Roman Stratejisi Nasıl İzlenmeli?

Romanların yaşam koşullarını iyileştirmek amacıyla yıllardır beklenen Roman Vatandaşlara Yönelik Strateji Belgesi’nin yayınlanmasının üzerinden altı ay geçti. 

Ülkenin siyasal durumuna paralel olarak normal şartlarda da hep görünmez olan Roman meselesi yine görünmez kılındı. 

Roman Hakları Derneği ve Avrupa Roman Hakları Merkezi (ERRC), Roman Strateji belgesindeki sorunlar ve firsatlar üzerine Ankara’da bir çalıştay düzenledi. 

Roman strateji belgesinin beş yıllık bir geçmişi var. 2011’de Avrupa Komisyonu Roman ve Roman olmayanlar arasındaki boşluğu kapatmak için “Romanlarla Bütünleşme Çerçeve Sözleşmesi” oluşturdu.

2020 yılına kadar geçerli bu sözleşmede üye ülkelerden Romanlarla ilgili Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem Planı hazırlamaları istendi. Üye olmayanlara da bunu tavsiye etti.

Beş yıldır, Türkiyeli Romanlar bu belgenin açıklanmasını bekliyordu. 8 Nisan 2016’da nihayet Roman Vatandaşlara Yönelik Strateji Belgesi ve 1. Aşama eylem planı resmi gazetede yayımlandı. 

Bu belgenin yürütücüsü Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı. Söz konusu faaliyetlerin denetimi için yarısı Bakanlıklardan, diğer yarısı sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri ve akademisyenlerden oluşacak İzleme ve Değerlendirme Kurulu oluşturulacak.

Geçen süre zarfında farklı Roman dernek yöneticilerinin anlatımları üzerinden ciddi bir somut ilerleme sağlanmadığı anlaşılıyor. Henüz İzleme Kurulu da oluşturulmadı. 

Çalıştay boyunca strateji belgesi değerlendirilerek resmi denetleme kurulunun yanında Roman sivil toplum örgütlerinden oluşan bir İzleme ve Denetleme Kurulu oluşturulması tartışıldı. 

“Avrupa’da iyileşme yok, ırkçılık arttı”

İlk olarak Avrupa Roman Hakları Merkezi’nden (ERRC) Berbard Rorke, söz alarak 2011’den bu yana Avrupa Birliği üyesi ülkelerinin hazırladığı ulusal Roman Strateji belgelerinde ne durumda olduklarını özetledi. 

Rorke, özetle AB üyesi ülkelerin Romanların hayatına dokunacak iyileşmeler yapamadığı gibi aksine bu ülkelerde Roman karşıtlığının daha da arttığını söyledi. 

“Avrupa Komisyonu 2011’de ‘Romanların toplum dışına itilmesi bizim toplum modelimizle uyumlu değil’ demişti. Avrupa Komisyonu, ‘strateji işini ciddiye alın, eğitim, istihdam, barınma, sürdürlebilir içerme politikaları, kadın ve çocukların korunması, önyargıların önlenmesi için politikalar geliştirin, yerel eyleme dönüştürün’ dedi.

“Son 5 yila baktığımzda daha fazla Roman çocuk ilkokula kaydoldu, daha çok Roman üniversiteden mezun oluyor. Uluslararası Roman Günü daha fazla kutlanıyor. Holokostta öldürülen Romanlar tanınıyor. Ancak bunun yanında Macaristan’da Roman meclisi kapatıldı. Küçük köy ve kasabalarda neonazi belediye başkanları, paramiliter güçler köyleri basıyor, zulmediyorlar Romanlara. 

“Romanya’da lisedeki Roman çocuklara burs verilmesine muhalefet partileri karşı çıktı. İrlanda’da hükümet etnik azınlık olarak gezginleri tanımıyor. 

“İtalya’da hala ayrıştırılmış kamplar var. Fransa ve İtalya polisi sabah 4’te eve gelip evleri yıkıyor, ‘çekin gidin’ diyor. Romanlar kimyasal fabrika yanı, tek musluklu yerler gibi çok kötü koşullarda yaşamak zorunda bırakılıyor. Çek, Slovakya, Macaristan sürekli Roman çocukları okullarda ayrıştırdıkları için bu sözleşmeleri ihlal ettiler. 

“Avrupa Komsiyonu son değerlendirme raporunda çok netti: sahaya bakınca hiçbir iyileşme olmadığını ve Roman karşıtlığı yükselişe geçtiği için endişesini dile getirdi. 2. Dünya faşizmini andıran üniformalar giyilerek Roman mahallelerinde çeşitli müdahaleler yapılıyor.  Komisyon, ülkelerin Romanlarla ilgili eyleme geçmemelerinin hoşgörüsüzlüğü tetiklediğini belirtti.”

