsilcileri Hüseyin Yıldırım, Adnan Özdemir ve Kazım Karakoç katıldı.

BİZ ALEVİLER DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE HER ZAMAN BARIŞI SAVUNDUK, SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ…

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN BARIŞ, DEMOKRASİ İÇİN; LAİK DEMOKRATİK TÜRKİYE ve EŞİT YURTTAŞLIK İSTİYORUZ…

Alevi inancında kutsal kavramı yaşam üzerine bina edilmiştir. Aleviler, Evrendeki tüm varlıkların, canlı olduklarına inanır. Doğaya yaşamın, yaşamı doğanın bir parçası sayar, kutsar ve saygı duyar. Bireyler için kamil insan, toplumsal yaşam için kâmil toplumu savunur. Alevilik, yaşamı RIZA ŞEHRİ anlayışı ile insanların barış içinde, eşit koşullarda, üreterek ve paylaşarak birlikte yaşamını savunur. Şiddete, savaşa, çatışmaya, ayrışmaya, ötekileştirmeye, inkar ve asimilasyona karşıdır. Bütün inançsal, kültürel, etnik ve cinsel kimliklere saygılıdır. İnsanlar arasında; renk, ırk ayırımı yapmaz, ötekileştirmez. Yetmiş iki millete bir nazarla bakar. Halklar ve kültürler arasında dostluğu, kardeşliği, eşitliği ve dayanışmayı bir düstur olarak kabul eder ve yaşar. Her türlü haksızlığa, diktatörlüğe, dayatmaya karşıdır. Biat kültürünü reddeder. Kadının toplumda eşitliğini savunur. Alevilere yönelik katliamlara rağmen kin ve düşmanlık gütmez. Kısacası; barış, öğretimizin kendisidir. Hacıbektaş’ımızla, Yunus Emre’mizle tarih buna tanıktır.

Alevi öğretimizin kurucuları olan Pirlerimizin, Ulularımızın, Velilerimizin, Aşıklarımızın, Sadıklarımızın, Erenlerimizin, Evliyalarımızın yaşamları, eylemleri, söylemleri buna örnektir. Kerbela’ da Yezit’e ve taraftarlarına biat etmeyen, haksızlığa karşı direnen Şahi Şehidan İmam Hüseyin, sırrı hakikate ulaştığında “Enel Hak” dediği için derisi yüzülen Hallacı- Mansur ve Seyit Nesimi hem haksızlık karşısında destansı direnişin hem de egemen karşısında eşitliği savunmanın kutsal örnekleridir. Serçeşmemiz Hünkar Hacıbektaş toplumsal barışın ve eşitliğin sembolüdür. Hacıbektaş Anadolu’ya güvercin donunda gelmiş, gücü, kuvveti, egemenliği simgeleyen aslan ile zarafeti, nezaketi, masum ve mazlumu temsil eden ceylanı birlikte kucaklaması tam da barışın tarifidir. Hınzır paşaya boyun eğmeyen, “bende bu yayladan Şah’a giderim.” diyen Pir Sultan Abdal, Hak Aşıklarımızın deyişleri, cemlerimizdeki 12 hizmet, Cumhuriyetin egemen, inkarcı zihniyeti tarafından idam edilirken, ” Sizin oyunlarınızla başa çıkamadım. Bu bana dert oldu. Bende sizin önünüzde eğilmiyorum. Bu da size dert olsun” diyen Pir Seyit Rıza, İnsanı “Hakkın varlık deryası” olarak gören Aşık Daimi, “Hakir görüp, ırk ayırmak/ İnsanlıkta yüz karası” diyen Aşık Veysel ve Mahsuni Şerif’in dillendirdiği deyişler, nefesler, barışın, eşitliğin, kardeşliğin, dayanışmanın dile getirilişi ve haksızlığa karşı duruştur.

Böylesine insani, eşitlikçi ve doğacı bir inanca sahip bir toplumun barışa karşı durması düşünülemez. İnsanların ölmesini, doğanın tahrip olmasını, sosyal felaketleri önleyen BARIŞA Biz Aleviler tarafız, taraf olmaya devam edeceğiz. Toplumsal barışı savunacağız.

Alevileri Barışa Karşı Durmakla Suçlayan Kalemşorlara, Medya Temsilcilerine Ve Bu Türden Çevrelere Sesleniyoruz.

Tarih boyunca katliamlara, asimilasyonlara, sürgünlere, baskılara maruz kalmış Alevilere yönelik bu ikiyüzlü tutumunuzu kınıyoruz. Yaptığınız Pir Seyit Rıza’nın deyişi ile “Ayıptır, günahtır, yazıktır.” Sizleri tarihle yüzleşmeye davet ediyoruz.

Nasıl Bir Barış İstiyoruz!

Dünyada, bölgemizde ve ülkemizde silahların susmalıdır. Eşitsizliklerin giderildiği, yaşamın ve doğanın korunduğu, sorunların diyalog yoluyla çözümlendiği demokratik bir ortam sağlanmalıdır. Hakların, özgürlüklerin güvence altına alındığı, toplumsal refah düzeyinin ve paylaşımın sağlandığı, kimsenin ötekileştirilmediği, çoğulcu ve katılımcı yöntemle; din, inanç ve etnik kimlikleri egemen kılan değil, evrensel hukuk ilkelerine dayalı kabul ve saygıya dayanan toplumsal yapının inşa edildiği, ülkeler arasında karşılıklı işbirliklerinin, iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirildiği bir toplumsal barışı istiyoruz. Bizler Alevi inancının, tarihinin mirasçıları ve demokrasi güçleri olarak özlediğimiz bu tabloyu sağlamanın öznesiyiz.

