Madenlerde göz göre göre yaşanan facialar kader değil!

Maden Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Mesut Erkan, madenlerde yaşanan katliamlara dikkat çekerek “Öncelikle üretim zorlaması felaketlerin önünü açacaktır. Göz göre göre gelen bir olayda ‘Kader’ gibi bir mantık olamaz” dedi.

Roma İmparatorluğu zamanında İzmit yakınlarında madencileri koruduğuna inanılan Santa Barbara’nın madene yerleştiği 4 Aralık günü önce Anadolu’da daha sonra Avrupa ve tüm dünyada “Dünya Madenciler Günü” olarak kutlanıyor. En çok maden kazalarının yaşandığı ve yüzlerce kişinin yerin altında can verdiği ülkelerden biri de Türkiye. Manisa’nın Soma’da ilçesinde Mayıs 2014 tarihinde yaşanan ve 301 maden işçisinin yaşamına mal olan facianın yankıları hala sürerken, Siirt’in Şirvan ilçesinde tarihin tekerrür etmesi “Nereye kadar?” sorusunu da beraberinde getirdi.

4 Aralık Dünya Madenciler Günü dolayısıyla Maden Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Mesut Erkan ile madencilerin maruz bırakıldığı koşullar ile Türkiye’de sürdürülen sistemi konuştuk.

‘HÂLÂ UYGULANABİLİR BİR YÖNETMENLİK ÇIKARTILMADI’

Türkiye’nin dünya ülkeleri içerisinde önemli kaynaklara sahip ülke olduğunu belirten Erkan, ancak “Türkiye’de madencilik bugün olması gerektiği yerde mi?” sorusunun tartışılması gereken konuların başında geldiğini söyledi. Madenciliğin ne kadar doğru çalıştırıldığını soran Erkan, maden ocaklarının son dönemlerde facialarla gündemde olduğunun altını çizdi.

Madencilik zeminin oluşturulması ve madenden çıkan kömürün ülke hizmetine sunulmasının artı bir değer olduğunu ifade eden Erkan, “Fakat ne kadar doğru kullanılıyor? Ne kadar başarılabiliyor? Tartışılır. Baktığınız zaman maden kanunun değişikliği sektörün önünü açmak için yapılan bir çalışmaydı belki ama hâlâ uygulanabilir bir yönetmelik çıkartılamadı. Devlet başka şeylerle uğraşırken asıl önemli olan yasal düzenlemeleri yapamadı. ‘Yasal düzenlemeleri yapayım’ derken, birçok şey gözden kaçırıldı” dedi. Erkan, öncelikle ülkenin madencilik alanında stratejisinin olması gerektiğini vurgulayan Erkan, politikaların iyi belirlenebilmesi gerektiğini ifade etti.

‘İŞİN İÇİNDE RANT VAR’

Doğru zeminde oluşturulmayan çalışma zemininden dolayı faciaların yaşandığını kaydeden Erkan, insanları yasa boğan olaylarla karşı karşıya bırakıldıklarını söyledi. “Baktığınız zaman doğru tekniklerin kullanılmadığı, yatırımın önünü açacak ama aynı zamanda da doğru çalışma yöntemleri getirecek bir yasal düzenlemenin olmadığını görüyoruz” diyen Erkan, şöyle devam etti: “Çok daha iyi koşullarda yeraltı kaynaklarının kullanılması öncelikli hedefler arasında olurken, iş güvenliği, işçi sağlığı hem de çevre açısından bu işin ilerletilemediğini görüyoruz. Maden Mühendisleri Odası olarak üstlendiğimiz misyonu, bunun devlet kademelerinde de bu anlamda yer bulması madenciliği olması gerektiği noktasında çalışmalar yürütüyoruz. Ama maalesef, istediğinizi alabiliyor musunuz? İstediğiniz noktada devlet kademelerinde karar veren mercilere ne kadar yansıtabiliyoruz o tartışılır elbette. Tartışılır çünkü; işin içerisine siyaset, rant girdiği zaman yapılan tek şey biran önce yapalım ve bitsin. Önlem ne kadar alınmış, doğru teknik kullanılıyor mu vb şeyler çok da umurlarında olmuyor. Çünkü dediğim gibi rant var işin içinde” diye konuştu.

‘DEVLETİN DOĞRU MEKANİZMAYI KURMASI GEREKİR’

Devletin gereken kuralları ortaya koymadığı ve kurallar olmadığı için denetlemeyi yapmadığını belirten Erkan, devletin doğru mekanizmayı kurarak, maden ocaklarını denetleme zorunluluğunun olduğunu söyledi. Erkan, “Özelleştirmenin, taşeronlaşmanın önünü açarsanız, kâr hırsıyla insanların olaya bütünüyle yaklaşımı hep kazanmak yönünde olacağı için bir takım şeyleri hep geriye atacaktır. Öncelikle üretim zorlamasıyla felaketlerin önünü açacaktır. Devlet olarak yapılması gereken doğru kanun, doğru uygulama ve iyi denetim yapılması gerekir” dedi.

‘GÜNAH KEÇİSİ OLARAK HEP MÜHENDİSLER SEÇİLİYOR’

Maden mühendisleri olarak yaptıkları işi doğru ve yeterince yapamamanın sıkıntısını yaşadıklarını vurgulayan Erkan, şunları anlattı: “Bir kaza olduğunda öncelikle buna zemin hazırlayanlar dışında, öncelikle o işin başındaki maden mühendisleri günah keçisi ilan edilip yargılanıyor. Ama maden mühendisleri yargılanırken doğru teknikler ile çalışma, görevini yeterince yapıp yapmadığı konusunda ne kadar elinin rahatlatıldığı, ne kadar özgür bir çalışma şeklinin yaratıldığı tartışılır.” Erkan, bütün maden ocaklarının bir takım eksikliklerinin olduğunu aktardı.

Erkan, firmaların risklere karşı gereken tedbiri almadığı ve devletin denetimi sürdürmediği ortamda her an her şeyin olabileceğine dikkat çekti. 

Soma ve Şirvan’da yaşanan faciaları buna örnek olarak gösteren Erkan, “Bu facialar fazla üretim zorlamasıyla, güvenlik göz ardı edilerek ortaya çıkmış kazalardır. Göz göre göre geliyorum diye haber veren olaylar orada insanların hâlâ çalışmasına zorluyorsa göçüğün altında kalacağını bilimsel tarafını bırakın tahmin etmek bile gerekir. Göz göre gelen bir olayda kusura bakmayın ama ‘Allah isterse kurtarır, Allah isterse öldürür, kader’ gibi bir mantık olamaz. Dinde bile ‘Eşeğini sağlam kazığa bağla’ denir. Bağla ondan sonra tevekkül et” diye konuştu. (İstanbul/DİHABER)

EN SON EKLENENLER