“Ayrımcılık belgede kabul edilmiyor”

ERRC’den Sinan Gökçen, ilk başta Türkiye’deki ulusal strateji belgesi taslağının iyi bir ekiple oldukça iyi şekilde hazırlandığını ancak çıkan belgenin 50 sayfadan 19 sayfaya düşerek eksikliklerle dolu olduğunu söyledi. 

Gökçen, belgede ayrımcılığın ortak kesen olarak kabul edilmediğini söyleyerek “Ayrımcılık olduğu için diğer sorunlar var zaten. Romanlar yoksul diye mi ayrımcılığa uğruyor, yoksa uzun süredir ayrımcılığa uğradığı için mi yoksul? Romanlar yoksullluk halkasını kırma potansiyeline sahip değil” dedi. 

“Romanlar kalifiye olsa iş bulacak mı?”

Roman Hakları Derneği’nden Yücel Tutal, strateji belgesinde bir bütçe planı olmadığını beliterek istihdam başlığına dikkat çekti. 

“Roman mahallelerinin yüzde 90’ı işsiz. ‘Kalifiye değiller’ deniyor. Sanki kalifiye olsa iş bulacak. Siz ayrımcılığı kabul etmezseniz hiçbir sorunun çözümünü bulamayız.” 

Bu noktada Roman dernek yöneticileri Kuştepe, Kore gibi Romanların yaşadığı mahallelerde çalışanların Oxford mezunu olsa da iş bulamayacığını, Roman kadınlarının evleğe temizliğe dahi çağrılmadığını belirterek istihdam sorununun sadece eğitimle çözülemeyeceğini belirttiler. Ayrıca belediyede çalışan Romanların kendilerini ispat etmek için iki kat çalıştığını her an kovulma korkusu yaşadıklarını ifade ettiler. 

“Okulu dönüştürmüyorlar”

Eğitim Reform Girişimi’nden Işık Tüzün, strateji belgesi eğitim başlığı için “hak temelli değil, sorunu Romanlarda görme eğilimi baskın ve Romanları homojen bir grup olarak görüyor” dedi. 

Tüzün, şartlı eğitim yardımlarının beslenme ve sağlığı kapsaması gerektiğini belirterek strateji belgesinde okulu dönüştürmek yerine sadece cazip kılmaya yönelik yetersiz çözümler sunulduğunu söyledi. 

Çocuk işçiliği meselesine de değinen Tüzün, “Belgede çocuk işçiliği engellenecek deniyor, peki tarlada çalışan çocuklar ne olacak, somut hiçbir şey yok” dedi. 

“Bütün Roman mahalleleri risk altında”

ERRC’den avukat Sinem Hun ve ERRC’den Hacer Foggo, strateji belgesinde barınma başlığının çözüm konusundaki muğlaklığına dikkat çektiler. Hun, kentsel dönüşüm kapsamında Afet Yasası nedeniyle Roman mahallelerinin tamanının yıkım riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. 

Foggo, Ümraniye Belediyesi’nin geçtiğimiz günlerde Romanların çadırlarını yıkıp yerine yerleşmesinler diye çukurlar açtığını hatırlattı. Foggo, Sulukule örneği üzerinden kentsel dönüşümün istihdamla, çocukların eğitimiyle bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini ancak strateji belgesinde böyle çözümler sunulmadığını ifade etti. 

“Bağımsız izleme şart”

Son olarak Berbard Rorke, strateji belgesi uygulamalarında sivil toplum denetiminin önemine dikkat çekti. 

“Belgedeki diplomatik dil kağıtta güzel ancak mesela ‘Roman aileleri geleceği inanmıyor’ deniyor. Bunu neye göre söylüyorsunuz, Romanların hayallerini düşük tutmalarının nedeni yoksulluk ve ayrımcılık. Bu sebeple aileler ile çocukları suçlamak yanlış.

“Öte yandan, etnik veriler çok önemli, kaliteli hizmete nasıl bütçe ayrılacak, izleme nasıl olacak, başlangıç verisi ne olacak? gibi bir sürü soru işareti var. Şu anki belge niyet belgesinden öteye geçemiyor, gereken ayrıntılar yok.

“Bağımsız bir sivil toplum denetimi çok önemli, çünkü ‘ilerledim’ diyecek ama neye göre ilerledi, hesapverebilir olmalı. Mesela Slovakya’da bağımsız izleme olmasaydı Roman kadınların doğum sırasında tartaklandığını hiçbir zaman öğrenemeyecektik.” 

Çalıştay, bağımsız bir izleme kurulu oluşturulması tartışmasıyla devam etti. (NV)

Nilay Vardar

Galatasaray Üniversitesi Gazetecilik mezunu. 2011 yılından beri bianet’te muhabir/editör olarak çalışıyor. Kent, ekoloji, engelliler ve azınlık haberleriyle özel olarak ilgileniyor.

EN SON EKLENENLER