Alevi Vicdanı Kantarma

Zaman değişti. Mekan değişti. Zalimin zulmü, mazlumun direnişi değişmedi. Zalimlikte Yezit gibi olanların karşısında, mazlumlar Hüseyin gibi durdu. Tek tek bedenler toprağa düştü, biat etmedi. İtikat Hüseyini bir duruşla devam etti. Mazlum halklara Şengal direnişi ve Kobanê zaferi hediye edildi. Şimdi ise zaferi sindiremeyenlerin saldırıları altında geçiyor zaman.

Bir gün Silopi, öbür gün Cizre, Şırnak, Lice, Sur, Dersim… oluveriyor Kerbela. Matemin en kutsalına adanıyor bedenler. Yiğit delikanlılar, güzel kızlar… Adanmış bir hayatı örgütleyerek, verilmiş bir sözün ardında duruyor. Hüseyin şahsında mazlumların sözünü yüceltiyorlar.

Ya Hüseyin…

Her gün çoğalarak bugüne gelindi. Her yerde temsiline kavuşarak hakikat makamındaki yerini aldı Aleviler. Esemesi okunmayan mekanlarda, dillerde telaffuz buldu. Hayat buldu tüm renkleriyle. Hüseyin aşkına dara durarak…

Kantarma’dayız. pirlerin, rehberlerin, aşıkların, zakhirlerin, kısacası dağın filozoflarının huzurundayız. Dem muhabbetlerinin hayat bulduğu, oda cemlerinin gaz lambaları eşliğinde semaha durduğu şahitliklerin bendesindeyiz. Abuzer Dede, Veyis Dede, Ali Ekber Dedenin muhabbetinde, Büyük Tacımın Dede’nin, İvo Dede’nin, Şıxo Dede’nin, Aldede’nin, Mamo Dede’nin, İsmail Dede’nin, Mehmet Mustafa’nın, Mehmet Yüksel Dede’nin manevi makamındayız. Muharrem günlerinin arifesinde, Kantarma’da harabat haldeyiz.

Abuzer Dede “Hergün bir Kerbala oldu” diyor, “Mazlumun yanında olmak Hüseyin’i sevmektir” diyor. Ali Ekber Dede ekliyor “Olmaz bu kadar zulüm olmaz. Gördünüz mü çocukların başına silah dayıyorlar efendim.” Veyis Dede “Mazlumla bir olmaktır Alevilik” derken dökülüveriyor Viraniler, Fuzuliler, Harabiler… Halil Öztopraklar, Ali Hakiler, Meluliler, Şex Mamolar…

“Efendim hal böyle böyle

Var git Pire söyle…”

Muharrem geliyor. Kutsalların en kutsalı, mazlumların, çaresizlerin zafer bayramı geliyor. Bu zaferde kaybettiğimiz kahramanların yasını tutarken, bu zaferden bize miras kalmışların anısına Aşura günleri geliyor. Alevilerin, arınma, paklanma, kendini yeniden hatırlama günü geliyor. Kantarma’nın, Çamşıx’ın, Hubyar’ın güneşi doğuyor…

O ne kutlu kadındır ki; Zeynep’in ihaneti lanetlediği, başkaldırıyı örgütlediği günler geliyor. Binlerce yıla yayılmış teslim olmamışların günü geliyor. Küfenin lanetiyle lanetli olanlar, Pir Sultan’ın itibar etmediği sofralara oturanların bilindiği, Zeyneb’in lanetiyle teşhir edildiği günler geliyor.

Onun içindir ki; kutlu gündeyiz. Kutlu günlerin aklayıcı ışığı altında seçimi karşılayacağız. Şam’da Yezit’in biat çağrısına, Hüseyin gibi karşı durma günündeyiz.

Hüseyin’in bugünkü kalesi olan HDP’in Sarayları alaşağı ettiği, Kerbela zaferinin arifesindeyiz.

“Onun” sayesindedir ki, Alevilik meselesi artık tüm siyasal partilerin gündemindedir. Her parti kendince sorunun “çözümü” için bir şeyler söylemek zorunda bırakıldı. Adaylar gösterildi, seçim vaatlerine girdi. AKP bile Alevi kelimesini telaffuz etmek zorunda kaldı. Alevi kelimesini ağızlarına almayanlar, Aleviliği dillerinden düşürmez bir duruma geldi.

İşte, 1 Kasım seçimleri bu anlamda Alevi hareketinin kazanımlarının ortaya çıktığı bir seçim olacaktır. Bizlerin biz olduğu bir gün olacaktır. Ya Hüseyin evlatları, aşk ile Kerbela’ya yürüyelim…

Ne Yezit’in tufanı, ne de Küfe’nin ihaneti bizleri Hüseyin gibi bir zaferden alıkoyamaz…

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Yazarın diğer makaleleri