Yaşayan Alevilik

Bilmem sünnetleri yar yar bilmem farzları
Haq için bir niyaz bana yetmez mi
Alyız, nasihat bu çok sözlere
Haqa hoş gelecek bir öz yetmez mi (Mücrimî)

Alevi asimilasyonunun en derinden yaşandığı ve giderek tüm alanlara derinlemesine işlendiği yıllardan geçmekteyiz. Hiçbir dönem Alevilik bu kadar kendi değerlerinden, yaşam ve itikatından uzaklaştırılamamış, kendisine yabancılaştırılamamıştır. Katliamlar başta olmak üzere siyasi baskı ve içsel müdahaleler Aleviğin bu denli biçimsel bir itikat olmasına neden olamamıştır. Aksine her saldırı Aleviliğin kendisini yeniliyerek inancın özünü koruyarak bugünlere kadar, özüne bağlı kalarak taşımasına vesile olmuştur.

Saldırının büyüklüğü ve asimilasyonun derin etkilerine karşı koyuş, Alevi cephesinde yaşanmaktadır. Sessizce her alanda yaşanan bu direniş her gün kendisini hissettirmeye başlamıştır. Yaşayan Alevilik olarak bunu adlandırmak mümkündür. Otantik değerlere bağlı, geçmişin seslerinde, kayıtlarında, hafızalarda kendisini bulmaktadır. Asimilasyona karşı da hergün itibarı yükselen bir set çekmeye başlamıştır. Bu durum Aleviler açısından tarihi öneme sahiptir.

Muhabetlerde yükselen temburun sesine eşlik eden semahın ahenki, yaşayan Aleviliğin temsili olarak bugüne gelmiştir. Özün temsiliyetini bulduğu mekanlar bilgi edinmek isteyenlere kapılarını açmaya başlamıştır. Köy odalarında toplanan yol erenlerinin muhabetinde, sürekli devam etmektedir. Sürekli buradayım demektedir. Şeklin şehirlerde cem evlerinde ete kemiğe büründüğü günümüzde, şehirleşmenin kuşatmasından uzak, şekli mekanlara hapsedilmek istenen Aleviliğe karşı ocakların tekrar dumanları tüttürülmüştür. Düne kadar köşe bucak saklanan ve sessizliğe bürünen haqın ve haqikatin yolcuları seslerini duyurmanın ve asimilasyona karşı seslerini yükseltme arayışına girmişlerdir. Düne kadar kapılarını kimseye açmayan hakikat yolcuları giderek asimilasyonun hakim olduğu Alevilik resmine ‘dur’ demek ve varlıklarını hissettirmek için aşk ile semah durmuşlardır.

Yokluğun, tanrısal varlığıyla birlikte üretip, birlikte paylaşımın izlerini, tarihin derinliklerinden alıp bugüne getirdikleri değerlerini kamuoyuyla paylaşma arzusunu her alanda dile getirmeye başlamışlardır. Yok edilmek istenen sosyal hiyerarşinin varlığını ve temsiliyetini yeniden inşa etme arayışına girmişlerdir.

Taliplerin pirlere, pirlerin mürşidlere, mürşidlerin yeniden pirlerine ikrar verek, “el ele, el haqa” diyerek, görgülerini görüp haqikat yoluna girmesinin sağlanması istenmektedir. Haq ile haqikat olmanın, haqikat için dara durmanın sağlaması üzerinden varlığını koruma çabaları her alanda yoğunlaşmaya başlanmış, çuranın, üç telli temburun efsanevi dönüşü başlanmıştır.

Aleviliğin özünün yok edilmeye başlandığı, bazı ritüellerin Alevilik diyerek şekle büründüğü süreçte bu çıkış büyük anlam ifade etmektedir. Anlamsızlaştırlmak istenen cem ve 12 hizmetler başta olmak üzere tüm alanlarda özün yeniden yakalanması çabası önem kazanmıştır. Kendini arayış, popüler kültürle piyasaya sürülen, dejenere edilen değerlerin giderek otantik değerlerin öne çıkmasıyla temizlenmesi kendini bulma sürecine doğru evrilmiştir. Kendini arama, değerlere ulaşma ve onları tekrar toplumla buluşturma süreci içerisinde herkese görev düşmektedir. Özellikle giderek aramızdan bir bir ayrılan ve yaşayan Aleviliğin temsilcilerinin gün yüzüne çıkarılması, birer hazine gibi yaklaşılarak kayıtlarının alınması hayati bir önemdedir. Sözlü tarihe sahip olan biz Alevilerin saldırılara karşı tek direngen noktamız yaşayan Aleviliktir. Sessizliğini bozan ve gün yüzüne çıkmak isteyen bu tarihi; artık modern dünyanın ihtiyaçlarına ve imkanlarına göre örgütlemek ve paylaşıma açmamız gerekmektedir. Gelecek nesillerin bilgi kaynaklarının yaratılması önümüzde görev olarak durmaktadır.

Hizmet hak içindir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Yazarın diğer makaleleri