Ülkemiz Türkiye’de

Türk-İslam sentezi üzerine kurulan tek ırk, tek din konsepti iflas etmiştir. Türkiye de yaşayan tüm halkların, inançların, kültürlerin eşit koşullarda yaşayabileceği, eşit haklara kavuşacağı, vesayetçi militarist, bürokratik ve darbe zihniyetinden temizlenmiş, toplumsal uzlaşmayla kabul edilecek yeni bir anayasaya ihtiyaç vardır. Demokratik, özgürlükçü, laik, inanç özürlüğünü sağlayan, sendikal hakların güvence altına alan yeni BİR ANAYASA ve Laik, Demokratik Türkiye biz Alevilerin özlemidir.

Bu temelde Türkiye’de köklü bir zihniyet değişimine ve toplumsal aydınlanmaya gereksinin vardır. Tarih boyunca inkâr edilen, katliamlara uğratılan Alevilerin inancının tanınması, Diyanet İşleri kurumunun kaldırılması, Cem Evlerimizin İbadethane olarak kabul edilmesi, dergahlarımızın ve vakıf mallarımızın iadesi, eğitim programının demokratikleşmesi, zorunlu din derslerinin kaldırılması gerekir. Kürt halkının kimliğinin tanınması, demokratik taleplerinin kabul edilmesi, ana dilde eğitim ve kültürel haklarının verilmesi gerekir. Azınlıkların haklarının iadesi sağlanmalıdır. Emekçilerin yaşam düzeyleri yükseltilmesi, sendikal haklar ve örgütlenme özgürlüğü önündeki tüm engellerin kaldırılması gerekir. Tarihin karanlıklarıyla yüzleşilmeli, katliamların, faili meçhul cinayetlerin sorumluları ortaya çıkarılmalı ve evrensel hukuk çerçevesinde cezalandırılmalıdır. Eşitlik temelinde Avrupa Birliğine katılma projesi hedeflenmelidir.

Sürece İlişkin Siyasi Partilerin Tavrı

Türkiye’nin demokratikleşmemesi, özgürlüklerin sağlanmaması, hakların verilmemesinde, Türkiye’nin çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmamasında siyasi partilerin sorumlulukları büyüktür. Toplumsal sorunların çözümünde daha çok, kinin ve diyalogsuzluğun dilini kullanmaktadırlar.

AKP ve Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de ötekileştirmenin, inkârın ve muhafazakârlığın sembolü haline gelmiştir. “Açılım politikaları” salt konuşma düzeyinde kalmıştır. İnkâr politikaları ile yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki yapay bağımsızlık dengesi de bozulmuş mevcut 12 Eylül yasaları ile baskıcı bir rejim kurma arzuları güçlenmiştir. Bu politikalar ve söylevler barış dili değildir.

Alevilerin en çok oy verdikleri CHP; AKP karşıtlığının ve çatışmasının ötesine gidememektedir. Tarihi ile yüzleşmekten kaçınmaktadır. Alevilerin taleplerini ve demokratik toplumsal dönüşümleri sağlayacak politikalar üretmekten yoksundur. Yeni sürece bildik geleneksel politikalarla yaklaşarak, ürkek ve çekingen davranmaktadır. Beklentimiz Türkiye’nin çağdaşlaşmasında, demokratikleşmesinde, barışta ve toplumsal sorunların çözümünde daha kapsayıcı ve üretken olmasıdır.

MHP imhaya dayalı, inkârcı ve ırkçı söylemine ağırlık vererek toplumda kin ve düşmanlığı beslemeye çalışmaktadır.

BDP Kürt sorununun çözümünü hedeflerken, Toplumun diğer sorunlarının çözümüne yönelik politika üretmede sorumluluk almalı, toplumsal barış sürecini paylaşarak ortaklaştırmalıdır. Kürt Siyasal Hareketi, biz Alevileri rencide eden “İslam kardeşliği üzerinden çözüm geliştirmek” gibi politik vurgular yerine evrensel değerleri öne çıkaran çoğulcu politik tutumunu sürdürmelidir. BDP’de Alevilere ve Alevi sorununa yönelik planlı, programlı çalışmalar göremiyoruz.

Alevi Kurumlarına Çağrımız

İnsanlığın tarihsel yürüyüşü sürecinde bugüne dek elde ettiği ve yarattığı evrensel değerler ve bu değerlerle örtüşen öğretimizin ilkeleri ışığında; siyasi partilere bağımlı kalmadan, gücümüzü birleştirelim, örgütlenmemizi geliştirelim. Adil ve yaşanılır bir dünya; demokratik, laik, eşit yurttaşlığa, barış ve demokrasiye dayalı bir Türkiye projesinde yerimizi alalım. Dava insanlık davasıdır. İnsani olan her şey bizimdir diyen bir toplumun ve öğretinin kurumları ve dinamikleri olarak insanlığa, barışa, eşitlik ve özgürlüğü dayalı yaşamı güçlendirelim.

Kamuoyuna, Demokrasi ve Özgürlük Güçlerine Sesleniyoruz

Türkiye’de barışı, adaleti, eşitliği, özgürlüğü birlikte kurmak tarihi sorumluluğumuzdur. Gericiliğe, ırkçılığa karşı mücadelemizi yükseltelim. Demokratik, laik, özgür, halkların kardeşliğine ve eşit yurttaşlığa dayalı bir Türkiye’yi birlikte yaşama geçirelim.

Tüm bunların yanında güncel ve yaşamsal olan Tekirdağ Hapishanesindeki canların talepleri dikkate alınmalı ve sorun bir an önce çözülmelidir.

29 NİSAN 2013

ALEVİ – BEKTAŞİ FEDERASYONU

EN SON EKLENENLER