Sachsenhausen nere Terolar nere?

Hazır mısın gitmeye? Nereye mi? Kampa! Yanına özel bir şey almana gerek yok. Eşin ve çocukların da şimdilik gelmeyecek seninle. Bavulun, kitapların, resimlerin, değerli eşyaların ve paran; hiçbir şey almıyorsun yanına.

Şaşırdın mı?

Ne yani, beş yıldızlı bir dinlenme tesisine, tatil kampına mı gittiğini sanıyorsun? Ne münasebet efem… Toplama Kampı’na gidiyorsun. Şimdi çeneni kapat da düş önüme!

Geçmişe özgü sandığımız, geride bıraktığımızı düşündüğümüz 2. Dünya Savaşı dönemlerini çağrıştıran, SS şefiyle muhalif kurbanı arasındaki bir diyalog gibi geldi size değil mi? Aslında öyle, sanki bir piyesteyiz.

Yanıldınız, ne yazık ki yakın bir dönemde hepimizin başına gelebilecek, bize çok da uzak olmayan, ansızın bizi yakalayabilecek, yaşadığımız gafletten bizi çekip çıkaracak bir realite. Ama o zaman çok geç kaldığımızı anlayacağız. Anlamasına anlayacağız da iş işten geçmiş olacak.

***

Efendi-kul/köle iktidarının gözbebeği, Yeni Şafak gazetesi köşe yazarı, âlim ve üstat olarak göklere çıkarılan Hayrettin Karaman, bundan bir süre önce İslami yaşam biçimine ters düşenlerin, kendilerine mahsus kurulacak gettolara tıkılması gerektiğini söyledi. “Sabrımız taştı” dedi.

Yetmedi, devleti de göreve çağırdı: „İslam’a inanmayanlar kendi inançlarını serbestçe uygulayabilirler; ama bu uygulama Müslümanların hayat, ahlak ve dindarlıklarını, nesillerin eğitimini olumsuz etkileyecekse “onların aykırı fiilleri için özel mekânlar ihdas edilmek gibi” tedbirlere başvurulur.“ (07.08.2011, Yeni Şafak)

AKP iktidarının halen „makul seviyede“ seyrettiği bir dönemde söylenen bu söz destek kadar tepki de çekti. Sonra da unutuldu gitti (mi?)

***

Konzentrationslager ya da Toplama Kampı, bize direkt Nazi Almanya’sını; Sachsenhausen ya da Auschwitz“i hatırlatıyor. Milyonlarca insanın zorunlu çalışmaya mahkûm edildiği, gaz odalarında, açlık ve hastalıktan öldüğü vahşet kampları.

Ancak 1930’li yılların ilk yarısında kurulan Toplama Kampları, öncelikle iç muhaliflerin ve toplum ahlakına uymayanların „ehlîleştirileceği“ merkezler olarak lanse edilmişti başlarda. Hatta Hitler ve Himmler, bu kampların gayet modern ve „yan gelip yatılan, keyif çatılan kamplar“ olduğunu propaganda edecekti daha sonra. Yeni Almanya’nın onur abideleri!

27 Şubat 1933’te Reichstag’ın yanması ve bunun Komünistler tarafından yapıldığının ileri sürülmesiyle, ne hikmetse bir günde o meşhur „Halkı ve Devleti Koruma Kararnamesi“ çıkarıldı. Güvenlik aygıtına olağanüstü yetkiler tanıyan kararname ile basın susturuldu, fikir özgürlüğü ile ilgili tüm uygulamalar yasaklandı, dernekler ve siyasi partiler kapatıldı, her renkten solcu, muhalif ve „hayati bozan ne kadar mikrop“ gözaltına alınarak „modern toplama kamplarına“ dolduruldu. “Ne edecekseniz buyurun burada edin” dendi.

***

İşte, „meclisin bombalandığı“ 15 Temmuz Darbesi’nden sonra Türkiye’de de OHAL uygulamasına yeniden geçildi ve bizzat Erdoğan’ın Hitler hayranlığını gösterircesine aynı zihniyetle talimatını verdiği Kanun Hükmünde Kararnamelerle şimdi başlangıcını yaşadığımız cadı avının startı resmen verildi.

Gazeteler, sendikalar ve demokratik kitle örgütleri yasaklandı, tutuklama, isten atma, malvarlığına el koyma, keyfi gözaltı ve zorla alıkoyma, sokak infazları yaşandı. Saymakla bitirmeyeceğimiz keyfi uygulamalara ve devletin demir yumruğunu masada gümleten ardı arkası kesilmeyen ataklara şahit olduk.

***

Hayrettin Karaman’ın „İslami yaşamın korunması“ için önerdiği sivil modelin siyasi ve daha acımasız versiyonu şimdi devlet eliyle uygulanıyor. Kim sesini çıkarsa yumruğu yiyor ve sorgusuz sualsiz kodesi boyluyor. Boyluyor da nereye kadar! Cezaevlerinin sayısı ve kapasitesi belli. Yasal olarak tecavüzcüyü, hırsızı, soyguncuyu ve katili serbest bırakmak da yetmiyor. Cezaevlerinde yer kalmadı.

Simdi devlet akli söyle isliyor: O halde neden bu cezaevleri büyütülerek Toplama Kampı’na dönüştürülmesin? Ya da neden yeni Toplama Kampları yapılmasın? Emin olun bunun kararı alindi bile.

Sahi sizce Maraş Terolar’da mülteciler için kurulduğu ileri sürülen yüksek güvenlikli, modern (bu modern kamp lafını Hitler de söylemişti) toplama kampına gerçekten mülteciler mi yerleştirilecek? Aynı kampların Divriği, Dersim, Sivas, Malatya ve İzmir’de de kurulacak olmasını düşündüğümde nedense ürperiyorum.

Olan su: Önce Kürt siyasi insanları, solcular, gazeteci ve yazarlar, sendikacılar alınacak. Sonra sıra bir nebze de olsa „la hani demokrasi, hani bize dokunmayacaktınız, boşuna mı size mecliste el kaldırdık“ diyen sosyal demokratlara gelecek… Sonra „İslami yaşamı bozan“ senin gibi düşünen ve sorgulayan „zındıklar“, „tecavüz insanlık suçudur“, „savaşa ve diktatörlüğe hayır“ diyenler, alkolikler, etek giyen kadınlar, ramazanda sokakta sigara içenler, denize bikiniyle girenler, „minareye kötü bakıyordu“ suçlamasıyla dayaktan gecirilenler onları izleyecek.

Kısacası; „İlahi Coban“a kim melemiyorsa kodesi boylayacak.

Kalkıyor… Maraş Terolar Toplama Kampı yolcuları kalmasın!

 

EN SON EKLENENLER