Yezit siyaseti

Muaviye soylu, Yezit siyaseti ne demektir? İslamı ve Türk halk kimliğini alet ederek; yalan, hırsızlık, talan, dolandırıcılık, edepsizlik, namussuzluk, ırkçılık, işkence, tecavüz, mağdur, masum ve mazlum olanı suçlamak, halkın kutsal değerlerini kullanmak, bayrak, ezan, vatan diyerek katliam için zemin hazırlamak, meydanlara elinde Kuran-ı Kerim’le çıkıp mukaddes hakikatleri kirli ve özel savaş politikasına alet etmek, Alevileri kirli, özel savaşın destekçisi yapmaya çalışmak vb. kepazeliklerdir!

Onca Muaviye kurnazlığı, Yezit siyasetine karşın 7 Haziran seçimlerinde beklediği “Hükümdarlık” konusunda sükutu hayal olan Hükümet/Devlet gizli defteri açtı. Gizli defterde “Başın sıkıştığında kirli özel savaş başlat!” diyor. Devletin bekasından miras, 12 Eylül faşizminden uyarlama kirli, özel savaş “nitekim” devreye girdi. Gizli defterde bir kirli, özel savaş kaidesi daha var. “Ey yüce devletin müdavimleri, kirli, özel savaşı yürütürken darda kalırsanız din, iman, ezan, Kur’an, bayrak, vatan” gibi “Mukaddes ve de ulvi mevzulardan söz edin!” ve dahi yetmez ise “Alevileri unutmayın! Alevilere, gerçek Türk ve Müslüman sizsiniz, cumhuriyet size emanettir!” diyerek “devletini, milletini seven, Türk/İslam olduğundan şüphe etmeyen Alevi temsilcisi bulun! Böyle Alevi temsilcisi yoksa ecdadınız Osmanlı’nın devşirme siyasetini hatırlayın. Ne yapıp edin Alevileri köşke, saraya davet edin. Sırtını sıvazlayın, cebine 5, 10 kuruş para koyun!” der. Bu mevzuya binaen devlet zevatı Kürt’ü katlederken Alevi’yi, Alevi’yi katlederken Kürt’ü methetmeyi ihmal etmez! Hadi diyelim bu değişmez bir devlet politikasıdır. Lakin “Alevi Temsilcileri” yıllardır oynanan bu Muaviye kurnazlığını göremeyecek kadar basiretsiz ve cahil midir? Muaviye kurnazlığına, Yezit siyasetine tav olan “Alevi temsilcileri” hak, hakikat, basiret, siyaset konusunda özel bir tercih yapmışlardır. Ne kadar ki Alevi Yolu ve erkanı “mazlum, masum ve mağdur olanın hakkını savunmak ibadet kabilindedir!” dese de yol ve erkan hakikati konusunda ezberci cehaleti pirlik, dedelik sanan, devlet/hükümetin boş methiyelerine tav olan, 5-10 kuruşa tamah eden “Alevi temsilcileri” olduktan sonra devlet/hükümet darda kalmıyor!

Muaviye soylu, Yezit huylu hükümetin 3 Haziran 2009’da başlattığı “Alevi, Kürt, Ermeni, Roman açılımı” ne oldu? Nice bedellerle fiilen kazanılmış ve meşrulaşmış hakları “tanımak”la açılım yapan hükümetin siyaseti 7 Haziran seçimlerinde Türkiye halklarının hakikatine tosladı. Hükümet “Kürt açılımı” için ne yapmamıştı ki?! “Eşbaşkanlığı” getirmiş, “değiştirilen köy, ilçe ve şehir adlarını geri vermiş!” bununla da yetinmeyip “Kürtçe dil kursu” açmamış mıydı? İşte size Muaviye oyunu, Yezit siyaseti! Hükümet “kendisi vermiş gibi” planladığı bu haklar halkın meşru demokratik mücadelesiyle zaten kazanılmıştı. Hele “Alevi açılımı” için yapılanlar Muaviye soylu siyasete “Rahmet okutacak” cinstendi. Alevilerin kutsal mekanlarını “Müze” yapan, müzeye girişi de haraca bağlayan devlet “Alevi açılımı” diye diye “Müzelere girişi ücretsiz” yapmasın mı?! Roman canların kadim Sulukule’sini tarumar eden “açılımcılar” Ermenileri de unutmadı! “Af edersiniz Ermeni dediler!” diyecek kadar edepsizlik eden efendiler, Ermeni soykırımının 100. yılında Çanakkale destanını hatırlayıp “uluslararası anma” yapmaktan geri durmadılar!

Muaviye soylu, Yezit huylu siyaset 13 yılda sadece bir tek şeyi değiştirmiştir. Devşirme Türklüğü, Kemalizm’i kendi denetimine almış, İslam’ı tamamıyla ticaret, siyaset çıkarcılığıyla piyasa malzemesine dönüştürmüştür. Şimdi 13 yıldır planladığı oyunu devreye koymuştur. 7 Haziran seçimlerinde hükümetin her türlü siyasetine karşın HDP barajı aşmış, TBMM’ye 80 vekil taşımıştır. HDP’nin demokratik başarısı Türkiye için adeta bir tür toplumsal rehabilitasyon anlamına gelmiş, Türkiye halkları yakınlaşmış, “Çözümsüz” gibi görünen sorunların çözülebileceği görülmüşken yeniden kirli, özel savaşa dönüldü. Ancak hakikat şu ki, artık subaylar bile kirli, özel savaşı istemiyor. Asker anaları, babaları, Türkiye toplumu devlet/hükümetin kirli özel savaş oyununu mahkûm ediyor. Hal böyle olunca devlet/hükümet içine düştüğü bunalım sarmalını dizginsiz şiddet politikasıyla aşmaya çalışıyor. 2013 Newroz’unda Sayın Öcalan’ın ördüğü barış politikasıyla başlayan “Çözüm süreci” karşısında devlet/hükümetin kirli, özel savaş politikası insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur! Hiçbir “Alevi temsilcisi” hiçbir şekilde insanlığa karşı işlenen suçların destekçisi veya ortağı olamaz!..

EN SON EKLENENLER