BM: Tutuklu gazeteciler serbest bırakılmalı

BM’nin düşünce ve ifade özgürlüğünden sorumlu raportörü 20 yıl aradan sonra Türkiye’ye geldi ve bir hafta Türkiye’de kalarak durumu gözledi. Raportör David Kaye’yi davet eden Ankara, istediği gazetecilerle görüştürdü; istemediklerine görüşme izni vermedi. Görüşmesine izin verilenler arasında gazetemizin 5 yazar ve yöneticisi de yer aldı. Kaye görüşmeden sonra yaptığı açıklamada düşünce ve ifade özgürlüğü nedeniyle tutuklananların derhal serbest bırakılmasını da içeren çağrılarını 7 maddede sıralarken bu baskıların bir de ekonomik sonuçları olacağı uyarısında bulundu: “Bu sadece ifade özgürlüğü ile değil, ekonomik de bir konu sıradan insanlar için. Yapılmış çalışmalar var. Medyanın kapatılmasının, engelenmesinin çok ciddi ekonomik zarara neden olduğunu gösteren çalışmalar var.

Kısıtlanamaz

Bir hafta boyunca yaptığı temaslarının ardından basın toplantısı düzenleyen Kaye, hükümet yetkililerinin kendisine “güvenlik ve terör” tehditlerini gerekçe gösterdiğini belirtirken, “Hükümet bazı hakları kısıtlayabilir ama bu demek değildir ki hükümet ifade özgürlüğünü kısıtlamakta açık çeke sahip. Burada bir ayrım var. Düşünce özgürlüğü kısıtlanamaz” dedi. Tıpkı AB gibi BM raportörü Kaye de, TMK’nin ve KHK’leri düşünce özgürlüğünün önündeki en büyük engeller olarak tanımlarken, “Kanunun kendisi hükümet makamlarına aşırı takdir yetkisi sağlıyor” dedi. Son olarak 1996’da BM’den ifade ve düşünce özgürlüğü raportörünü ağırlayan Türkiye’deki durum için Kaye, “karamsar ve vahim” tanımlaması yaptı.

Gazetecileri bırakın

Yazarlarımız Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Turhan Günay, Musa Kart ile Aslı Erdoğan, Ahmet Altan ve Mehmet Altan ile Raportör David Kaye’nin görüşmesine izin verilmezken, gazetemiz yöneticilerinden ve yazarlarından Hakan Kara, Bülent Utku, Güray Öz, Kemal Güngör, Önder Çelik ile dilbilimci Necmiye Alpay’ın raportör ile görüşmesine izin verildi. Kaye, reddedilen isimlerle ilgili kendilerine bir gerekçe de gösterilmediğini söyledi. Yazarlarımızın sağlık durumlarının iyi olduğunu belirten Kaye, “Avukata erişim sağlayamadıklarını söylediler; kâğıtkalem, aile, kitap erişimleri sınırlı. Ayrıca cezaevi savcısı da koşulları anlattı ama yine de bizim gördüğümüz tutuklu kişiler çok ciddi kısıtlamalara tabiler; bilgiye erişimleri yok. Tutuklanma gerekçelerini nasıl gördüklerini anlamak ve gazetecilerle dayanışma için ziyaret ettik. Hayret, şaşkınlık ve acı içindeler. Sadece 5 kişiyi gördük. Türkiye’de tutuklu olan gazeteci- yazarlarla dayanışmamızı da ifade etmek isterim.”

Şaşkın ve dehşet içindeler

Görüştükleri gazetecilerle ilgili Kaye’nin paylaştığı izlenimleri ise şöyle: “Tam olarak hukukun nasıl öbür tarafına geçtiklerinin ayırdında değiller; ne kadar şaşkın ve dehşet içinde olduklarını gördük. Aynısı Şahin Alpay için de geçerli onun tutuklanması orantılılık ilkesini karşılamıyor. Eğer terörle mücadele ve kamu güvenliği gerekçe olarak kullanılıyorsa bu gerekçeye karşılık bu insanların tutuklanmış olmasını anlamıyoruz.” Kaye çağrılarını şöyle sürdürdü: “Hükümete Türkiye’deki tüm tutuklu gazetecileri serbest bırakma çağrısı yapıyoruz. Özgürlüklerinin iadesinin gerektiğini ve herhangi bir gazetecinin daha fazla tutuklu kalmaması gerektiği kanaatindeyiz. Ve serbest kaldıktan sonra da gazetecilerin tutuklanma korkusu olmamalı. Darbe girişimi öncesinde de gazeteciler için endişeler vardı ama 15 Temmuz sonrasında bu medya ve özgürlükler üzerindeki baskılar arttı” Kaye, görüştüğü 5 isim için de şunları söyledi: “Üçer kişilik koğuşlarda kaldıklarını, gezme izni verilmediğini öğrendik, alanın geniş olmadığını, temiz olduğunu, birlikte kaldıklarını belirttiler” diyerek Alpay’ın kaldığı cezaevinde kâğıt-kalem, kitap, bilgiye erişim hakkının daha iyi olduğunu anımsattı. İki cezaevi arasında fark olduğunu belirtti.

EN SON EKLENENLER