İçinde olsak da dışındayız

Kamusal Politika ve Demokrasi Çalışmaları Derneği (PODEM) ve Berghof Vakfı tarafından geçtiğimiz hafta önemli bir rapor yayınlandı. Rapor, Kentsel Alevilik ve Alevi Gençlerin Kimlik Arayışları başlığını taşıyor.

Raporda, araştırma konusu olan Aleviler, toplumsal alanda karşılaştıkları sorunları ama en önemlisi de günlük olarak maruz kaldıkları dışlanmayı-horlanmayı anlatıyorlar.

Okuduklarım beni çok geriye, babamın-dedemin yaşadıklarına, hayattan edindikleri ve sıkça duyduğum olumsuz tecrübelerine götürdü. Dehşetle farkettim ki, aslında Alevilik algısı ve Alevilere davranışta tarihte olduğu gibi günümüzde de fazla birşey değişmemiş.

Raporu okuduğum sırada internete Almanya Müllheim’dan bir haber düştü. Müllheim Alevi Kültür Merkezi’ne saldırı. Merkez kapısına büyük kırmızı harflerle yazılan yazı çok tanıdık: MUM SÖNDÜRÜN KÖPEKLER. İmza da Osmanlı Ocakları.

***

Hani biz Aleviler ‚Alevilik İslamın içinde mi dışında mı‘ diye kafa patlatıyoruz ya. İnanın bizim dışımızdakiler, yani ille de içlerine girmeye gayret gösterdiklerimiz bu konudaki kararlarını çoktan vermişler. Üstelik bu karar yeni de değil.

İslam Kongresi, El Ezher ve tek tek islam alimlerine, islamın resmi tarihine, Diyanet Başkanlarına ve müftülerin fetva ve açıklamalarına bakın. Hiçbirinde Aleviliği bulamazsınız. Islam, Aleviliği mezhepten bile saymaz.
İslam Kongresi, islam ve mezhepler konusunda Amman Bildirgesi’ni esas alıyor. Buna göre İslamda 8 mezhep vardır. Bunlar Hanefi mezhebi, Şafii mezhebi, Maliki mezhebi, Hanbeli mezhebi, Zahiri mezhebi, Zeydîyye, Caferiyye ile İbadiyye mezhepleridir.

Nizâr’îyye, Alev’îyye, Nusayr’îyye, Dûrz’îyye ve Bektâş’îyye i’tikadları ise fıkhi mezhep olarak kabul görmemişler, Sufilik kapsamında değerlendirilmişlerdir.

***

O zaman asıl soru ‚Alevilik İslamın içinde mi dışında mı‘ olmamalı. İrdelenmesi gereken, islam Aleviliği kendisinden görüyor mu görmüyor mu?

Resmi islam, Aleviliği en pozitiv yorumuyla ‚Bektaşilik içinde bir tarikat‘ olarak niteliyor. Hepsi bu.

Ama biz resmi islamı geçerek, asıl sorgulamamız gereken konuya gelelim. Müslümanlar, senin benim gibi insanlar; bakkal, manav, kapı komşusu, asker arkadaşı ve okulda sıra arkadaşı, yani normal vatandaşlar Alevileri nasıl görüyor ve hangi gözle bakıyor?

İşte tam da bu noktada girişte bahsini ettiğimiz rapora dönelim ve toplumdaki Alevi algısına raporun tespitleriyle bakalım:

**

‚Alevilerin kimlik inşasında belirleyici olduğunu dile getirdiğimiz ayrımcılık başlıklarının ikinci kümesini birey olarak Alevi yurttaşların uğradığı mağduriyetler oluşturuyor. Bireysel mağduriyetlere neden olanlar genellikle diğer yurttaşlar, müteşebbisler, yöneticiler ya da kamu görevlileridir.

Aleviler, öğrencilik ve çalışma yaşamlarında, kamusal hizmetlerden faydalanırken, erkek olanlar da askerde Alevi olmaları nedeniyle birçok haksızlığa uğradıklarını söylerler. Bu ayrımcı pratikler, kayırma ve izolasyondan hakaretlere, psikolojik ve daha ender rastlansa da fiziksel şiddete kadar uzanıyor.

Aleviler hakkında toplumdaki güçlü önyargı ve rivayetlerin, Alevi olmayanlarla kurulan temas ve ilişkilerde önemli kültürel ve psikolojik engeller oluşturduğu sıkça dile getiriliyor.

Aleviler, “Alevilerin kestiği, yaptığı yenmez,” “Aleviler pistir,” “Mum söndü yaparlar,” “Kuyrukları vardır” gibi ifadelerle, Alevi olmayan yurttaşlarla temaslarında sıkça karşılaştıklarını aktarıyorlar.

Alevi olmayanlarla ilişkilerinin bir safhasında Alevi olduklarını söylemek durumunda kaldıklarında aldıkları bu tür tepkiler, diğer yurttaşlarla temasa geçme motivasyonunu da olumsuz etkiliyor. Birçok Alevi, çevrelerindeki arkadaşlarının bile bu tür önyargılara sahip olduğunu söylüyor. “Ya, sen hiç Alevi’ye benzemiyorsun,” “Ama sen iyi bir insansın,” “Mümkün değil, sen Alevi olamazsın” gibi tepkiler aldıklarını ifade eden Alevi yurttaşlar, kendilerine yönelik bu önyargıların en yakın çevrelerinde bile bulunmasını, Sünni toplulukla etkileşimi imkansızlaştıran ve yeniden içe dönmelerine neden olan bir faktör olarak görüyorlar.

***

Bence bu kadarı yeterli. Uzak ve yakın tarihte Aleviler hakkında çıkarılan ‚katli vaciptir, namusu yoktur‘ türündeki fetvalara girmiyorum bile.

Sokak aslında herşeyi söylüyor. Cevabı Mekke’de Medine’de aramaya gerek yok.

Bize söyledikleri çok açık: Değilsiniz! Ama içinde olsanız da dışındasınız!

 

EN SON EKLENENLER