Diyanetin dine merakı

diyanet_isleri_baskanligiMetin ÖZDEMİR

Türkiye’nin en yüksek bütçesine sahip kurumlarından birisi olan Diyanet İşleri Başkanlığı, aynı zamanda çok sayıda çalışanıyla, devletin en fazla kadrosuna sahip, halkın tüm kesimlerinden alınan vergileriyle varlığını sürdüren bir devlet kurumudur. Diyanet’in laik bir devlette olmaması gerektiği, yurttaşlardan aldığı vergilerle sadece tek bir inanca, o inancın tek bir mezhebine, koluna hizmet verdiği herkes tarafından bilinmekte fakat hep göz ardı edilmektedir.

Geçtiğimiz Eylül ayı içerisinde Diyanet İşleri Başkanlığı ile Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) iş birliğiyle, ortaklaşa yapılan bir anket çalışması var. Bu anket iki devlet kurumu tarafından Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yapıldı. Antalya’da karşılaştığım bu örneği aktarıyorum.

Türkiye İstatistik Kurumu çalışanlarına, ev ev dolaşarak Antalya’nın sokaklarında, Diyanet İşleri Başkanlığı’ nın din sorgusunu yapma görevi verilmiş. Diyanet’in, “Türkiye’de Dini Hayatı Araştırma Anketi” sadece Antalya’da seçilen 37.624 hanede, Türkiye İstatistik Kurumu çalışanları tarafından uygulanıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı, Antalya Bölge Müdürlüğü’nün 03.09.2013 tarihli yazısına göre;

Türkiye’de dini hayat araştırması anketi, hane sorumlularına hitaben yapılıyor. Seçilen aileler belli bir yaş grubunun üzerinde. Özellikle aile reisi erkek olan evlerde gerçekleştiriliyor. Örneğin eşi vefat etmiş ve tek başına yaşayan bir kadın ankete katılmıyor.

Yapılan anketin, Diyanet işleri Başkanlığı hizmetlerinde verimliliğin sağlanması ve kuruluş amacına uygun hizmet üretebilmesi için hizmet alanları hakkında doğru ve nesnel bilgileri sunmak, hizmet alanlarının gerçekçi bir resmini çizmek, Türkiye’de dini hayatı bütün çeşitliliği ile inceleyerek gündelik hayatta dinin hangi, statü, sembol ve dillerde var olduğunu tespit etmek üzere “Türkiye’de Dini Hayat Araştırması” tasarlandığı bilgisi, kişilerle paylaşılmaktadır.

Diyanet İşleri Başkanlığı zaten gündelik hayatta ve siyasi alanda gitgide, fazlasıyla etki alanını genişletmektedir. Halkın yaşantısı ile ilgili konularda fetva verdiği gibi, devletin sorunlarını ilgilendiren siyasi ve toplumsal alanlarda da fetva makamı olmaya devam etmektedir. Diyanetin bu yapısı hiç bir şekilde laik sisteme uymadığı gibi, halkın din ve vicdan özgürlüklerinin kısıtlanması anlamına gelmektedir. Devletin, yurttaşının dini yaşantısını merak ediyor olması, onun yaşantısına ve inançlarına müdahale edebileceği anlamına gelmektedir.

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye İstatistik Kurumu arasında imzalanan protokol uyarınca, araştırmanın alan uygulaması, istatiksel veri analizi ve raporlaması TÜİK tarafından yapılıyor. Eylül ayı içerisinde 37.624 hane halkına yöneltilen bu anket soruları, örneklemeye seçilen 18 yaş ve üzeri yaşta olan fertlere yöneltiliyor. Devletin kurumları halkın dini hayatını, dinin günlük hayatlarında hangi statüde olduğunu, hangi sembol ve dillerde var olduğunu öğrenmek için bir araya gelerek yaptıkları bu anketle, halktan bilgi topladıklarını belirtiyorlar.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından, “Türkiye’de dini hayata ilişkin araştırma yapmak amacıyla yaptıkları bu anketin, Türkiye İstatistik Kanunu uyarınca bu toplanan bilgilerin gizli kalacağı, istatistik dışında başka hiçbir amaçla kullanılamayacağı, açıklanamayacağı ve ispat aracı yapılamayacağı belirtilmektedir…”

Peki Diyanet İşleri Başkanlığı bu anket sonucunda topladığı bilgileri hangi alanlarda kullanacaktır. Halkın dini hayatlarına ulaşmaya çalışmak ve sorgulamak bir devlet kurumunun yapması gereken bir iş midir? Din, kişinin kendi içinde yaşadığı, vicdani bir ilişkidir. Devletin bunu sorgulaması her şeyden önce özgürlüklere müdahale, daha sonra ise laik sisteme aykırıdır.

Bu ankete katılan kişilerden, ülke genelinde ve bölge düzeyinde kaliteli ve güvenilir bilgilerin üretilmesi için, doğru cevaplar vermeleri istenmektedir. Kişilere yüzlerce kişi adına cevap verebilecekleri için şanslı olduklarını hatırlatıyorlar. Bu ankete katıldıkları için sorumluluğa sahip oldukları iletilmektedir.

Diyanet İşleri Başkanlığı, yaptırdığı bu anketle halkın dini yaşantısını merak ettiğini yansıtmaktadır. Devletin bir kurumunun, yurttaşlarının dini yaşantılarını ve inançlarını araştırmakla kalmayarak sorguluyor olması kişilerin din ve vicdan özgürlüğünün çiğnenmesi demektir. Devletin maddi gücünü elinde tutan Diyanet, yaşamın tüm alanında söz söyleyerek kişisel alanlarda etki alanı oluşturmaktadır.

Laik devlet sistemiyle, Diyanet’in varlığı ters düşmektedir. Laiklik ilkesi gerçekten uygulanacaksa eğer, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tamamen kaldırılması gerekir. Sadece Alevilerin ve Alevi kurumlarının dile getirdiği bu konuya, toplumun tüm kesimlerinin, ülkedeki bütün demokratik kitle örgütlerinin destek vermesi gereklidir. Çünkü Diyanet, sadece Alevilerin sorunu değil.

EN SON EKLENENLER