Sinemili Ocağı dedesi Deprem: Öz yönetim Aleviliğin özüdür

Alevilik üzerine araştırmalar yapıp makaleler yazan Sinemili Ocağı dedesi Süleyman Deprem Alevilerin tarihsel olarak öz yönetim anlayışına yabancı olmayan, bizzat tarihte bu sistemi yaşayan ve halende bazı bölgelerde yaşatan bir toplum olduğunu söyledi.

Sinemili Ocağı dedesi Süleyman Deprem ile öz yönetimin Alevilikteki yerini ve Alevi inancında barışık düzen diye ifade edilen Alevilikteki Rızalık Şehrini konuştuk.

Aleviler tarihsel olarak öz yönetim anlayışına yabancı olmayan, bizzat tarihte bu sistemi yaşayan ve halende bazı bölgelerde yaşatan bir toplum.

Deprem, özerkliğin toplumların yabancı olmadığı bir yönetim biçimi olduğuna dikkat çekerek, öz yönetim isteğini iktidarın bilinçli çarpıttığını ve onun dışında ele alınması gerektiğini belirtti.

Deprem, şöyle devam etti: “Öz yönetim, devlet olgusunu fazla halka hissettirmez. Devletin ceberut yapısını halktan uzak tutan bir yaşam biçimdir. Öz yönetimde as olan; belirli sınırlar ve ortak bir kültür içerisinde yaşayan halkın bütün sorunlarını devletten önce kendi birliği ve bütünlüğü içerisinde çözme ve paylaşma anlayışıdır. Özerk bölgelerde üretilen her şey fazlasıyla yine o bölgeye harcanır, devletinde asıl istemediği budur. Çünkü devlet ülkedeki en büyük payı alır. Bunun kesilmesini istemiyor.”

‘DERSİM KATLİAMININ ANA SEBEBİ ÖZERKLİĞİYDİ’

1938 Dersim Katliamında binlerce insanın soykırımdan geçirilmesinin asıl sebebinin Dersim’in özerk bölge olmasından kaynaklandığı vurgulayan Deprem, “Dersim bölgesi, Alevi yol ve erkanı aynı zamanda Rızalık Şehri felsefesi doğrultusunda devletle hiç bir bağı olmadan kendi öz yapısını korumaya yönelik bir yaşam biçimi vardı. Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulurken Dersim’in ileri gelenleri mektuplarla yetkililere özerk yönetimi sürdürmek istediklerini söylediler. Ama devlet bunu kabul etmedi. Sonrasında büyük bir kıyım yaşattılar bölge halkına. Yaşanan soykırımın temel nedenlerinden birisi öz yönetimde ısrardır” diye ifade etti.

‘ALEVİLİK ÖZ YÖNETİM İÇERİR’

Aleviliğin başlı başına öz yönetim ve özerkliği içerdiğine dikkat çeken Deprem, öz yönetimin sınıflı toplum ilişkilerinden azade bir yaşam biçimi olduğunu söyleyerek, şunları aktardı: “Biz bu yönetim biçimine Alevilikte Rızalık Kenti diyoruz. Komünal bir yaşamdır bu. Özel mülkiyet doğmadan önce bütün yaşam biçimleri ortaktı ve kadınların idaresi söz konusuydu. Özellikle biz buna Alevice bir yaşamda diyoruz. Rızalık Kentinde hiç kimsenin özel mülkiyeti yoktur. Her şey herkesindir. Ancak burada bir başıboşluk yoktur, öz yönetim vardır. Bütün toplum bireyleri belirli kurumların kanalıyla görevli ve yetkilidir. Alevilikteki Cem törenleri karar alma yerleriydi. Burada ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel kararların hepsi topluma aktarılırdı. 1960’lı yıllara kadar bir çok Alevilerin yaşam alanında muhtar ve aza heyeti bile seçilmez Cem erkanında kararlaştırılırdı ve devlete bildirilirdi. Alevilik devletsiz bir yaşam biçimidir aynı zamanda.”

‘SINIFSIZ VE SÖMÜRÜSÜZ BİR YAŞAM’

Rızalık şehrinde herkese yeteneğine göre iş, ihtiyacına göre de ürün verildiğini belirten Deprem, “Bu konular esastır. Herkesin rızası alındığı için Rızalık Şehri denmektedir, sınıfsız ve sömürüsüz bir yaşam biçimidir. Öz yönetimin tam anlamıyla yaşandığı alanlar buralardır. Halkın bütün gelir ve ihtiyaçları kentin idaresi tarafından belirlenir ve dağılırdı. Hiç kimsenin bir malı yoktur ama her şey herkesindir, temel kural budur. Rızalık Kentinde en değerli kesim çocuklardır. Çocuk sadece anne ve babanın değil bütün topluma aittir. Herkes çocukları sahiplenmek zorundadır” şeklinde konuştu.

‘EŞ BAŞKANLIK ALEVİCE BİR UYGULAMADIR’

Kadının Rızalık Şehrinde erkekle aynı haklara sahip olduğunu ifade eden Deprem şöyle devam etti: “Eş başkanlık sistemi gerçek bir Alevice uygulamadır. Devletsiz toplumlarda kadınının ortak olmadığı hiç bir karar kabul edilir bir nitelik taşımaz. Alevilikte Cem yapılırken postta kadın oturur yani karar verici bir yerdedir. Ama yozlaştırılmış Alevilikte kadın da posttan indirilmiştir. Alevilikte musahiplik kültürü ile oluşacak kan davaları ve ayrışmaların önüne geçilmiştir. Toplumda musahiplik kültürü ile otokontrol sistemi geliştirilmiştir. Herhangi bir askeri sisteme gerek yoktur. 1950’li yıllara kadar adli olaylar Alevi toplumlarında devlete intikal ettirilmemiştir. Bütün sorunlar pirler divanı ve halk mahkemeleri tarafından çözülürdü. Rızalık Kentinde adli olay olmaz diyecek kadar azdı.”

‘ÖZ YÖNETİM ALEVİLİĞİN ÖZÜNDE VARDIR’

Aleviliğin ekolojik yapı içerisinde canlıları esas aldığını aktaran Deprem, bireysel istek doğrultusunda hiç bir canlıya hükmedilmeyeceğini ifade ederek, ”Bireysel istek doğrultusunda herhangi bir canlıya zarar veremezsiz, hükmedemezsin ve saldıramazsın, bunlar kati süratte yasaktır. Buna kimsenin hakkı yoktur. Tahtacı Aleviler ağacı kesmeden önce önünde dururlar ve ağaçlardan rızalık isterler, çünkü o bir candır. İhtiyaçları kadar keserler. Doğal dengeyi korumak temel bir esastı Rızalık Kentinde. Sevgi esastır, kötü emsal görülmez. Sadece iyilik ve güzellik anlatılır. İkilik yoktur sadece birlik vardır. Cehenneme gitmemek için iyilik yapılmaz. Yaşamda güzellikler esas alınır. Öz yönetim Rızalık Kenti’nin yaşam biçimidir. Bütün finansal kaynaklar komünal yaşam esasına dayanır. Alevilikte devletsiz yaşam biçimine dayanır. Öz yönetim Aleviliğin özünde olan bir şeydir. Lokma geleneği, tamamen komünal yaşamın sembolüdür. Alevilikte sadaka yoktur. Ortak paylaşım ve yaşam vardır. Özel mülkiyet yoktur” diye konuştu.

2 Şubat 2016
İZMİR / ANF – ÖZGÜR AYDIN

EN SON EKLENENLER