Gazeteci Özdemir: Tarihi fırsatların kalıcılığı için ulusal birlik şart

Ortadoğu’da Kürtlerin yakaladığı tarihi fırsatların kalıcı hale getirilmesi için Kürtlerin ulusal birliğini kurması gerektiğini belirten gazeteci-yazar Mazlum Özdemir, “Dış güçler, tarihin hiç bir döneminde olmadığı kadar Kürtlere muhtaçtır” dedi.

Federe Kürdistan Bölgesi’nde KDP’nin aldığı referandum kararı, Êzidî’lerin Şengal’deki statüleri, QSD ile DAİŞ arasında Rakka’da yaşanan çatışmalar ve Türkiye’nin olası Efrin saldırılarını değerlendiren gazeteci-yazar Mazlum Özdemir, Kürtlerin Ortadoğu’da yakaladıkları tarihi fırsatları kalıcı hale getirmesi için Kürtler arasında oluşacak ulusal birliğe dikkat çekti.

‘4 PARÇADAKİ KÜRTLER DE ÇEKİNCELİ’

KDP’nin referandum kararından önce ulusal birlik girişimlerinin ortaklaştırılması gerektiğini vurgulayan Özdemir, “Ulusal birliği sağlayacak politikalar izlenmedi. Referandum kararının parlamentodan alınması gerekiyordu. Meclis KDP tarafından işlevsiz hale getirilmiş olsa da, seçilmiş ve görev başında olan bir parlamento var. Güney’de bulunan siyasi partiler, bu nedenle referanduma çekinceli yaklaşıyorlar. Kürdistan’ın diğer parçalarında bulunan Kürtler de çekinceli yaklaşıyor” değerlendirmesinde bulundu.

‘TÜM KÜRTLERİ İLGİLENDİRİYOR’

KDP’nin, AKP ile olan ilişkilerinden dolayı Kürtler tarafından sorgulandığını kaydeden Özdemir, “Güney Kürdistan’da eriyen bir KDP var. Bunu durdurmak için böylesi bir referandum gündeme getirildi. Kürt toplumunun çıkarlarını gösteren, aksine sadece kendi partisini ve aşiretsel yapısını düşünen bir yapıya doğru gidiyor. Bu nedenle referandum bütün Kürtleri ilgilendiriyor” diye konuştu. KDP’nin dış ülkelere ve AKP’ye bağımlı olduğundan dolayı tek başına referandum kararı alamayacağını dile getiren Özdemir, “KDP, İran ve Türkiye’den destek alarak kendi siyasi çıkarlarını gözetmeyi hedefledi. KDP, kendi partisinin erimesini durdurmak için bu yolu izliyor” dedi.

‘HEWLER’İN DURUMU AMED’İ ETKİLER’

Referandumdan önce KDP’nin Kürtlerin ulusal birliği için çalışma yürütmesi gerektiğini vurgulayan Özdemir, “Dört parçada sorunlar nelerdir ve çözümleri tartışılır. KDP, YNK, Goran, KCK ve PKK’nin kendilerine göre çözüm önerileri var. KDP’nin çoğu noktada sadece Güney Kürdistan’a ilişkin çözüm önerileri var. Ancak bu durum diğer Kürtleri de ilgilendiriyor. Hewler’de var olan durum Amed’teki Kürdü ilgilendiriyor. Öncelikle ulusal bütünlüğü yakalamak gerekiyor” dedi. AKP ve KDP’nin Ortadoğu politikalarının birbirine benzediğini belirten Özdemir, “AKP ve KDP bir birine muhtaç siyasi partilerdir. AKP de KDP’siz yapamaz, KDP de AKP’siz yapamaz” diye konuştu.

‘TÜRKİYE’NİN ALEVİLERE YAPTIĞININ AYNISINI…’

Şengal’daki Êzidî Kürtlerin ne Irak Hükümeti’ne ne KDP Hükümeti’ne bağlı kalmak istediğini kaydeden Özdemir, “Êzidîler, yeni bir oluşum isteniyor, kendi kendilerini yönetmek istiyor. KDP’nin izin vermediği nokta bu. KDP, Êzidîlere izin verdiği kadar kendi kültürü ile yaşaması dayatılıyor. Türkiye’nin Aleviler ve Kürtlere yaptığı mantığın aynısıdır. Êzidîler şunu istiyor; kurdukları silahlı güçlerin Irak Anayasası’na girmesini istiyorlar ve bunların bir çoğu kabul edildi. Kendi okullarından kendi dillerinde eğitim görmek istiyorlar. Bugünden sonra kendilerini yönetmek istiyorlar. Êzidîler hiç bir dönem bir ordunun üniformasını giymedi, kendi üniformalarını giyebilecekleri ortam oluştu. Bu ortamın kalıcı hale gelmesi için ne gerekiyorsa yapılmalı, ulusal birlik kongresinde bunlar tartışılmalıdır” ifadelerinde bulundu.

‘ŞENGAL VE ROJAVA BİRBİRİNİN GARANTÖRÜDÜR’

KDP ve İran’ın Şengal’e dönük saldırıları olacağı; ancak oluşan Kürt kamuoyundan dolayı bu saldırılarının amaçlarına ulaşmayacağına dikkat çeken Özdemir, şunları dile getirdi: “Gelişecek saldırılar elbet olacaktır. Önümüzdeki dönemde sessiz ortam beklenmiyor, daha çok çatışma ve çelişkilerin derinleştiği bir dönem bekleniyor. Bununla birlikte kirli ilişkilerin de pazara döküldüğü bir ortam olacaktır. Şengal bu konuda mevcut halini sürdürmek zorunda, aksine yeni bir katliamla karşı karşıya kalacaktır. Bu Rojava için de garantidir. Şengal’in korunması, Rojava’nın da korunmasıdır. Rojava’nın Şengal’i koruması, Şengal’in Rojava’yı koruması bir birinin garantörüdür. Rojava’ya bir şey olursa, Şengal de tehlikededir. Şengal tehlikeye geçerse, Rojava da tehlikeye girecektir.”

