Ali Baba kimin musahibi?

ALİ KENANOĞLU

Ali Baba, Pir Sultan Abdal’ın mı, Hubyar Sultan’ın mı musahibidir?

Musahiplik Alevi inancında yol kardeşliği demektir. İki aile bir birleriyle yol kardeşi olurlar ve bir birlerine karşı sorumludurlar. Maddi ve manevi bir birlerine destek olmakla ve kamil insan olma yolunda bir birlerini kontrol etmekle yükümlüdürler. Musahiplik Alevilikte çok önemli bir inançsal rituel ve gerekliliktir. Musahip olmak için özel bir ikrar Cemi yapılır.

Musahiplik Alevilikte öz kardeşten daha önemli bir yere sahiptir ve musahiplerin çocukları ve torunları bir birleriyle evlenemezler.

Tarihte kimi Alevi Pirlerinin bir birleriyle musahip olduğuna yönelik anlatılar bulunmaktadır. Bunlardan birisi de Ali Baba, Pir Sultan ve Hubyar Sultan’la ilgili söylencelerdir.

Sivas Ali Baba mahallesinde Tekkesi – Dergahı bulunan Ali Baba Sultan’ın Pir Sultan Abdal’ın musahibi olduğu ve idama giderken kendisine ahalinin taş attığı esnada gül atan kişi olduğu iddia edilir. Hatta Pir Sultan Abdal’ın “illa dostun bir gülü yaralar beni” diye söylediği deyişi bu gül atma olayından sonra söylediği rivayet edilmektedir.

Söz konusu deyiş şu şekildedir;

Şu kanlı zalimin ettiği işler

Garip bülbül gibi zar eyler beni

Yağmur gibi yağar başıma taşlar

Dostun bir fiskesi yaralar beni

 

Dar günümde dost düşmanım bell’oldu

On derdim var ise şimdi ell’oldu

Ecel fermanı boynuma takıldı

Gerek asa gerek vuralar beni

 

Pir Sultan Abdal’ım can göğe ağmaz

Hak’tan emrolmazsa ırahmet yağmaz

Şu illerin taşı hiç bana değmez

İlle dostun bir gülü yaralar beni

Gerçek böyle midir bilemeyiz, tabi ki konunun bu yönüyle araştırılması başka bir çalışmayı gerektirmektedir. Ali Baba’nın yaşamı ile ilgili geniş bilgi ve belgeler şu an o Ali Baba’nın soyundan gelen Tahir Aslantaş Dede de bulunmaktadır. Kendisinin bu konu üzerine çalışmaları da devam etmektedir.

Ali Baba, Hubyar Sultan, Pir Sultan Abdal, Şah Hatayi, Kul Himmet, Kalender Çelebi aynı dönemlerde yaşamış Pirlerimizdir.

Hubyar Sultan’la ilgili çalışmalarım esnasında Ali Baba ile ilgili anlatılarda da rastladım. Bunların başında gelen ise Ali Baba ile Hubyar Sultan’ın musahip olduğu yönündedir.

Anlatı şu şekildedir;

Dönemin iktidarı, Hubyar Sultan’ı İstanbul’a götürerek türlü işkenceler etmiştir. Bu işkencelerin birisi de Hubyar Sultan’ın yanan bir fırına atılmasıdır. Hubyar Sultan’ın fırına atılması esnasında yanında Ali Baba’nın da bulunduğu ve fırına birlikte atıldıkları, Hubyar Sultan’ın yedi gün sonra fırından sakalı buz tutmuş bir şekilde çıkarken Ali Baba’nın ise elinde Tekeli dağına özgü bir çiçek olan “Tutça” çiçeği ile fırından çıktığı anlatılmaktadır.

Kimi yaşlı insanlar Ali Baba’nın o dönemde bir çocuk olduğunu söylemektedir, kimileri ise çocuk değil Hubyar Sultan ile Ali Baba’nın yakın yaşlarda olduklarını ve Musahip olduklarını fırına da birlikte atıldıklarını söylemektedirler.

