Baskılara karşı direneceğiz

Sanatçılar, hükümetin uyguladığı baskıcı politikalarına karşı direneceklerini ifade etti. Barış İçin Akademisyenler’e destek veren sinemacılardan İlham Bakır, sanatçılar bugün kaybetmekten korkup sesleri kısılırsa yarın kaybedeceklerin faturası çok daha ağır olacağını söyledi. YÇKM çalışanı Akta ise saldırılara karşı mücadelelerini alternatif alanlarda sürdüreceklerini söyledi

Hükümetin sanatçılara ve sanat kurumlarına yönelik artan baskılarıa karşı sanatçılardan direniş mesajları gelmeye devam ediyor. Barış İçin Akademisyenler’e destek verdiği için haklarında soruşturma açılan 433 sinemacıdan biri olan yönetmen İlhan Bakır, sanatçıların tarihin her döneminde iktidarlara karşı toplumsal barıştan yana bir tavır takındığını belirtti. OHAL kapsamında çıkarılan KHK’ler ile kapatılan kültür sanat kurumlarına ilişkin konuşan YÇKM çalışanı Nilüfer Akta, geliştirilen saldırılara karşı sanatçılar mücadelelerini alternatif alanlarda sürdürmeye devam edeceklerini ifade etti.

Şiddet dışı çözüm istiyoruz

İktidarların toplum yararı gözetmeyen kararlarına muhalefet edip eleştirmek geçmişten bugüne sanatçı ve aydınların en temel görevi olduğunu kaydeden Bakır, “Bu nedenle iktidarın olumsuz bir eylemine karşı sanatçıların sesini yükseltmesi suç olmak şöyle dursun, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne göre en temel ve insani haklardan biridir. Barış için akademisyenler ‘Biz bu suça ortak olmayacağız’ diyerek iktidarı şiddet dışı bir çözüm üretmeye davet etmiştir. Bizler de sinemacılar olarak; söz konusu akademisyenlerin barış istemine soruşturma açılıp hukuki süreç hala devam ederken havuz medyasında onlara dönük linç kampanyasının başlatılmasını, o da yetmezmiş gibi pek çoğunun üniversitelerden atılmasını, üniversitelerden atılmayanların ise kapılarına çarpılar konulmasını kabul etmeyip, bu linç kampanyasına karşı akademisyenlerle aynı fikirleri yani barışı savunduğumuzu göstermek için bu bildiriye imza attık” diye konuştu.

Sanatçılar korkutuluyor

Soruşturmaların açılmasının da birkaç ayağı olduğunun altını çizen Bakır, “Bunlardan birincisi, sanat ve sinema alanındaki örgütlenmeyi kırmaktır. Bu kapsamda İstanbul valiliği ve emniyet müdürlüğü sinema meslek birliklerine yazı göndererek, bünyelerinde bulunan bu sanatçıların kimlik ve iletişim bilgilerini istemiştir. Meslek birliklerini sanki kendi üyelerini ihbar etmiş gibi gösterip, sinemacıları meslek örgütleriyle karşı karşıya getirmeye çalışmış ancak başarılı olamamıştır. İkincisi ise söz konusu sinemacıları kriminalize ederek Kültür Bakanlığı’nın belli dönemlerde sinemacılara ödediği destek fonundan mahrum bırakmaktır. Son olarak üçüncü ve en önemli ayak ise bu tarz yaklaşımlarla aydın ve entelektüel kesimin kendine ‘otosansür’ uygulamasına yol açmaktır. Böylelikle korkar duruma gelen sanatçılar iktidarın uygulamalarını eleştirmeyecek, ortaya çıkan herhangi bir hak ihlalinin hesabını sormayacak ve kendi köşesine çekilerek, suya sabuna dokunmayan üretimler gerçekleştirecektir” diye konuştu.

Yarın çok geç olabilir

Attıkları imzanın arkasında durup sonuna kadar barıştan yana bir tavır takınacaklarının altını çizen Bakır, “Bizler hakkında soruşturma açılan 433 sinemacı olarak sürekli iletişim halindeyiz ancak amacımıza ulaşmamız için bu yeterli değildir. Aynı zamanda ulusal ve uluslararası sinema çevreleriyle ciddi bir iletişim ve dayanışma ağı geliştirmemiz gerekiyor. Bu nedenle aydın, entelektüel ve ortak yaşamı savunan tüm kesimlerin ‘yarın çok geç olabilir’ şiarıyla bir araya gelip sesini yükseltmesi gerekir. Biz sanatçılar, koşullar ne olursa olsun, sanat üretmeye devam edeceğiz. Bugün kaybetmekten korkup sesimizi kısarsak yarın kaybedeceklerimizin faturası çok daha ağır olacaktır.

‘Alternatif alanlarda devam edeceğiz’

OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile birçok dernek kapatıldı. Kararnamelerle kapatılan kültür sanat derneklerine ilişkin konuşan Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi (YÇKM) çalışanı Nilüfer Akta, “OHAL sonrası gerçekleşenler bizler açısından malumun ilanıydı” dedi. Bunun faşist bir devlet ve iktidar rejiminin karakteri olduğunu vurgulayan Akta, “Öyle ki iktidar artık kendini perdeleme gereği bile duymuyor. Çünkü yaşadığı bu yönetme krizi, toplumsal güçlere karşı bir savaşın ilanıydı. Tüm bu yaşanılanlarla birlikte kültür sanat alanına dönük de sinemacılar, sanatçılar, oyuncular susturulmak istendi” dedi. YÇKM olarak uzun yıllardır Okmeydanı’nda kültür sanat faaliyetleri yürüttüklerini söyleyen Akta, “Kadınların, azınlıkların, işçilerin, ezilen ve sömürülenlerin sesi olma odaklı bir sanat anlayışı geliştiriyoruz. Geliştirilen bu saldırılara karşı bizler de mücadelemizi alternatif alanlarda sürdürmeye devam edeceğiz. Çeşitli kültür sanat kurumlarıyla ortak kurduğumuz platformlarla kültür sanat dernekleri olarak dayanışma çabası içerisindeyiz” diye konuştu.

AMED – İSTANBUL

EN SON EKLENENLER