İstanbul Sözleşmesi’ne aykırı

Prof. Dr. Aylin Görgün Baran, kayyum atanan DBP’li belediyelere bağlı kadın merkezlerinde başvurucu kadınların bilgisine el konulmasının uluslararası platformlara taşınması gerektiğini söylüyor

Kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet ve aile üzerine çalışmalar yürüten Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Anabilim dalından Prof. Dr. Aylin Görgün Baran, Türkiye’de toplamda 130 kadın sığınma evinin bulunduğunu bunların 99’unun devlete, 28’inin yerel yönetimlere diğer 3’ünün ise kadın sivil toplum kuruluşlarına ait olduğunu söylüyor.

Türkiye’nin kanayan yarası

Kadına yönelik şiddetin ‘Türkiye’nin kanayan yarası’ olduğunu ifade eden Baran, bunu önleme yöntemlerinden biri olarak kadın sığınma evleri açtıklarını ifade ediyor. Türkiye’deki kadın sığınma evlerinin yetersiz ve niteliksiz olduğuna dikkat çeken Baran, özellikle sığınma evlerinin tek tipleştirilmeye çalışılmasının yanlış olduğunu ifade ediyor: “Her şiddet gören kadını aynı yere sığdırmak doğru değil.” Baran, sığınma evlerinin terapi merkezi olmadığını ve hayata hazırlama yerleri olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.

DBP’li belediyelere atanan kayyumlar ile kapatılan kadın merkezlerine değinen Baran şöyle devam ediyor: “Kadın merkezlerine bakıldığında o kadınların destek alması ve hayatta kalmaları noktasında çabalar gösterilirken bu uygulama ile bunları ellerinden alıyorsunuz. Bu İstanbul Sözleşmesi’nin 6284 sayılı ‘Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine’ dair kanunu kapsamında yanlış uygulamalar. Çünkü biz uluslararası sözleşmelere imza atıyoruz ama ne yazık ki uygulamalara gelince o maddeleri uygulayamıyoruz.”

Güven kırılması yaratıyor

Kapatılan kadın merkezlerindeki kadın başvurucuların bilgilerine el konulmasının ise kadınlarda bir ‘güven kırılmasına’ neden olacağının altını çizen Baran, acilen bu ihlalin uluslararası platformlarda dile getirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Duygu Erol-Habibe Eren /Ankara-Jinha

 

 

 

EN SON EKLENENLER