Türkiye 8 Haziran sabahı Umuda Uyanacaktır

HAYDAR ERGÜL

7 Haziran seçimleri cumhuriyet tarihinin en kritik seçimlerimden biri olacak. Seçimi kritik hale getiren birinci durum: Ortadoğu’nun içinden geçtiği süreçle ilgilidir. Ortadoğu’nun siyasal haritası birinci dünya savaşı sonrası çizilmiştir. Savaşın galipleri olan Britanya İmparatorluğu ve Fransa ile birlikte oluşturulan ve bu emperyalist güçleri ekonomik çıkarlarını esas alan statüler oluşturulmuştur. Oluşturulan statü bölge halklarının aleyhine bir durum ortaya çıkarmıştır. Avrupa’nın ulus-devlet modeli bölgeye monte edilmiştir.  Salt monte edilmekle kalınmamış, birde ülkeler ve halklar parçalanmış, farklı devlet yapıları altına alınarak tarihsel gelişimleri birde bu yönlü saptırılmaya uğratılmıştır. Yine Kürdistan gibi kimi ülke ve halkların ülkeleri parçalanmasıyla yetinilmemiş, egemenliği altına verilen ülkelerin ulusal yayılma sahasına dönüştürülmüştür. Yani inkâr ve fiziki-kültürel soy kırıma uğratılmanın önü açılmıştır. Ulus-devlet modeli bölge halklarının tarihsel ve toplumsal hakikatine zıt, onlarla çelişki ve çatışmalı bir sonuç doğurmuş, bu bağlam içinde bölge 20.yüzyıl boyunca kaos-kırız yaşamasının temel koşullarını hazırlamıştır. Böylece 20.yüzyılın kanlı geçmesi sağlanmış, çelişkilerin derinleşmesinin zemini oluşturulmuş oluyor. Günümüz IŞİD türü yapıların ortaya çıkış koşulları bu zaman içinde oluşmuştur.  Özcesi saptırılan tarih ve toplum gerçeklikleri, sapkın ideoloji ve yapıların da çıkış zemini oluyor. Varılan bugünkü aşmada ulus-devlete dayalı modellerin sürdürülmesinin koşuları ortadan kalkmış, sona gelinmiş ve aşılma dönemine girilmiştir. Bölge yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Kendi modelini bulması durumunda herkes için özgür bir yaşamın şekillenmesi imkan dahiline girmiş olacaktır. Aksı halde belki de bir yüzyıl daha kaos içinde yaşamak anlamına gelecektir. Bu seçenekte oluşmuş durumdadır. Rojava Kürdistan’ı somutta ciddi bir örnek sunuyor. Salt oluşu ile değil dayandığı paradigma ile de net çözümler ortaya koymaktadır.

İkincisi, Türkiye bulunduğu coğrafya itibariyle Ortadoğu’nun bir parçasıdır. Modeli de bölgedeki oluşturulan ulus-devlet modelleri ile eşzamanlı oluşmuş Türk ulus-devlet sistemidir. Dolaysıyla bölgenin içinden geçtiği süreçten bağımsız değildir, sıkı sıkıya bağımlıdır. Hem etkilemektedir hem de etkilenmektedir. Karşılıklı etkileşim çok güçlüdür. Üstelik bölgenin yeniden yapılanmasında temel rol oynayacak olan Kürdistan’ın statüsü sorunu, öncelikli olarak Türkiye’yi ilgilendirmektedir. Dört parça Kürdistan’ın en büyük parçası Türkiye sınırları içinde yer almakta, Rojava’da inşa edilen kantonal sistemin oluşumuna öncülük eden ideolojinin PKK’ye ait olduğu sır değildir.  Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ortaya koymuş olduğu paradigmanın inşası oluyor Rojava. PKK’nin çıkış yaptığı parça Kuzey Kürdistan’dır. Yine en çok dayandığı halk desteği de Kuzey Kürdistan halkıdır. Nitekim dayandığı gücün büyüklüğü ve mücadelesi ile Türk devleti ve hükümetiyle Kürt sorununu çözümünü müzakere aşamasına getirmiştir. Türkiye yeniden kurulacak. Bu kuruluşta etkin rol oynayacak gücünde Kürt Özgürlük Hareketi olacağı tartışma götürmez bir realitedir. Yani Özgürlük Hareketi başta Türkiye olmak üzere bölge gücü düzeyine ulaşmış durumdadır. Onsuz bölge sorunlarını çözüme götürme olasılığı ortadan kalkmış durumdadır.  PYD eşbaşkanı Asya Abdullah ile YPJ komutanının Eliza Sarayında ağırlanması ifade etmeye çalıştığımız durumla doğrudan ilgilidir.

