Bu Newroz bize ne söylüyor?

Günlerdir, “Newroz nasıl geçecek, Newroz’a geçmişte olduğu gibi bir katılım olur mu, olmaz mı” tartışmaları yoğun bir biçimde yapıldı.

AKP ve yandaş çevrelerde genelde bu Newroz’un oldukça sönük geçeceği beklentisi oldukça yüksekti. Hatta Newroz sabahı, alanı boş gösteren ve “Newroz’a 500 kişi katıldı”, “HDP’ye Newroz şoku” gibi haberlerle bu beklentilerini açıkça ortaya koydular.

HDP ve DBP çevresinde, “OHAL’in etkisi var. Ama halkımızın tüm baskılara karşın katılımı yoğun olacak” biçiminde bir inançla hummalı bir çalışma içersindeydi.

Her kesim kendisine göre analizini yapıyor ya da beklentilerine göre pozisyon alıyordu. Öyle ya halkı okursan alim, okuyamazsan zalim olursun sözü boşuna denmemiş.

Doğrusu hükümet çevreleri Newroz’u katılımın sönük geçmesi için elinden ne geldiyse yaptı. Özellikle, Newroz öncesi İçişleri Bakanlığı, tüm Türkiye genelinde Newroz çalışması yürüten HDP ve DBP’ye yönelik gerçekleştirdiği operasyonlarda bine yakın gözaltı yapmıştı. Bu operasyonlar Newroz öncesi yazılı ve görsel medyada manşetlere çekilerek Newroz’un katılımının önüne geçilmek istendi.

Newroz süresince illerdeki Newroz tertip sorumluları, valiliklerle görüşmüştü. Amed Newrozu’nda gördüğümüz gibi poster, bayrak, yeşil kırmızı, sarı bandajlar, Kürdi kıyafetler, özellikle de leşkeri denilen gerillanın giydiği elbiselerle gelenlerin Newroz alanına girmesine izin verilmedi. Anlayacağınız hangi şarkılar çalınacak, şunları çalarsanız müdahale ederize kadar gidilmişti.

Zaten Amed Newroz platformuna bakıldığında görülecektir ki, “Newroz Pîroz Be” dışında hiçbir afiş ya da poster ve hatta bu yılki Newroz’un genel şiarı olan “Mutlaka Kazanacağız” afişi bile asılmamıştı. Nihayetinde Cizîr’de (Cizre) katledilen Mehmet Tunç’un posteri gibi birçok poster kısa sürede polislerce asıldığı yerden indirilmişti.

Newroz alanına ulaşma konusunda da ciddi sorunlar vardı. Bu yıl kayyumlar Newroz alanına kitlenin taşınması için özel bir çaba içine girmedi. Newroz alanına girmek için beklerken, kulak misafiri olduğum yaşları 40’ın üzerinde iki yurttaş, polislere dönerek şöyle söylüyordu; “Ne yaparsanız yapın mutlaka içeri gireceğiz” biçiminde söylemleriyle tutumlarını ortaya koyuyorlardı. İşte tam da bu iki yurttaşın söyleminde saklıydı bu yılki Newroz’a bunca yoğun katılımın sırrı!

Newroz alanında görüştüğüm birçok insan şunu söylüyordu. “Evet, OHAL var. Yoğun bir baskı ve tutuklama furyası devam ediyor. Eşbaşkanlar, milletvekilleri, 10 binlerce insan tutuklu. Ama bu bizim hükümetin yaptıklarını onayladığımız ya da korktuğumuz anlamına gelmiyor. Nereye kadar korkabiliriz ki? Korkunun da bir sınırı var.” Bugün bu sınırın aşıldığını mı söylüyorsunuz? dediğim de ise birçok kişi bu sınırın aşıldığını iki biçimde ortaya koyuyordu. Birincisi tüm baskılara rağmen Newroz alanına gelen o yoğun kararlı kalabalığı gösteriyordular. İkincisini ise Anayasa referandum seçimlerinde göreceğimizi belirtiyordular.

Şunu hemen belirtmeliyim ki, referandumda “HAYIR” diyen flamalar sadece Newroz alanında ellerde taşınmadı. Newroz dağılımında caddenin her iki yanını tutan polislerin arasından sel gibi akan kitle coşkuyla “HAYIR” flamalarını taşıyarak referandumda tutumunun ne olacağının mesajını açık gösterdi.

Gerçekten de bu Newroz bilinen Newrozların dışında bir şeyler söylüyordu bizlere. Gelen kitlenin büyük çoğunluğu kadın ve gençlerden oluştuğunu belirtmeliyim. Bu Newroz AKP hükümetinin uygulamalarına ve aylardır yandaş medyanın Amed için yaptığı yalan yanlış propagandalarına cevap veren kararlı tutumlarını ortaya koymak için gelinmişti. Amed dün nerede duruyorsa bugün de halen orada durduğunu bizlere net bir biçimde söylüyordu.

Ahmet Birsin – İzlenim

EN SON EKLENENLER