‘RAKKA ORTADOĞU’YU BELİRLEYECEK’

QSD’nin DAİŞ’i Rakka’da kuşattığını belirten Özdemir, “Rakka artık Ortadoğu’nun merkezi haline geldi. Rakka’da ortaya çıkacak gelişmeler, bundan sonra Ortadoğu’nun gelişmelerini belirleyecek pozisyona geldi. Türkiye, Rakka’yı kurtaracak gücün Ortadoğu’da belirleyici bir güç olacağını biliyordu, ancak gerçekleşmedi. QSD’nin katılması bu bakımdan önemli. Rakka alındıktan sonra Suriye’deki savaşın büyük bir oranda biteceği biliniyor. Suriye’de söz sahibi olacak güçler Rakka’dan sonra belirlenecek” şeklinde konuştu.

QSD’nin Rakka tarafından kurtarılmasının ardından Türkiye’de ciddi bir krizin başlayacağına dikkat çeken Özdemir, şunları söyledi: “Rakka’nın kurtarılması ardından Türkiye krizi başlayacak. Türkiye bu anlamda ciddi bir kriz ile karşı karşıya kalacak. Türkiye’nin Avrupa Birliği ve Amerika ile yaşadığı ciddi sorunlar var. Efrin konusunda Rusya’dan istediği desteği alamadı, bunlar hep sıkışmışlığın sonucudur. Dış güçlerin Türkiye’yi sıkıştırması olgusu değil. Rojavalı güçlerin, Rojava’nın kazanımlarını koruması ve güçlendirmesiyle beraber Türkiye zorlanıyor. Ortaklıklarını kaybetmeye başlıyor.

‘TÜM DÜNYA BUNUN FARKINDADIR’

Dış güçlerin Rojava’ya yönelik bir lütfu değil, oradaki halkın ciddi bir başarısı söz konusu. Amerika da, Rusya da Kürtlersiz Suriye’ye giremezdi. Dış güçler, tarihin hiç bir döneminde olmadığı kadar Kürtlere muhtaç. Kürtlerin böylesi bir pozisyonu var. Eskiden Suriye’nin coğrafik konumu gündeme getirildi artık Kürtlerin coğrafik konumu oldukça önemli, bütün dünya bunların farkında. Kürtler de bunun farkında olduğu için, ona göre politika üretiyorlar. Rakka operasyonu ertelenecek bir operasyon değildi, başladı ve bitme aşamasında. Bitmesi ardından güç taşları yerine oturacaktır.”

‘ULUSAL BİRLİK SAĞLANIRSA…’

Kürtlerin ulusal birliğine dikkat çeken Özdemir, “Kürtler varlığını sürdürebilmeleri için ulusal birliğini savunulabileceği platforma ihtiyaç var. Ulusal birlik olmadan bu kadar güce karşı savaşmak zor. Kürtler en çok ihtiyaç duyduğu ulusal birliği sağlayarak dış ve statükocu güçlere karşı savaşarak, demokratik zemin ortamını yaratmalıdır. Bunu yapacak tek güç de Kürtlerdir.Bu adım adım yerine getiriliyor. Ortadoğu’yu DAİŞ karanlığından kurtarıyor, Arap devletlerinin statükocu varlığından kurtarıyor, faşist ve otoriter diktatörlüklerden kurtarıyor. Eğer mücadele birlikte sürdürülürse daha hızlı bir şekilde gerçekleşebilir.”

‘SALDIRIYA KARŞI TÜM KÜRTLER AYAĞA KALKAR’

Türkiye’nin Efrin’e yönelik olası saldırısını da değerlendiren Özdemir, şunları dile getirdi: “Türkiye’nin Efrin’e saldırması, Cerablus ve Bab’ta olduğu gibi olmaz. Zımni bir uzlaşma sonucu Cerablus’ta geri çekilme vardı. Bab’ta da kısmen direnmesine rağmen Türkiye aylarca çıkamadı. 70’e yakın sadece Türk askeri hayatını kaybetti, binlerce ÖSO militanı öldürüldü. Türkiye Efrin’e girmeye kalkışırsa, bunun Efrin’le sınırlı kalmayacağını herkes biliyor. Demokratik Kürt temsilcilerinin açıklamalarında Efrin’e saldırı bütün Kürtlere dönük saldırı olarak değerlendiriliyor. Efrin’e yapılacak saldırı, Amed ve Hakkari’deki Kürdü ilgilendirir. DAİŞ’in Kobanê’ye saldırısında nasıl ki bütün Kürtler ayağa kalktıysa, Efrin’e saldırıya karşı da Kürtler ayağa kalkar.

‘TÜRKİYE’YE KAYBETTİRİR’

Türkiye’nin Efrin’e saldırması, Türkiye’ye kaybettirir. Efrin’e saldırının Türkiye’ye herhangi bir kazanımı yok. Türkiye Efrin’e girip kalıcı olamaz ve işgalci bir pozisyonda olamaz. Girebilirse, çıkmak zorunda. En fazla tepki göstermesi gereken AKP’nin tabanı olmalı. AKP’nin askerleri gidip savaşacak, bu nedenle AKP’nin karşı çıkması gerekiyor. Demokrasi ve ekonomik olarak kaybettirecek olan saldırı, Kürtler ile bitmiş olan ilişkiyi daha da bitirecektir.”

Mehmet Şah Oruç / Özgür Paksoy – dihaber

EN SON EKLENENLER