Bu söylenceye ilişkin Hubyar Ocağında şu deyiş söylenmektedir;

Çıkıp arş yüzünde nurda oturan

Meftasını meftasına yetüren

Kuduret yarılıp lokma getüren

Südünen Ahmeri balı Hubyar

 

Ataşlar yok iken çiğler pişiren

Dalga verip kalp evini coşuran

Muhaned köprüsün suyun şaşıran

Kurtarır zulümden gamdan Hubyar

 

Eşiğin altına kitap sırınan

İki cihan boyamıştır nurunan

Ali baba ile girdi fırına

Estirdi kar ile yeli Hubyar

….

Bütün canlar hep sıraya dizildi

Kerâmeti arşta, kürşte sezildi

Gürgen çukuruna berat yazıldı

Baltasını dala taktı Hubyar

 

Bağrıma kâr etti düldülün sesi

Dinleyince gerçek erin nefesi

Uzadında neden bunun ötesi

DEVİŞ ALİ etme kulun Hubyar

 

Yine Kul Himmet’e ait bir deyişte Hubyar Sultan ve Ali Baba ilişkisini ifade etmektedir;

Kul Himmet’in yazmış olduğu Erenler Destanı’nda;

Hasan Askeri’den bulak miracı

Bostan Kulu’yunan Er Kara Hacı

Teslim Abdal Derviş Ali davacı

Göremedim pirimi dertliyim dertli

 

Şeyh İbrahim Şeyh Hasan’ın gülüdür

Ali Baba Hubyar’ın yaridir

Er Aslanoğlu’nu dersen Ali’dir

Göremedim pirimi dertliyim dertli

 

Hubyar Sultan’la Ali Baba’nın musahip olduğunu Ali Baba evlatları da kabul etmektedir. Ali Baba Ocağındaki söylencelerin de bu yönde olduğunu söyleyen Ali Baba evladı Tahir Aslantaş Dede durumu şu dörtlüğünde dile getirmiştir.

 

Hubyar Sultanla oldular gardaş,

Pir Sultan’la Kul Hümmet yola yoldaş

Süklün Koca, Kalenderle hem sırdaş,

Ali Baba gibi pir var Sivas’ta

 

Elimizde, Hubyar Sultan ile Ali Baba arasındaki ortak bağı belgeleyen bazı arşiv kayıtları bulunmaktadır. Bu belgeler Hubyar Sultan’ın doğduğu köy[1] olan Değeryer köyü ile ilgili belgelerdir.

Söz konusu belgelere göre Hubyar Sultan’ın doğduğu köyün bazı arazilerinin gelirleri Ali Baba vakfına aittir. Bu arazilerden elde edilen gelirler Ali Baba vakfına aktarılmaktadır. Değeryer köyü arazileri ve etraf Alevi köylerle bağlantılı olan Şeyhullah Vakfı ile olan bağ da Ali Baba ve Hubyar Sultan arasındaki bir bağ olarak gözükmektedir.

 

Söz konusu iki belge şu şekildedir;

“ ….  Tozanlu nahiyesine tabî 138 nefer re’âyâ 15 zemin ve 2 hisse çiftlikle karye-i Değeryer malikâne-i Şeyhullah bin Cüneyd hâliyâ rub’-ı malikâne-i der tasarruf ALİ BABA ve rub’-ı malikâne-i der tasarruf Hasan veled-i Haydar ve Şah Ağa Hatun ve iki rub’-ı malikâne mülk-i Mürüvvet evlâd-ı Şeyhullah ber-mûceb hüccet-i şer’iyye ve yine tahtında 3 nefer ve 2 zemin Gürgençukuru derr-i tasarruf Hubyar Derviş vâcibü’l-re’âyâ kimesne olub baltasıyla feth idüb hasbinâ’ltah zaviye ma’mûr itmiş 30 kilelik yerdir. ….”  Fî evâsıt L sene 1175 / M. 1761

Bugün Tokat Almus Değeryer köyü olan köye ait 1761 tarihli belgede köy arazailerinin vaktiyle Cüneyt oğlu Şeyhullah’a ait iken bugün dörtte birinin Ali Baba Vakfına, yine bu köy arazilerinden Gürgençukuru arazisinin de Hubyar Sultan’a (Vakfına) ait olduğu yazılmaktadır.

