Tarih ve yaşam yok olacak!

2009 yılında yapımına başlanan Silvan Barajı’nın yüzde 70’i tamamlandı. Barajın faaliyete geçmesiyle Neolitik dönemin izlerini taşıyan tarihi Geliyê Goderne ve binlerce hektarlık tarım arazileri sular altında kalacak. GAP projesine bağlı ‘güvenlik’ iddiasıyla yapılan baraj 50 köyü de yok edecek

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında 2009 yılında planlanmış olan Silvan Barajı’nın yüzde 70’i tamamlandı. Hidroelektrik barajı kapsamında 23 sulama kanalından oluşan baraj, GAP projesi kapsamında iki yıl sonra su tutmaya başlayacak. Farqîn (Silvan) ile Bismil ovasında 235 bin hektar tarımsal alanın sulanıp 305 bin kişinin de istihdam edileceği iddia edilen baraj, Atatürk Barajı’ndan sonra bölgedeki en büyük baraj olacak ve yaşam alanlarını yok edecek. Yapımına hızla devam edilen Silvan Barajı, Geliye Goderne Vadisi’ni ve binlerce hektarlık tarım arazisini sular altında bırakacak.

Yaşam sular altında kalacak

Pasûr (Kulp), Licê ve Farqîn arasındaki vadi, biyolojik çeşitlilik ve endemik bitki türleri ile nesli tükenmek üzere olan birçok canlı türüne ev sahipliği yapıyor. Ancak yalnızca tarım arazisi değil; bölgedeki mağaralar, suyolları, su depoları ve kaya kiliseleri de baraj ile birlikte sular altında kalacak. Tarihsel ve toplumsal hafıza için önemi büyük olan Hevika, Kanika ve Kelê bölgesinde bulunan kaya mezarlar ve anıt mezarlar, Mervani’lerden kalma kale ve saray kalıntıları, Gelîyê Godernê’deki Neolitik Çağ’dan kalmak mağaralar da sular altında kalacak.

Sayıları her gün artıyor

Elli yılda biriken toprakların reaksiyonları ile tarımda ya da yaşamın hiçbir alanında kullanılmayacak zehirli bir çökeltiyi geriye bırakan barajların sayısı, Kürdistan’da ‘güvenlik’ iddiasıyla her geçen gün artıyor. Şu ana kadar Colemêrg’de (Hakkari) 5, Şirnex’de (Şırnak) ise 7 baraj planlaması var. Hemen akabinde yapılan Ilısu Barajı da bu mantıkla yapıldı. Silvan Barajı’nın gerekçesi de aynı iddialardan oluşuyor. GAP projesine bağlı ‘güvenlik’ gerekçesi ile yapılan baraj, 50 köyü de yok edecek.

‘Su ticarileştirilmemeli’

Ekolojistler ise bu barajlara karşı tarımsal bir politika uygulanması çağrısında bulunuyor. Konuya ilişkin konuşan ekolojist Güner Yalnıç, “Doğru bir tarımsal politika belirlemeli. Endüstriyel tarım ile yerinden edilen küçük çiftçilerin yaşam alanları ellerinden yasalar yoluyla alınıyor. Su ticarileşmemeli; su tüm canlılar için vazgeçilmez temel yaşam hakkı olarak korunmalı ve barajlar yolu ile bu hakları elinden alınmamalıdır. Doğa ve insanları metalaştıran tahripkar ve talancı bu politikalardan vazgeçilmeli, tüm varlıklar ile birlikte barışık yaşayabilme politikaları geliştirilmelidir” dedi.

AMED / Medine Mamedoğlu / ŞÛJİN

EN SON EKLENENLER