Türkiye’de 7 Haziranda yapılacak genel seçimlerin önemi ortaya koyması açısında bu gelişmeler yeterli durumu açıklamaktadır. Birde onlara Türkiye’deki sorunların çözümsüzlüğü, tıkanmış halleri eklendiğinde katmerleşen sorun yumaklarıyla cebelleşmek zorunda kalma tehlikesini ilave etmek gerekiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bütün yetkileri kendisinde toplamak istemektedir. O yüzdende 400 vekil seçtirmeyi hedeflemektedir. Yeni bir Anayasa yaparak amacına ulaşmaya çalışmaktadır. Seçimlerin Erdoğan’ın istediği şekilde gerçekleşmesi halinde, Türkiye’de kaosun oluşması kaçınılmaz gibi duruyor.Zira bunun gerçekleşmesi için HDP’nın baraj altında kalmasıyla mümkün olacaktır. O yüzden de HDP’yı  %10 barajı altına çekmek için her tür hile ve entrikaya başvurulacağı sır değildir. Şimdiden lafazanlığın her türü kullanılmaya başlandı. En çok işlenmeye başlanan tema,’HDP’nın barajın altında kalacağı, çözüm sürecine karşı olduğu’ gibi saçma sapan demagojiler yapılmaya başlandı. Yine seçimlerin gerçekleşmesine yakın yeni oyunların tezgâhlanması gündeme alınabilir. Kuşkusuz bu tür oyunlar demode olmuş, haklarımızda açığa çıkmış irade ve azim oyunları etkisizleştirebilecek güçtedir. Çünkü HDP, halklarımız gücüne güven duyarak yola çıkmış bir partidir. Halklara ve inançlara saygılı, hangi topluluk kendisini nasıl tanımlıyorsa onu esas almakta, her topluluk ve İnancın kendini ifade etme, örgütlenme, sosyal, kültürel etkinlikte bulunma haklarının tavizsiz savunucusudur. Gücünü de bu özelliğinden almaktadır.

Yukarıda altı çizilmeye çalışılan kimi durumlardan ötürü 7 Haziran seçimlerini tarihi kılmaktadır. Türkiye’yi yeniden yapılandıracak seçim özelliği ön plandadır. Türkiye ya tüm yetkilerin bir kişide toplandığı adına başkanlık dense de bir sultanlık olacak ya da demokratik bir ülkeye doğru yol alacaktır. Yani seçimlerle 4 yılık bir parlamento teşkil etmeyecek, rejimin niteliğini belirleyecek bir seçim olacaktır. Ya demokratik bir Türkiye’nin yapılandırılmasının önünü açacak ya da anti-demokratik bir durum ortaya çıkaracaktır. Kullanılan her oy bu tercihlerden birine gidecektir. Çağımız aşırı merkezileşmiş ve diktatör karakterli devlet yapılarının yükü altında yaşamanın olanak dahilinde olmadığı açıktır. Ortadoğu’da yaşanan kriz ve savaş durumu diktatör devletlerin varlıklarıyla doğruda ilgilidir. Zaten fazlasıyla merkezileşmiş bir durumda olan Türk devleti, daha da katılaşmış merkezi yapıya tahammül etme sansı bulunmamaktadır. Kürdistan’daki 30 yıllık savaş durumu merkezi ve inkârcı Türk ulus-devletinin varlığından kaynaklanmadı mı? Yeniden böyle bir duruma fırsat tanımamak için aklıselim düşünmek gerekmez mi? Böyle bir durumda Türkiye daha çok gerilecek, kriz derinleşecek ve sonuçları yıkıcı olması kaçınılmaz gibi görülüyor. Budan en çok zarar görecek olan kesimin başında da Aleviler gelmektedir.

Aleviler özetlemeye çalıştığımız 7 Haziran seçimlerinde kullanacakları her oyun özgür ve demokratik Türkiye’den yana mı olacağı yoksa kriz ve çatışma üretecek Türkiye’den yana mı olacağını belirlenmesinde etkin rol oynayacaktır. O açıdan Alevilerin seçimlerde kullandıkları oyların değeri hiçbir zaman bu seçimler kadar önemli olmamıştır. Oyların değeri çok artmıştır. Türkiye’nin demokratik ve özgür bir geleceğe yol alması mı sağlanacak veya kriz-çatışma girdabına yuvarlanacaktır. Bu ikilem oylanıyor. Elbette Alevilerin seçimi özgür ve demokratik bir Türkiye’den yana olmak durumunda, olacaktır da.

Aleviler hep CHP’nin oy deposu olarak görüldü. Ancak CHP Alevlilerin oylarını aldı, hiçbir sorununu da çözmedi. Çözemeyeceği de açıktır. CHP Türk ulus-devletinin kurucu partisidir. Kültürel ve zihinsel kotlarının esaslarını tekçilik oluşturmaktadır. Alevi sorunlarının çözümü tekçilikle değil, ancak çoklu toplumsal hakikatleri esas alan zihin kotları ve kültürlerle çözümü olanaklıdır. Bütün bu özelliklere sahip olan partide HDP’dir. Yine AKP’nin anayasayı değiştirecek milletvekili sayısına ulaşacak sayıyı engelleyecek partide CHP değil, HDP’dir. CHP verilecek birkaç fazla oy, ancak birkaç milletvekili fazla çıkaracaktır, AKP’nin önünü kesemeyecektir. Ancak %10 barajını aşan HDP, AKP’den 50 dolayında milletvekili alacaktır ve belki de AKP tek başına hükümet kuramayacaktır. Dolaysıyla tek başına anayasayı değiştirme olanağı bulamayacaktır. Böylece AKP’nin önü kesilmiş olacak ve 8 Haziran sabahı Türkiye umutlu bir güne uyanacaktır. Oy kullanmada tercih bu kadar net ve çarpıcı olacaktır. Her Alevi 8 Haziran sabahı nasıl uyanacağını karar vermek durumunda ve 7 Haziran da oyunu ona göre kullanacaktır. Seçim yalın. Umut ve beklenti Alevilerin 7 Haziranda oylarını özgürlük ve demokrasiden yana kullanmalarıdır. Alevi inancındaki sağduyu tercihin doğru kullanılacağına işaret etmektedir.

EN SON EKLENENLER