Hacı Bektaş Deklarasyonu üzerine

Hacı Bektaş Deklarasyonu yayınlandı. Benim de bu deklarasyonda imzam var.

Deklarasyonun büyük bir bölümüne katılmaktayım. Ancak, yapılan toplantılarda da dile getirdiğim ve savunduğum bazı düşüncelerimi burada belirtmek istiyorum.

Bu sürec boyutunda ben de yapılan 6 çalıştaydan 4’üne katıldım. Katıldığım topalantılarda görüş ve düşüncelerimi ve yapılan değerlendiremelere yönelik eleştirilerimi dile getridim.

Benim genel olarak savunduğum tez, Alevilik değerler sistemi bakımından kadim dönemden bu yana gelmektedir. Aleviliğin değerler sistemi “Batıni Algı” üzerine kurulmuştur.

Batıni algı, her inançta ve düşüncede gelişmiş ve süreçler toplamı olarak ve inişiye yoluyla günümüze kadar gelmiştir. Bu yöntemi, Talip-Rehber-Pir-Mürşit bağıntısı içinde geçmişten bugüne taşıyan ve günümüzde de yaşatan ve sürdüren Alevilik olmuştur. Bu analamda Alevilik, hiçbir inancı dışlamadan varlaşan değerler içinde; insanı insanileştirecek her değeri kendi içine katmış ve onu sahiplenmiştir. Bu bakımdan İslam içinde de varlaşan Batıni Algıyı ve o algının oluşturduğu taşıyıcı ve koruyucu bedenleri (Hz. Ali, Hz. Hüseyin, Hasan Sabbah, Ömer Hayyam, Hallaç-ı Mansur, Muhittin-i Arabi vs. Gibi) kendi değerleri içine alarak o değerlerden beslenmiştir.

Bir şey varlaştığında o şey, her şeyi etkiler. Bilimde “Kelebek Etkisi” vardır. Buna göre “bir kelebek evrenin hergangi bir yerinde kanat çırpsa, en uzakta ki şeyleri de etkiler.” Bu anlamda her şey her şeyin içindedir ve her şey her şeyi etkiler. Böyle bakıldığında yaklaşık 1400 yıldır var olan İslam İnacının başka inançları da etkilemesi ve bu bağlamda inançlar arası geçişlerin olması diyalektik bir olgudur. Bu olgu bağlamında Alevilikte İslami bazı değerlerin varlaşması doğasal ve toplumsal diylektiğin gereğidir.

Evren de her şey “geçmişler toplamıdır”… Hermes der ki “Her şey her şeyin içindedir”. Bu bağlamda mayalanması kadim dönemlerden bu yana süren Alevilik, bedenleşmesini (750-1300’lü) yıllar sürecinde (Mutezile, Nizarilik, İsmaililik, Babek, Karmat, Hasan Sabbah vs gibi), İslam düşüncesi içerisinde yetişen ve gelişen ve İslama “Batıni Algıyla” yaklaşan düşünsel ve tarihsel boyutunda sağlamıştır. Aleviliği, bu bağdan koparmak, tarihin akışına da uygun düşmez. Bu gerçeklik içinde bir şeye yok demekle o şey yok edilemez.

Yaşadığımız evrende, bir doğa gerçeği var. Bu doğa gerçeği, nasıl ki olayarı ve olguları zorunlu olarak var kılıyorsa; ve onlar insan bilincine “doğa yasaları” olarak yansıyorsa; toplumların da bir gerçeği var ve toplumun gerçeği yaşanılan pratiklerdir. Ve pratik, bir şeyi belirlemede çok temel bir veri olarak görülmelidir. Bu bağlamda bakıldığında Alevi-Bektaşilerin en temel taşıyıcıları olan ozanların, bilgelerin vs. söylemlerinde ortaya konan (Ali, Kerbela, On iki imam, Tevella, Teberra vs gibi) değerlerin yok sayılması akla uygun değildir. Toplum tarafından yaşatılan değerlerin bir anlamı olsa gerek… Bunları yok saymak yerine, bu değerlerin “Batıni Algısını” ortaya koyarak bu gerçeklik üzerinden bir değerlendirme yapmak gerekir… Alevi-Bektaşilerin (Hatayi, Nesimi, Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, Teslim Abdal, Dedemoğlu, Harabi, Daimi, Davut Sulari, İbreti, Mahzuni vs gibi) ulu ozanlarının dizelerinde bu değerler öne çıkmış ve toplumsal belleğe işlenmiştir.

Alevilik, kendisini oluşturan değerlerin toplamıdır. Bu anlamda Aleviliğin, teosofik, teolojik, toplumsal, tasavvufi, inançsal, edebi, gelecek düşüncesi, vs yönleri bulunmaktadır. Dolayısıyla, onun yalnızca bir bölümünü ortaya koyup, diğer boyutlarını görmemek doğru değildir. Kimi dostlarımız yalnızca toplumsal yönünü, kimisi edebi yönünü, kimisiyse inançsal (ritüel) boyutunu öne çıkarmaktadır. Oysa bu bütünsel yapıyı bozar. Aleviliğin-Bektaşiliğin her bir boyutu onun değerler toplamını oluşturur.

Deklarasyon yayınlandığında tatildeydim ve bulunduğum ortamda internet yoktu. Bugün sağlık kontrolü için İstanbul’a geldim. Üzerinden birkaç gün geçmesine karşın ancak bugün yazabildim.
Dolayısıyla, yayınlanan deklarsyonda kendimce eksik gördüğüm bu düşüncelerimi kısa ve öz olarak belirtmek istedim…

EN SON EKLENENLER