Bademler Köyü’nün 200 yıllık geleneği OHAL’e takıldı

Tiyatro salonu, oyuncak müzesi, tarım kooperatifi ve kütüphanesiyle ülkeye örnek olan Bademler Köyü’nün köklük bir geleneği OHAL’e takıldı. Köy muhtarı Mehmet Uysal, 200 yıldır düğünlerde köy meydanında yaptıkları “keçi gezdirme” geleneğinin yasaklandığını söyledi.

İzmir’in Urla ilçesinde Tahtacı Alevilerin yaşadığı Bademler Köyü, 1930 yılından bu yana 7’den 70’e tiyatro ile iç içe yaşıyor. Oyuncusu, senaristi ve yönetmenliğini köy halkının yaptığı tiyatro oyunları ile güzelleşen Bademler Köyü, 1820 yılında 12 kıl çadırıyla bugün ise 2 bini aşkın nüfusu ile ender köylerden biri. İsmini köyün ortasında bulunan 2 badem ağacından alan köy sakinleri yıllarca tütüncülükle geçimlerini sağladı. Tütüne kota getirilince köylüler, çiçekçiliğe yöneldi. Sanatsal faaliyetleri yanı sıra köy halkı, 1962 yılında kurdukları Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ile ekonomik kalkınmada çevre köylerine öncülük etti.

TİYATROSU OLAN İLK VE TEK KÖY

Türkiye’de tiyatrosu olan ilk ve tek köy özelliği taşıyan köyde, tiyatro sevgisi köye 1933 yılında atanan Mustafa Ararat adlı öğretmenden kaldı. Köyün ilk oyunu olan “Yarım Osman” Çeşmebaşı olarak köy meydanında sahnelenirken, 1963 yılında imece usulü bir tiyatro binası inşa ediliyor. Tiyatro ile bütünleşen köy halkı, oyunlarda canlandırdıkları Shakespeare Ahmet, Juliyet Zeynep, Minoş Emmi isimleri ile anılır hale geldi. Bademler Köy Tiyatrosu binasının 1969 yılında tamamlandığını belirten muhtar Mehmet Uysal, “Bademler Köyü’nde tiyatronun ışığı asla sönmüyor. 7’den 70’e tiyatro tutkusu bir gelenektir artık. Tiyatro ve sanatın sevdası Bademler’de artık her şeyin önünde gelen bir tutkudur” dedi.

HER ŞEYİ İLE BİR İLK…

Bademler Köyü’nün en belirgin özelliklerinden biri ise çevre temizliği. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2012’de yaptığı bir yarışma sonucu Türkiye’nin en temiz köyü seçilen bu köyde, her ev mahallesini temizlerken evinin önünü ve çevresini ise rengarenk çiçeklerle süslüyor. “Her atık çöp değildir” prensibiyle hareket eden köy sakinleri pet şişe, teneke ve izmaritler için ayrı çöp kutuları oluşturarak geri dönüşümü sağlıyor. Bademler Köyü’nde yaşayan ve 2003 yılında yaşamını yitiren Arkeolog Dr. Musa Baran, 1990 yılında köy meydanında bulunan evini çocuk oyuncakları müzesine dönüştürüyor. Bademler Köy Tiyatrosu gibi oyuncak müzesi de Türkiye’de ilk olma özelliğini taşıyor. Uçurtmadan sapana, kargıdan yapılmış silahlardan, telden yapılmış arabalara kadar sayısız oyuncak müzede sergileniyor. Oyuncaklarının yanında Bademler’i anlatan tarım aletleri, geleneksel eşya ve kıyafetler de müzede sergileniyor. Yaklaşık 80 yıldır Bademler’de bir köy kütüphanesinin bulunması Bademler’in “İlklerin köyü” olarak anılmasını sağlar. Oyuncak müzesinin geçmiş ile günümüz arasında bir köprü niteliği taşıdığını dile getiren Uysal, eski çağlardan günümüze oyuncakların benzerlik gösterdiğini, bu şekliyle de kültürel bir mirası Bademler’e taşıdığının altını çizdi.

ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR KÖY

Bademler’in bir Alevi köyü olduğunu, fakat hiçbir şekilde inanç ayrımının yapılmadığını vurgulayan Uysal, şöyle devam etti: “Diğer inançlarla burada birlikte, iç içe özgür bir şekilde yaşıyoruz. Camisi olmayan köy derler Bademler’e ama burada cemevi de yok. Kimse bunları gündemine getirmedi burada. Bademler’de herkes dilediği gibi koşup yaşayabilir. İnançların gölgesinde olmayan özgürlükçü güzel bir köy. Özgürlüğü, barışı, laikliği seven tüm insanları bizler Bademler’e bekleriz.” Bademler’de 200 yıldır süren gelenek ve görenekler olduğunu aktaran Uysal, şunları dile getirdi: “Örneğin köy meydanlarında yapılan düğünlerimizde ‘Keçi gezdirme’ geleneği vardır. Keçi düğünlerimizde boynuzlarını limon takılıp, etrafı süslenerek gezdirilir. Her aile köy meydanında düğününü yapmak ister. Fakat OHAL ile birlikte köy meydanlarında, evlerimizin önünde düğün yapmamız yasaklandı. Düğünlerimizi düğün salonlarında yapmak zorunda kalıyoruz. Bu durumda 200 yıldır bu topraklarda süren bir kültüre engel olmakta. Yasaklar geldiğinden beri her aile bu geleneklerine hasret kalmış durumda.”

YÜZYILLARDIR SÜREN GELENEKLER…

Bademler’de yüzyıllardır süren bir diğer miras ise kadınların giydiği “Deyre” adı verilen kıyafet. Has ipekten yapılan Deyre 3 katlı etekten oluşur. Yüzyıllardır Deyre’nin bu topraklarda giyilen bir miras olduğunu belirten 74 yaşında ki Elif Oral, “Bu gelenek hala bu topraklarda sürdürülür. Düğünün hemen sonraki gün keşkekler ve büyük kazanlarda yemekler yapılır. Geline o gün Deyre giydirilir. Ardından keten bezlerle “Baş Bağla” geleneği dualar eşliğinde yapılır. Alın kısmına ise altınlar dizilir. Onun üstüne de gümüşten “Tomata” adı verilen takı takılır. Düğünden sonra ki gün giyer sonra çıkartırsın. Öldüğünde ise kefenlendikten sonra tabutun altına bir yorgan ve yastık üstüne de kadınlar kefenlenerek konur. Baş bağlama işlemi yapılır ve üstüne de düğünden sonra ki gün giydiği Deyre örtülür ve mezara öyle defnedilir. Sadece altınları mezara gömülmez” dedi.

Bir başka geleneklerin ise doğan çocukların 40’ın da 40 taşı ile yıkandığını, 6’ncı aylarında ise çocuklar için kurban kesildiğini aktaran Oral, şunları söyledi: “Bebek kız ise yöresel kıyafetler giydirilerek elleri kınaların. Erkek bebek ise efe elbisesi giydirilerek beşiğin altından 3 kez yuvarlanır. Bu yuvarlama esnasında ‘Ya Allah ya Muhammed ya Ali’ diyerek dua okuruz. Bize geleneklerimiz tatlı geliyor. Biz sürdürüyoruz şuan çocuklarımızda sürdürüyor. Bu topraklarda hep sürecektir.”

EN SON EKLENENLER