Erdoğan isim vermeden Kuzey Suriye’yi işaret etti

22’nci Dünya Petrol Kongresi’nde konuşan Erdoğan, “Ülkemizin ve milletimizin güvenliği konusunda, sınırlarımız içinde ve dışında ne yapmamız gerekiyorsa, kimseden izin almadan yapmakta kararlıyız” dedi.

22’nci Dünya Petrol Kongresi İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenleniyor. Kongreye AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım ile Azerbaycan, Sırbistan, Arnavutluk ve Bulgaristan devlet başkanları katıldı.

‘KİMSEDEN İZİN ALMADAN YAPMAKTA ISRARLIYIZ’

Kongre’de konuşan Erdoğan, “Türkiye’nin, çevresinde olup bitenler karşısında tepkisiz kalmasını, kendisine yönelik saldırıları karşılıksız bırakmasını kimse beklemesin. Ülkemizin ve milletimizin güvenliği konusunda, sınırlarımız içinde ve dışında ne yapmamız gerekiyorsa, kimseden izin almadan yapmakta kararlıyız” diyerek üstü kapalı Kuzey Suriye’yi işaret etti. Erdoğan, “Son 1-1,5 asırdır güçlü ülke olmanın yolu, enerji kaynaklarına sahip bulunmaktan veya bunlar üzerinde söz sahibi olmaktan geçiyor. Bununla birlikte küresel çatışmaların merkezinde yer alan enerji kaynakları ve yolları üzerinde hakimiyet kurma çabalarının çoğu zaman iç çatışmalar, darbeler ve işgallerle sonuçlandığını görüyoruz. Var olduğu coğrafyalarda zenginliğin ve refahın kaynağı olması gereken petrol ve doğalgazı ne yazık ki daha çok savaş, kan ve gözyaşı ile birlikte anmak zorunda kaldık” diye konuştu. Türkiye’nin, artık enerji uzmanları tarafından “Enerjinin İpek Yolu” olarak isimlendirildiğini belirten Erdoğan, “Ülkemiz sahip olduğu imkanlarla, enerjinin yıkım, gerginlik ve ihtilaf değil, barış ve refah kaynağı haline dönüşmesi için gayret gösteriyor” dedi.

‘SİNOP PROJESİNDE İNŞAATA BAŞLAYACAĞIZ’

Türkiye’deki büyümenin sürdürülebilir olması için enerjide dışa bağımlılığın azaltılması ve yerli kaynakların en üst düzeyde kullanılması gerektiğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: “Önümüzdeki 10 yıl içerisinde iki kat artacak olan enerji talebini karşılayabilmemizin yolu 2023 yılına kadar ilave 50 bin megavat kurulu ek gücü sisteme dahil etmemizden geçiyor. Bu talebin karşılanması için 6 ana başlık altında politikalar geliştiriyoruz.” Nükleer enerji konusunda da bilgi veren Erdoğan, şunları söyledi: “Nükleer enerji konusunda da yatırımlarımızı hızlandırmaya başladık. Akkuyu ve Sinop Nükleer Güç Santrallerinin devreye girmesiyle enerji ihtiyacımızın en az yüzde 10’luk kısmını buradan karşılayacağız. Rusya ile birlikte yürüttüğümüz Akkuyu Projesi’ni milli sermayemizi de katarak çok daha güçlendirdik. Sinop Projesi’nde de inşaata en kısa sürede başlamak istiyoruz. Son G20 toplantısında Japonya Başbakanı Abe ile de bunu etraflıca görüştük. Hatta üçüncü bir nükleer güç santrali projesiyle ilgili çalışmalarımızı şimdiden başlatmış bulunuyoruz.” Erdoğan, “Arz güvenliğine kalıcı bir çözüm getirmek amacıyla yıllık doğal gaz tüketiminin en az yüzde 20’sini depolayacak bir sistem kuruyoruz. Yeni dönemde hayata geçireceğiz. En göz alıcı yeniliklerden birisi de enerji teknolojilerinin üretiminde yerlileştirme oranını artırmak olacaktır. Türkiye’yi bu alanda yüksek katma değerli teknolojilerin üretildiği bir enerji üssü haline getirmekte kararlıyız” dedi.

‘TÜRKİYE ÇEVRESİNDE OLUP BİTENLERE TEPKİSİZ KALMASIN’

“Enerji hinterlandındaki terör örgütlerinin yol açtığı kaos ve karmaşa, ülkelerimiz arasındaki iş birliğini zorunlu kılıyor” diye konuşmasını sürdüren, Erdoğan, şöyle dedi: “Enerji kaynaklarının güvenliği, terör örgütlerinin tasfiyesine bağlıdır. Türkiye olarak biz terörle mücadelede çok büyük bedeller ödedik. Bizim verdiğimiz mücadele, kendi milli güvenliğimiz yanında dünyanın enerji güvenliğini de çok yakından ilgilendiriyor. Hiç kimse Türkiye’nin, çevresinde olup bitenler karşısında tepkisiz kalmasını, kendisine yönelik saldırıları karşılıksız bırakmasını beklemesin. Ülkemizin ve milletimizin güvenliği konusunda, sınırlarımız içinde ve dışında ne yapmamız gerekiyorsa, kimseden izin almadan yapmakta kararlıyız. Bunun da bilinmesini istiyorum.”

‘RUM TARAFININ TAVRI OLUMSUZ’

Kıbrıs görüşmelerine de değinen Erdoğan, şunları söyledi: “Bizim ve Kıbrıs Türk tarafının tüm yapıcı yaklaşımına rağmen, Rum tarafının olumsuz tavrı sebebiyle adadaki anlaşmazlıkların bir kez daha çözümsüz kalmasından üzüntü duyuyoruz. Tarafların tutumları böylesine açıkça ortadayken kimi enerji şirketlerinin Rum kesiminin atmakta olduğu sorumsuzca adımların bir parçası olmaları kesinlikle anlayışla karşılanamaz. Adaletin, hakkaniyetin ve uluslararası hukukun gereği, hidrokarbon kaynaklarının adadaki tüm taraflara ait olmasını gerektiriyor. Kıbrıs’taki gelişmelere taraf olan herkesten beklentimiz, bölgedeki yeni gerginliklere yol açabilecek adımlardan kaçınmalarıdır.”

EN SON EKLENENLER