Bizi ehl-i sünnet çizgisine zorlayan kim

Aleviliği anlamak için öncelikle kültürel bilgiye ve insancıl vizyona sahip olmak, İslam’ın yorumlanmış açıları içinde Aleviliğin; tarihi bir olgu, sosyolojik bir realite olduğunu artık kabul etmek gerekir. Aksi takdirde, farklılıklar arasında fonksiyonel yaşam damarlarını canlı tutmak imkânsız olduğu kadar, kişileri, toplumu öteki yerine koyma çığ gibi büyüyecektir.

Alevilik, ikrar vermiş, Hak-Muhammet- Ali’nin davasını meşru gören mazlumdan yana bu davasının onuru, vicdanı olduğu gibi tüm milletlere aynı nazarla bakan bir yaşam felsefesidir. Yolsuzluk, hırsızlık, iftira, şantaj, karalamaları örtmenin, hoş görmenin imkân ve ihtimali yoktur. Bizi ayakta tutan tek varlığımızda bu yaşam biçimidir. Bütün bunların ışığında kurulan Alevi kurumları ne iş yapar, Amaçları ve hizmetleri geleceğe dair hedefleri var mı ona bakmak gerekiyor.

– Aleviliğin teolojik yapısına uygun davranılıyor mu?

– Kurum sosyal alanlarının Cami’lerden farkı var mı?

– Verdiği inançsal hizmetler de Sünnilik ve Şiilik ibadet disiplini var mı ?

– Kurumlarda yetki ve görev dağılımı neye göre yapılıyor?

– Aleviliğin yaşam kaynağı olan Alevi inanç önderlerinin kurum içinde ki görev tanımı nedir?

– Gün içinde yaşamı ibadet gören bunun şekli yoktur diyen Alevi vatandaş kurumlara girdiğin de neyle karşılaşıyor?

– Tüm kurumların barışık ve ortak strateji değerleri var mı?

– Enstitü boyutunda, akademik, bilimsel çalışmalara yer veriyor mu?

– İhtisas kütüphanesi ile gelecek kuşaklar için lokomotif görevi alabilecek mi?

– Kitlesel projeleri oldu mu? Her hangi bir saha araştırması başladığı gibi sonuçlandı mı?

– Kurumlar sadece cenaze kaldırılan yerler mi?

– Gençlerimiz, çocuklarımız, kadınlarımız, kurumlara geliyor mu?

İşte bu soruların cevabını alamıyor ve veremiyorsak çuvaldızı önce kendimize batırmamız gerekiyor CEVABI VARSA İSE HALKA DOĞRU ANLATMAK GEREKİYOR.

EN SON EKLENENLER