Taş ocağına karşı direniş: Yaşamak istiyoruz

Osmaniye’de tarihi yapılar ve zeytinliklerin bulunduğu alanda işletilmeye açılan taş ocağına tepki gösteren köylüler çadır kurup direnişe geçti. Yaşam alanlarına dokunulmamasını isteyen köylüler, “Burada yaşam ve tarım diye bir şey kalmayacak. Yaşamak istiyoruz” dedi.

Osmaniye’nin merkeze bağlı Bahçe ve Kırmacılı köylerinin arasında bulunan alan, Tüsan Yapı San. A.Ş. tarafından taş ocağı işletilmesine açıldı. 4000 yıllık antik uygarlık olduğu düşünülen Castabala/Hierapolis, Bahçe Kalesi ve Hemite Kalesi’nin bulunduğu üçgende işletilmek istenilen taş ocağı için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 2015 ila 2017 yılları arasında verilen geçici ruhsatın süresi 9 Mayıs 2017’de doldu. Ancak KHK ile yetkileri genişletilen valinin olur verdiği ocağın ruhsat alanı ise, 35 dönüm iken 986 dönüme kadar genişletme opsiyonu tanındı. Alanda ayrıca çok sayıda zeytinlik de bulunuyor. Alanın birinci derece sit alanı olması gerekirken taş ocağı işletmesine açılması ise kafalarda soru işaretlerini de beraberinde getirdi.

‘TAŞ OCAĞINI İSTEMİYORUZ’

Ocağın kurulmasını istemeyen köylüler ise, çadır kurarak direnişe geçti. Çadır kuran köylülere gaz bombaları ile müdahale eden polis, 15 kişiyi gözaltına aldı. Bir günlük gözaltının ardından serbest bırakılan köylüler, seslerine ve mücadelelerine destek çağrısında bulundu.

Bahçe Köyü Muhtarı Niyazi Atagün, taş ocağının köylerine kanunsuz bir şekilde yapılmak istenildiğini belirterek, “Taş ocağı firması 2007 yılında ruhsat almış. 2008 yılında ise başka bir firma devralarak o tarihten bu yana hiç bir faaliyet göstermediler. Köy sakinleri olarak bu firma bugüne kadar neden faaliyet göstermedi de şimdi gösteriyor, bunun araştırılmasını istiyoruz. 1 ila 2 ay içerisinde oldu bittiye getirilerek şuanda elek kurmaya çalışıyorlar. İlk önce maden ocağı işletmesi olarak ruhsat aldıklarını sonradan taş ocağına çevirdiklerini öğrendik. Yerleşim yerine 200 metre mesafede, hem ses hem de toz kirliliği olacak. Bu firmanın daha önce Adana’nın Ceyhan ilçesinde yaptığı çevre katliamını duymayan kalmadı. Bizim köyümüzde Ceyhan gibi olmasın. Bizler taş ocağını istemiyoruz” dedi.

‘YAŞAM HAKKIMIZA DOKUNULMAZSIN’

Köylülerden Doğan, Torun da geçim kaynaklarının hayvancılık ve zeytin olduğunu ifade ederek, 3 farklı tarihi mekanın ortasına taş ocağının kurulmaya çalışıldığının altını çizdi. Torun, şöyle devam etti: “Buradaki patlamalar, toz ve toprak zeytinlikleri etkileyecek. Yani burada yaşam ve tarım diye bir şey kalmayacak. Ekolojik denge diye bir şey kalmayacak. Yasalara aykırı olmasına rağmen adamların ellerinde evrakları var. Var olan yetkililerin torpili ile karar almış. Bizim talebimiz; yaşam hakkımıza dokunulmaması. Buradaki kültür varlıklarına dokunulmasın istiyoruz. Yaşamak istiyoruz.”

‘ÖLSEK BİLE DİRENECEĞİZ’

“Burada taş ocağı kurulsa çocuklar ne olacak” diyen soran Soner Develialmaz adlı genç de, yaşam alanlarına dokunulmamasını istedi. Taş ocağı civarında direniş çadırı kurdukları için jandarma tarafından gözaltına alınıp, hakarete maruz kaldığını söyleyen Develialmaz, “Nasıl yaşayalım? Bu köyü bırakıp, gitmemiz mi lazım? Ölmemiz mi lazım? Cumhurbaşkanımız bunu istiyorsa; bırakıp gideriz. Biz burada bu ocağı istemiyoruz” dedi.

Taş ocağını istemediklerini vurgulayan kadınlar da, “Burada ölsek bile direneceğiz. Ölümüzü çiğneyip ancak burada kurulabilir. Tüm Türkiye’ye sesleniyoruz; bize destek verin” çağrısında bulundu.

Hamdullah Kesen – dihaber

EN SON EKLENENLER