AB En Sert Raporu Açıklıyor

Avrupa Birliği’nin her yıl açıkladığı İlerleme Raporu, Türkiye’nin bir yıl boyunca hukukun üstünlüğü, insan hakları, temel özgürlükler, Kopenhag kriterleri ve Avrupa Birliği müktesabatı bağlamında sergilediği performansın fotoğrafı niteliğinde. Son birkaç yıldır Brüksel için biraz karmaşık ve bulanık olan fotoğraf bu yıl ise oldukça karanlık.

Bu yılki raporun önceki yıllara oranla daha sert olacağının sinyalleri zaten geliyordu. Bununla birlikte belgenin tonunun iyiden iyiye kötüleşmesinde 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında alınan önlemler ve bunların uygulanma şekli etkili oldu. Bu tabloya son dönemde yaşanan olumsuz gelişmeler de eklenince rapor kötüden en kötüye doğru evrildi.

Beklendiği gibi darbe girişimi sonrası alınan önlemler, basın özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı en olumsuz eleştirilerin yer aldığı alanlar olarak öne çıkıyor.

Darbe girişimi sonrasında çok kapsamlı el çektirme, görevden alma ve tutuklamalar yaşandığının hatırlatıldığı belgede, aralarında tutukluların kötü muameleye ve işkenceye maruz kaldığına yönelik iddiaların da yer aldığı ciddi insan hakları ihlallerine ilişkin haberler olduğunun altı çiziliyor. Önlemlerin geniş kapsamı ve kolektif niteliği de ciddi soru işaretlerinin oluşmasına neden olan unsurlar arasında sayılıyor. Darbe girişimine katılanların ya da Gülen bağlantılı olanların belirlenmesi amacıyla uygulanan kriterlerin ve kanıtların muğlaklığı, bireysel mesuliyetin şeffaf olmayan ve fark gözetmeksizin oluşturulması konusunda ciddi endişeler olduğunun altı da Avrupa Birliği tarafından çiziliyor.

Olağanüstü hal konusunda Türkiye’nin, alınan her önlemin sadece durumun gerektirdiği ölçüde olması, her durumda gereklilik ve orantılılığın sağlanmasını gerektiği belirtilen belgede, “Türkiye, her durumda aralarında masumiyet karinesi, ceza sorumluluğunun bireyselliği, yasal kesinlik, savunma hakkının da aralarında bulunduğu hukukun üstünlüğünün temel ilkelerinin bir kenara itilmemesine özel itina göstermelidir” ifadeleri kullanılıyor.

Yargının bağımsızlığı konusunda gerileme yaşandığı tespitinde bulunan Avrupa Birliği, bu durumun yargının genel işleyişi açısından belirgin bir sınama oluşturduğunu kaydediyor.

İfade özgürlüğü alanında, “İfade özgürlüğü alanında ciddi gerileme yaşandı ve bu durum endişelerin artmasına neden oluyor. Geçen yıl yapılan öneriler dikkate alınmadı. Yasalar ve uygulama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadıyla uyumlu değil. İfade özgürlüğü ciddi şekilde zorlanıyor. Gazetecilere, yazarlara ve sosyal medya kullanıcılarına yönelik süren ve yeni ceza davaları, akreditasyonların iptali, çok sayıda medya organının kapatılması ciddi endişe kaynağı” deniliyor.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve AİHM içtihadından kaynaklanan hakların uygulanmasının henüz tam sağlanamamasından yakınan Avrupa Birliği, Güneydoğu’da terörle mücadele kapsamında insan haklarına saygının kötüleştiğini ve bu durumun ciddi endişe konusu olmayı sürdürdüğünü kaydediyor. Terörle mücadelenin Türkiye’nin meşru hakkı olduğu ancak terörle mücadele önlemlerinin orantılı olmasının sağlanması gerektiği vurgusu da metne yansıtılmış durumda.

Raporda yer alan eleştiriler, sayıları zaten çok olmayan bazı olumlu unsurları tamamen gölgelemiş durumda. Neredeyse her konu başlığı altında bir eleştiri bulmanın mümkün olduğu belgede, adının aksine, ilerleme vurgusuna rastlamak oldukça zor.

EN SON EKLENENLER