Xece’nin Dersim Kefareti

Kişi toprağına benzer, köyünü, evine, insanına benzer. Gıdasını doğduğu mekânın sevdasından, acısından alır. Aynı Haydar Işık gibi. O, 1937’de Dersim’de “top, tüfek, mitralyöz gürültüleri içinde” dünyaya gözlerini açtı. Kendi deyimiyle “bu korku tüm çocukluğuma egemen oldu”. İlköğrenimini Nazımiye’de yaptı. Akçadağ Köy Enstitüsü’ne gitti. Muş ve Tunceli’de üç yıl köy öğretmenliği yaptı. Bursa Eğitim Enstitüsü’ne yazıldı. Nazımiye, Nallıhan ve İzmir’de ortaokul öğretmenliği yaptı. 1974’de Ege Üniversitesi Eczacılık Yüksek Okulu’nu bitirdi. Aynı yılın sonlarında Almanya’ya, Türkiyeli göçmen çocuklara öğretmenlik yapmak üzere gönderildi. Türkçe ders kitaplarındaki ırkçı, militarist, çağ dışı ve yanlış yanları içeren Almanca broşür ve makaleler yayınlandı. 1982 darbesinde vatandaşlıktan atıldı. Almanya’da yaşamak zorunda bırakıldı. O usanmadı, sevdasını yitirmedi. 37 yıl ayrı kaldığı memleketine 2015 yılında gidebildi.

Ve tabii ki toprağını yazdı.

“Dersimli Memik Ağa”

“Dersim Tertelesi”

“Şafağı Beklemeyeceğiz”

“Şerkoy’dan Sultan Selahaddin  Eyyubi’ye”

“Son Sığınma”

“Almanya’da Yitenler”

“Averik – Dersim Tertelesinde Bir Ermeni Kızı”

Ve  “Xece’nin Dersim Kefareti”

Tüm romanları, öyküleri ve yazıları Dersim oldu. Kendisi Dersim idi zaten.

Son kitabı bir kez daha Dersim’38 i hatırlatıyor. Işık, Xece’nin Dersim Kefareti romanında, doğduğu 1937 yılında “Teklik” paranoyasına düşen Sistemin Kürt-Kızılbaş Dersim halkına uyguladığı baskıları bir kız çocuğunun hikâyesi üzerinden anlatıyor. Diğer romanlarında olduğu gibi Haydar Işık, Dersimlilerin izini sürmeye devam ediyor. Sistemin Kürt-Kızılbaş Dersim halkına uyguladığı, Kürtlerin “Tertele” dedikleri, 37/38’den götürülen bir kız çocuğunun hayatını anlatıyor. Arevik ve Dersimli Memik Ağa kitaplarının ardından  Lis yayınlarından çıkan Xece’nin Dersim Kefareti  kitabı yazarın son romanı olarak raflardaki yerini almış bulunuyor.

Günümüzde Ezidi kadınlarına Şengal’de yaşatılan ve ellerimizin, gözlerimizin dediği gerçekliğin tarihte Dersim’de nasıl yaşatıldığını hatırlatıyor. Acının bu güne getridiği çocuklarına Dersimin çığlığını taşıyor Haydar Abi…

“Paşa Hazretleri seni görmek istiyor,” dedi. “Sorun çıkarma, memnuniyetini ifade et. Bunca pahalı giysileri sana o alıyor.” deyip aklınca cambazlıklar yaparken, kendisine: “Bana soran oldu mu?” “Olsun! Paşa seni güzel giysiler içinde görmek istiyor.”

Sonra koluma girerek merdivenlerden üst kata çıkarmaya çalıştı. Kolumu tutmuş, olanca kuvvetiyle yukarı çekerken canımı acıtıyordu. Elimden geldiğince karşı durduğum halde onu durduramıyorum. Tanıdığım o zavallı Ayşe gitmiş, yerine bir zalim gelmişti. İtiş kakış gürültüleri üzerine onun kapı önüne çıktığını görünce, gözlerim karardı, başım döndü, midem bulandı ve orada bir kolum Ayşe’nin elinde yere yıkıldığımı hatırlıyorum. Ayaklarım yere değmiyor, uçurumlardan düşüyordum.”

Diyordu kitapta Xece…

Haydar Işık’ın her bir parçası Dersim olan, Dersim kokan kitapları mutlaka kitaplığımızda olmalı ki, unutmayalım… Unutturmayalım… Eline, diline sağlık Haydar abi… 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Yazarın diğer makaleleri