Kayıp yakınları Mustafa ve Fahri Bulut’un akıbetini sordu

Kayıp yakınları, 1994’te Lice’de gözaltına alındıktan sonra bir daha kendilerinden haber alınamayan Mustafa Bulut ile Fahri Bulut’un akıbetini sordu. İzmir’de ise hasta tutukluların durumuna dikkat çekilerek, serbest bırakılmaları istendi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları tarafından her hafta yapılan “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eylemi 431’inci haftasını geride bıraktı. İHD Diyarbakır Şubesi’nde yapılan eylemde, aileler kayıpların fotoğraflarını taşıdı. Bu haftaki eyleme, Anneler Günü dolayısıyla KESK Kadın Meclisi üyeleri de katıldı. Aileler, bu hafta 13 Mayıs 1994 tarihinde Diyarbakır’ın Lice ilçesinde gözaltına alınan ve bir daha kendilerinden haber alınamayan Mustafa Bulut ile Fahri Bulut’un akıbetini sordu.

Eylemde ilk olarak konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Raci Bilici, annelerin verdiği adalet mücadelesinin yanında olduklarını söyledi. Türkiye’de annelerin çocuklarının kemiklerini bulma mücadelesi verdiğini ifade eden Bilici, bunun çok önemli olduğunu aktardı.

‘BU ÇIĞLIĞA SES VERİLSİN’

KESK Kadın Meclisi adına konuşan Derya Güngör de, çocukları kayıp olan annelerin Anneler Günü’nü kutlayarak, “Çocukları kayıp olan annelerin yıllardır duyurdukları bir çığlık vardır. Bu çığlık adalet ve faillerinin açığa çıkıp cezalandırılması çığlığıdır. Bu çığlığa ses verilsin adalet yerini bulsun” dedi.

Daha sonra İHD Kayıp Komisyonu üyesi Hasan Yalçın, Diyarbakır’ın Lice ilçesi Kabakaya Esenliköyü (Cimar) mezrası yakınlarında çıkan çatışma nedeniyle 13 Mayıs 1994 tarihinde gözaltına alınan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan Mustafa Bulut ile Fahri Bulut’un kayıp hikayesini okudu.

Yalçın, “Çatışmadan sonra bütün köy sakinleri bir alana toplatılarak, köy ateşe verildi. Birçok evin yanı sıra hayvanlar da yangında telef oldu. Mustafa Bulut ile Bahri Bulut’un da olduğu 7 kişi gözaltına alındı. Süren operasyondan iki gün sora 15 Mayıs’ta Sise köyünde gözaltına alınanlardan bir kaçı kurşuna dizilerek öldürüldü. Gözaltına alınanların arasında Mustafa ile Bahri Bulut’tan haber alınamadı. Kayıplarını arayan ailelerin evleri defalarca askerler tarafından baskın yapılarak, tehdit edildi. O günden bu yana Bulutların akıbetine ilişkin bir sonuç alınamadı” diye konuştu.

Kayıp yakınlarının 5 dakikalık oturma eyleminin ardından KESK Kadın Meclisi üyeleri, kayıp yakınlarına karanfil vererek Anneler Günleri’ni kutladı.

‘SUSMA SUÇA ORTAK OLMA ÖLÜYORLAR’

İHD İzmir Şubesi de, bu haftaki oturumunda cezaevlerinde bulunan hasta tutukluların durumuna dikkat çekti. Konak Eski Sümerbank önünde bir araya gelen insan hakları savunucularına, HDP yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi ve çeşitli sivil toplum örgütü temsilcileri de destek verdi. Eylemde, “Susma suça ortak olma ölüyorlar” pankartı taşındı. İHD İzmir Şubesi Başkanı Ali Aydın,
İHD’nin son verilerine göre cezaevlerinde 400’e yakını ağır olmak üzere 905 hasta tutuklunun bulunduğunu belirtti. Aydın, “Bizler ATK’lerin hantal yapısından ve yanlı tavrından rahatsızız. Bunun yerine bağımsız kuruluşların vereceği raporların dikkate alınmasının işleyişi daha da kolaylaştıracağını düşünüyoruz. 5275 sayılı Ceza ve İnfaz Kurumları Yasasında Cumhuriyet Savcılarına hastalık durumunda tahliye isteme yetkisi vermektedir. Bu durum tıbbi görüşü değil, hukuksal görüşü dikkate alan bir durumdur” şeklinde konuştu.

‘CEZAEVİNDE KALMASI ÖLÜMÜ DEMEKTİR’

Sadece İzmir’deki cezaevlerinde yüzlerce hasta tutuklu ve hükümlünün tutulduğunu ifade eden Aydın, Kırıklar 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nden hastaneye sevki yapılan Devrim Ayık ile Şakran Cezaevi’nden aynı hastaneye sevk edilen Nihat Baymış’ın durumuna dikkat çekti. Ayık’ın tutuklanmadan önce chron rahatsızlığına yakalandığını hatırlatan Aydın, şunları aktardı: “Devrim 2012’de bir ameliyat geçirmiş ve ince bağırsak ile kalın bağırsağın birleştiği noktada 40 santimetrelik bağırsağı alınmıştır. 11 Mayıs ameliyata alınan Devrim, 3 saatlik başarılı bir ameliyat geçirmiş, torba takmaya gerek kalmadan ameliyatı sonlanmıştır. Cezaevinde enfeksiyon ihtimali yüksek ve hijyen bir ortamın sağlanamayacağı cezaevinde kalması Devrim’in ölümü demektir.”

Şakran 4 Nolu T Tipi Cezaevi’nde tutulan hasta tutuklu Nihat Baymış’ın ise 2011 yılında gözaltına alınıp tutuklandığını vurgulayan Aydın, “Ailenin en son aldığı haber mide kanaması geçirdiği şeklindedir. Nihat son olarak 8 Mayıs tarihinde ailesini arayarak mide kanamasından dolayı hastaneye yatırıldığını ve kan kanseri teşhisi konulduğunu belirtmiştir. 9 Mayıs’ta kemo-terapiye başlanmıştır. Bu kadar ciddi rahatsızlığı olan bir kişinin gördüğü kemo-terapiden sonra cezaevine tekrar gönderilmesi enfeksiyon kapmasına ve gördüğü tedavinin boşa gitmesine neden olacaktır” dedi.

YETKİLİLER GÖREVE ÇAĞRILDI

Başta Adalet Bakanlığı olmak üzere bütün yetkilileri hasta tutsaklara karşı duyarlı olmaya çağıran Aydın, şöyle devam etti: “İnsan yaşamı her şeyden kutsaldır. Biz insan hakları savunucuları her iki hasta mahpus da tedavileri sonrası hapishaneye gönderildiklerinde tekrar hastalıklarının nüksetmesiyle karşı karşıya kalmaları yüksektir. Bundan dolayı Devrim Ayık ve Nihat Baymış’a tedavilerini dışarıda görmeleri için özgürlük talep ediyoruz.”

Eylem alkışlarla son buldu.

EN SON EKLENENLER