Gardner: Gözaltılar, tüm insan hakları camiasına saldırıdır

İnsan hakları savunucularının gözaltına alınmasına tepki gösteren Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, gözaltıların 8 insan şahsında tüm insan hakları camiasına yapılan bir saldırı olduğunu söyledi.

İnsan hakları savunucularının korunması programı kapsamında toplantılar yapmak üzere İstanbul Büyükada’da bir otelde kalan Türkiye’nin önde gelen insan hakları savunucularının gözaltına alınmasına ilişkin insan hakları savunucularından tepki geldi. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, yapılan gözaltıların hükümet tarafından Türkiye toplumu üzerinde uzun zamandır devam eden baskınının son örneği olduğunu söyledi.

‘TÜM İNSAN HAKLARI CAMİASINA YÖNELİKTİR’

Gardner, gözaltına alınan insanların yaptıkları mesleki faaliyetlerden dolayı gözaltına alındıklarını belirterek, “Bu sadece 8 kişiye yönelik değil, tüm insan hakları camiasına yönelik saldırıdır. Ağır bir insan hakları ihlalidir. Hükümet belli ki yargı sistemini kullanarak bu insanları ve bütün sivil toplumu cezalandırmak istiyor” dedi. Büyükada’da yapılan toplantının insan hakları savunucularının hem Türkiye’de hem yurtdışında yaptıkları toplantılardan bir farkı olmadığını kaydeden Gardner, hükümetin bu toplantıyı etkin bir şekilde çalışma yürüten insan hakları savunucularını gözaltına almak için bir fırsat olarak değerlendirdiğini ifade etti.

‘KEYFİ OLARAK GÖZALTINA ALINMIŞLAR’

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Metin Bakkalcı ise, hiç kimsenin keyfi olarak gözaltına alınamayacağını belirterek, “İnsan hakları savunucusu olsun ya da olmasın hiç kimse alınamaz. Bu olayda insanlar keyfi olarak gözaltına alınmıştır. Çünkü ilk andan itibaren hiç kimse ne ile suçlandıklarını dahi bilmemektedirler” diye konuştu. Bir insan gözaltına alındığında mutlaka yakınlarına haber verilmek zorunluluğunun olduğunun altını çizen Bakkalcı, insan hakları savunucularının yakınlarına uzun bir süre haber verilmemesini “2017’de bu ülkede insanların kaybedilmesi girişiminde bulunulduğu ve kaçırıldığı anlamına gelir” şeklinde yorumladı. Devletin Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi’ne verdiği taahhütlerden birinin de insan hakları savunucularının çalışmalarını kolaylaştırmak olduğunu aktaran Bakkalcı, “Bırakın bu insanların çalışmalarını kolaylaştırmayı bu insanların son dönemde gittikçe artan bir şekilde baskıya maruz kalmaları kabul edilemez. Aslında bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenler suç işlemektedirler. Dolayısıyla bu insanlar derhal serbest bırakılmalıdır” şeklinde konuştu.

‘VAHİM BİR DURUM’

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri de, “çok vahim bir durum” olarak tanımladığı gözaltı durumunu, “Üstelik de böyle bir karmaşa yaratılarak iktidar medyası tarafından sanki ortada gerçekten büyük bir suç varmış gibi onların toplantılarını 15 Temmuz’la birleştirmeye çalışıyorlar” diye belirtti. Kendisinin de İHD’yi temsilen gideceğini fakat duruşmasından kaynaklı gidemediğini dile getiren Yoleri, şunları söyledi: “Büyükada’da yapılan toplantının kararı 3 ay öncesine dayanır. 3 ay evvel yine insan hakları savunuculuğu adında bir toplantıdaydık bu kurum temsilcileriyle. Ve o toplantıda böyle bir ihtiyacın var olduğunu kararlaştırdık. Büyükada’da olmasından kaynaklı medya fırtınalar koparıyor. Yaz olmasından dolayı ve insan hakları savunucularının zor süreçlerden geçmesinden dolayı toplantı dışındaki saatlerde de ‘nefes alalım, ada havası hepimize iyi gelir’ diye toplantı orada yapıldı. Çünkü İstanbul’da nefes alabileceğimiz yer adalar olduğunu düşündük. İnsanların posta ve telefonlarını dinleyen istihbarat bunları biliyordur. Dolayısıyla istihbarat da devlet de biliyor ki ortada bir suç falan yok. Orada insan hakları savunucularının kendi ihtiyaçları doğrultusunda yaptığı bir toplantıdır.”

‘HEP ÇATLAK MESELESİYDİ’

Hükümetin toplumun neredeyse her kesimini susturduğunu ifade eden Yoleri, insan hakları savunucularının iktidar tarafından hep bir çatlak meselesi olduğunu vurguladı. Sokağa çıkma yasakları zamanında yapılan operasyonlarda çok ağır ihlaller olduğunu kaydeden Yoleri, “O kadar ağır ki bütün bunların ortaya çıkmasını ve insan hakları örgütlerinin raporlarını engelleyemediler. Hangi örgütten yarılandıkları halen daha belli değil. Bir belirsizlik durumu var. Bu operasyon iktidarın şimdiye kadar yaptığı akıl dışı uygulamalarından biri” dedi.

EN SON EKLENENLER