Dersim’in küçük çocuklarının bağlamayla yarattıkları güzellik

Ahmet Aslan’nın 15 Haziran’da Mercan Müzik evinin çocuklarıyla konser vereceğini duyduğumuz anda yöneliyoruz bu sanat evine.

İçeride Umut hoca ve küçücük öğrencileri bağlamalarına akort vermekle meşgul olduklarını görüyoruz. Akort bitiyor ve  büyü başlıyor.

SANKİ DERSİM ERMİŞLERİ SEMAHA DURMUŞLAR

Küçücük ellerin her tele dokunuşunda, sanki uçsuz bucaksız bir turna katarı gelip konuyor bağlamanın tellerine. Gözlerini kapayıp dara kalkıyorsun ister istemez. Dersim ermişlerinin usulca süzülüp  semaha durduğunu hissediyorsun.

Kerbela yetimlerinin çığlıkları, Munzur’un yarası, ziyaretlerin yüreğimize düşen kerameti, her şey ama her şey, büyülü bir sabah gibi serinletiyor yüzümüzü bu küçücük ellerin bağlamayla buluşmasında.

Her cümlenin, bağlamanın tellerinden akan her ağıdın, pencereden süzülerek Dersimin kederli sokaklarına akışına, geçmiş acıların çığlığı karışıyor sanki.

GÖKTEN KOPARMIŞLAR SABAH YILDIZINI, AH KOPARMIŞLAR

“Biya duri” dökülüyor yüreği kocaman bu küçücük çocukların ağzından.

Ve bir mısrasına takılıp kalıyorsun yutkunarak.

Türkçesi:

“Kol kanadımız kırılmış

Sıkı örtmüşler kalp ateşini

Gökten koparmışlar sabah yıldızını, ah koparmışlar”

Halvori’de suya atılanların çığlığı, o imkansız vuslat ve buğday tarlalarının rüzgara verdiği o hikmet, ses oluyor bu küçücük ellerde ve semaya yükseliyor usul usul.

Meşeler ve sular ülkesi Dersim’in dağ mahallesindeki gecekonduları, hoyrat bir el tarafından yerinden edilen Gole Çeto, Anafatma’nın Munzurla buluştuğu o ıssızlık, semaha duruyor bu küçük ellerin bağlamayla buluşmasında.

“ANADİLİMİZ KAYBOLMASIN DİYE”

Bir es zamanı şimdi…

ve bu yetenek deryasını oluşturanlardan Çağan, amaçlarını anlatıyor en masum haliyle.

“Anadil kayboluyor” diyor, “Biz bunu devam ettirmek istiyoruz.”

“Başka toplumların müziğini çalmak yerine kendi toplumumun müziğini çalarak bu soyun devam etmesini sağlıyoruz” diyor.

 

“Biya Duri”nin ardından şelpeye geçiyor Dersim’in umudu çocuklar. O an dünya semaha dönüyor gibi.

Toprağın, suyun, ateşin ve havanın biraraya gelmesiyle oluşan hayat!

Susmakla, haykırmak arasında kalan o yaman çelişki!

Bu ellerin hüneri sayesinde  ‘varı var edenle’ buluşturuyor bizi.

“BİZ ALEVİYİZ, BAĞLAMA BİZİM İNANCIMIZDA ÖNEMLİDİR”

Ve bir kısa es daha…

Umut Ali, bağlamaya neden gönül verdiğini anlatıyor bize; “Biz Aleviyiz, bağlama bizim inancımızda çok önemli bir enstrüman ve bununla da gurur duyarız” diyor.

Asmin, söz alıyor ve tek cümleyle o kocaman karmaşayı izah ediyor: “Bağlama bizim için telli kurandır.”

Doğa ise “Aleviyiz ve Alevi müziği yapıyoruz” diyor.

BAWA DUZGINO

Bu her biri bir cihan parçası çocuklar, yeniden bağlamalarını kucaklıyor ve “Bawa Duzgın” klamını çalarak o büyük ziyarete götürüyor bizleri.

“Xo Çarnon Jêlê, Ceron Ververo

Jêla Zelalê Marê Hevala

Vana Efkar Mekê, Nawo Rusneno

Name Dûzgino Dûzgin Bawao, Bawa Duzgino”

Ve bağlamayla ikrar olmuş bu dünya güzeli çocuklar, tezeneleri bırakıp alınlarında boncuklaşan terleri silmeye dururken biz de pencereden türlü endişelerle eve gitmeye koyulan insanları süzüyoruz.

Ve Alevilik adına, Dersim adına ve yarınlar adına umutlu olmamız gerektiğini düşünerek gülümsüyoruz.

PİRHA- Ahmet BAKIR/DERSİM

 

EN SON EKLENENLER