 

Diğer belge;

“ .…. Tozanlı Nahiyesinde Ali Beyli isimli köy ahalisinden olup rahmetli Şeyhullah adlı vakıf kurucusu evlatlarından bu yazının sahipleri Ali oğlu Ebubekir, Mustafa oğlu Hüseyin, Ömer oğlu Osman, Rüstem oğlu Mahmut ve diğer Hasan oğlu Hüseyin adlarındaki kimseler ; İslam yasaları Meclisine; adı geçen Nahiyede Hubyar adlı  vakıfın evlatlarından (vakıf kuran’ın çocuklarından) olduklarını…….olanlardan Veli oğlu Ali, Hıdır oğlu İsa, Halil oğlu Recep ve diğer Ali ve Beyzade oğulları İsmail kimseleri hazır bulundurarak, önlerinde her birileri……..ve söz söyleyip; adı geçen Nahiyeye bağlı Değeryer ve Kiyse isimli köylerin ve onlara bağlı ekin tarlalarının maliklerinden olarak elimizde bulunan defter suretinden; dört pay’da bir pay Ali Baba vakfı ve bir pay Haydar oğlu Hasan ve Şah Ağa Hatun vakfı ve iki payı Büyük Atamız Şey’ullah adındaki vakıf kuran’ın evladına ve evlad evladına vakıf ve şartu ile; bu günlere kadar, yüz elli yıldan fazladır evladiyet ve şartname uyarınca, adı geçen vakfı gelirlerine sahip olup, …”    Bin yüz on altı yılı Recep ayının başı (Miladi 1704 yılı Ekim ayı ).

Bu belgeler haricinde Ali Baba Vakfı arazileri arasında Sivas bölgesinde “Hubyar Bostanı” isimli arazide bulunmaktadır.

Bütün bu bilgileri ve belgeleri, deyişleri söylenceleri yan yana getirdiğimizde Ali Baba’nın Pir Sultan Abdal’la değil Hubyar Sultan ile yakın ilişkide olduğunu görebiliriz. Bundan kaynaklı olarak ta Ali Baba ile Hubyar Sultan’ın musahip (yol kardeşi) olduğunu söyleyebiliriz.

Zira Ali Baba ile Pir Sultan arasındaki ilişki sadece en başta yazdığımız söylenceden ibarettir. Bu söylencedeki Ali Baba’nın bugün Sivas Ali Baba mahallesinde Tekkesi bulunan Ali Baba olup olmadığını dahi bilmiyoruz. Ancak Ali Baba’nın Hubyar Sultan ile bir çok ortak bağı olduğu hem belgelerle, hem deyişlerle hem de söylencelerle ortaya konmaktadır.

Ali Baba ile ilgili Saim savaş isimli yazarın yazdığı ve Ali Baba’yı Sünni birisi olarak gösteren çalışma Ali Baba ile ilgili kimi bilgi ve belgelerin bilim dünyasına kazandırılması açısından önemli olsa da sonuç itibariyle bir kara propaganda amaçlı yazılmış bir kitap olarak durmaktadır.

Ayrıca kimi yazarların Ali Baba’nın Pir Sultan Abdal’ı ihbar etmiş gibi göstermesi de resmi tarih yazıcıların oyununa gelmekten başka bir şey değildir.

Ali Baba 16.yy da yaşamış ve Aleviliğe hizmet etmiş bir Pirimizdir. Bugün Tekkesi – Dergâhı birçok Alevi Tekkesi gibi işgal altındadır ve Ali Baba evlatlarının işgali sonlandırma üzerine verdiği mücadele gereken desteğe kavuşmamıştır.

2 Temmuz katliam anması programlarının ve yürüyüşlerinin neden Ali Baba dergâhından başlamadığı hep anlayamadığım ve tepki gösterdiğim bir durumdur. Umarım bu yazı vesilesiyle Alevi kamuoyunun işgal altındaki Ali Baba dergâhına duyarlılığını arttırabiliriz.

Aşk ile

01.03.2017

 

 

Kaynakça:

Ali Baba evlatlarından Tahir Aslantaş Dede

Tapu ve Kadastro arşivleri Değeryer köyüne ait tapu tahrir defterleri

Hubyar Sultan Ocağı ve Beydili Sıraç Türkmenleri / A. Kenanoğlu – İ.Onarlı 2002 Kitap

http://alikenanoglu.net/category/hubyar  web linkindeki araştırma yazıları

[1] http://alikenanoglu.net/hubyar-sultanin-dogdugu-koy-ve-babasinin-dedesinin-ismi/1139

EN SON EKLENENLER