Bize koca bir onur bıraktı

Özgün ve protest müziğin usta ismi Ahmet Kaya’nın aramızdan ayrılışının üstünden 16 yıl geçse de milyonlar hala onun şarkılarını büyük bir özlemle dinlemeye devam ediyor. Eşi Gülten Kaya ise 16 yılın ardından Ahmet Kaya’yı ‘Bize tanıklık ettiği hayatı anlatan muhteşem şarkılar ve kimliğine sahip çıkarak da koca bir onur bıraktı’ sözleriyle anlatıyor

Türkiye’de, tarihe damgasını vuran birçok devrimci ve demokrat aydın, düşüncelerinden dolayı yaşadıkları toprakları terketmek zorunda kaldı. Ahmet Kaya da bunlardan biriydi. Sürgün edildiği Paris’te “Ya beni sararsa memleket hasreti” sözleriyle her geçen gün artan hasretini anlatıyordu. Kaya’nın linç edilmesiyle birlikte sürgün olarak yaşamına devam ettiği Fransa’da hayata gözlerini yummasının üstünden tam 16 yıl geçti. Eşi Gülten Kaya, geride bırakılan 16 yılın ardından özlemini dile getirdi. Gülten Kaya onu, “Bize tanıklık ettiği hayatı anlatan muhteşem şarkılar ve kimliğine sahip çıkarak da koca bir onur bıraktı” sözleriyle tanımlıyor. Yaratıcı insanlar, sanatçıların bu hayatın konuğu olmadığını kaydeden Kaya, “Zamanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar, onların bıraktıkları izler kalıcı ve değerli oluyor. Hayata ve çağına tanıklık etmiş ve öyle üretmiş bir sanatçı, tüm varlığı ile hayatın içindeydi. O onur benim başımın tacı olacak hep” diyor.

‘İyi haberler vermek isterdim’

“Her bakımdan zorlu geçen 16 yılın sonunda, Ahmet Kaya’nın uğruna sürgünlere gittiği dili ve kimliği konusunda başucunda oturup ona iyi haberler vermek isterdim ama maalesef bunu yapamayacağım” diyen Kaya, içinde bulunulan süreçle ilgili ise şunları belirtti: “Halkların acıları, demokratik haklar ve özgürlükler açısından bakıldığında içinden geçtiğimiz zaman dilimi ve birçok bakımdan iç açıcı gelişmeler olmasa da, bu aynı zamanda sürdürülebilir bir süreç de değil. Ezilen ve yok sayılan halklar açısından hayat hep ileriye doğru gidecek ve değişim kaçınılmazdır. Ahmet, bunu en iyi bilen ve bu konuda öngörüye de sahip insandı. 16 yıl önceki cümlelerine baktığımızda da bunu görebiliriz.”

Kürt kimliği hep içindeydi

Şarkılarında ağırlıklı olarak toplumsal meseleleri işleyen Ahmet Kaya, 10 Şubat 1999’da Magazin Gazetecileri Derneği’nin düzenlediği ödül töreninde yılın en iyi sanatçısı ödülünü aldı. Yıllardır dışa vuramadığı Kürt kimliğini ödül törenindeki konuşmayla ifade etti: “Önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya klip çekeceğim.” Bu sözler ile davetlilerin bir kısmı Ahmet Kaya’ya hakaret edip, çatal ve bıçak fırlatarak “vatan haini” sözleriyle linç etmeye çalıştı.

Medyanın hedefi oldu

Yaşanan olayın ardından kasetlerinin satılması ve bulundurması yasaklandı. Ana akım medyada da hedef haline geldi. Ertuğrul Özkök, Hürriyet Gazetesi’nin genel yayın yönetmenliğini yaptığı dönemde “Vay şerefsiz” manşeti atıldı. Hakkında birçok dava açılan Kaya, 16 Haziran 1999’da çok sevdiği topraklarından ayrılmak zorunda kaldı.

Dostlarından sitemle ayrıldı

Sürgünde yaşadığı özlemi ve sitemi, “Siz yanmayın-Sürgün” adlı şarkısında şu sözlerle ifade etti: “Burada, bu şarkımı söylerken, Türkiye’de yaşadığım çok zor günlerde, bir merhabasını istediğim, fakat o merhabayı esirgeyen ulusal anlamda bu kaderi paylaştığım, arkadaşlarıma ve dostlarıma ince sitemdir. Umarım, beni anlarlar.”

Onbinler uğurladı

Memleket hasreti ağır geldi Ahmet Kaya’ya, 16 Kasım 2000’de, “Hoşçakalın Gözüm” isimli albümünün kayıtlarını yaparken, Paris’in Porte de Versailles semtindeki evinde bir gece kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Cenaze merasimi Paris Kürt Enstitüsü’nde yapıldı. 17 Kasım 2000’de 30.000’in üzerinde kişinin katıldığı törenle Paris’in Père Lachaise Mezarlığı 71. bölüme defnedildi. “Öldüğümde değil yaşarken anlayın beni” diyen Ahmet Kaya, hakkında yaşamını yitirilişine kadar bir linç kampanyası yürütülürken, yaşamını yitirdikten sonra ise kendisine yüzlerce ödül verildi. Kaya’nın ölümünün ardından 16 yıl geçse de milyonlarca kişi hala onun şarkılarını dinliyor ve onun müziğinden etkileniyor.

EN SON EKLENENLER