DBP Eş Genel Başkanı Arslan: Demokratik siyasete öncülük edecek kadrolar yetiştireceğiz

DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, DBP’nin yeni dönemde demokratik özerklik ve demokratik ulus perspektifini anlatmak için “aydınlanma ve bilim” çalışması yürüteceğini söyledi. Arslan, demokratik siyasete öncülük edecek kadrolar yetiştireceklerini kaydetti.

PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından başlatılan çözüm sürecinin 25 Temmuz 2015 tarihinde PKK’ye yönelik hava saldırılarının düzenlenmesinin ardından sona ermesiyle birlikte yaşanan çatışmalı ortamda Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, 72 belediye eş başkanı ve 4 bine yakın üyesi tutuklanan 86 belediyesine de kayyum atanan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), 4. Olağan Kongresi’ni gerçekleştirdi. 9 Temmuz günü Ankara’da gerçekleştirilen kongrede, DBP Eş Genel Başkanlığı’na tutuklu Sebahat Tuncel ve Mehmet Arslan seçildi. Kongre sürecini değerlendiren yeni Eşbaşkan Arslan, DBP’nin yeni dönemdeki çalışmalarını ve misyonunu anlattı.

DBP’nin uzun süredir Türkiye’deki zorlu şartlarda demokratik siyaset alanının işletilmesi için faaliyetlerde bulunduğunu söyleyen Arslan, AKP hükümetinin ve devletin Kürt siyasetine yönelik anti demokratik uygulamaları nedeniyle partinin olağan çalışmalarını ve faaliyetlerini hakkıyla yerine getiremediğini belirtti. Sürekli gözetim ve baskı altında siyaset yaptıklarını ifade eden Arslan, 2014 sürecinden beri DBP’nin faaliyetlerini özellikle bölgede yürüttüğünü ve AKP’nin Kürt sorununa yaklaşımını ret ve inkar politikaları içerisinde geliştiriliyor olmasından dolayı partinin baskı altında kaldığını vurguladı.

‘DBP AKP’NİN HUKUKSUZ YÖNTMELERİYLE İŞLETİLEMEZ OLDU’

Kongreye son 3 yılın gelişen antidemokratik uygulamaların yoğunlaştığı, daha çok zirveye çıkarıldığı bir süreçte gidildiğini söyleyen Arslan, şunları kaydetti: “DBP 4’üncü Olağan Kongre’ye eş başkanları olmadan gitti. Sayın Sebahat Tuncel’in bir süreden beri tutuklu olmasından kaynaklı parti faaliyetlerinin başında değildi. Sayın Kamuran Yüksek’in de almış olduğu yüksek cezalardan kaynaklı Avrupa’daki programından Türkiye’ye dönemedi. Parti faaliyetlerinin ve siyasetin dışında kalmak zorunda kaldılar. Bir çok MYK ve Parti Meclisi (PM) üyelerimiz ağır bir tutuklama ve baskı furyası ile karşı karşıya kaldı. DBP son 3 kongrenin üçünde de bir yıllık görev sürelerini doğru dürüst hayata geçiremedi. Kongrelerden kısa bir süre sonra AKP’nin bu hukuksuz yöntemleriyle DBP’nin işletilmez hale gelmesine neden oldu.” Her şeye rağmen tüm delegelerin ve üyelerin partinin rol ve misyonu çerçevesinde faaliyetlerini yürütme isteğiyle kongreyi, “Aydınlanan toplumla özgür geleceğe” şiarıyla gerçekleştirdiklerini söyledi.

‘BİLİM VE AYDINLANMA’ ÇALIŞMASI YÜRÜTÜLECEK’

Arslan, önümüzdeki dönemde DBP’nin, AKP’nin demokratik siyaset alanını işlemez hale getirme çabalarını boşa çıkarılması yönünde toplumda yürütecekleri, “bilim ve aydınlanma” çalışmalarına önem vereceklerini belirtti. Kürtlerin özgürlük ve statü mücadelesinin temelini oluşturma ve bunun başarıya ulaşması hedefiyle çalışmalarını yürüteceklerini ifade eden Arslan, Kürt siyasetçilerin tutuklanmalarını hatırlatarak, toplumda genel mücadeleye ve demokratik siyasete öncülük edecek kadroların yetiştirilmesi için görev ve sorumluluk üstlendiklerini ifade etti.

Kürt sorununun Cumhuriyet’in kuruluşundan beri ret ve inkar politikalarından kaynaklanan temel bir sorun olduğunun altını çizen Arslan, şunları söyledi: “Bu çalışma ile iki aşamalı bir durumu hayata geçirmeye çalışacağız. Biri Kürtlerin yürütmüş olduğu özgürlük ve statü mücadelesinin boyutlarını örgütleyen ve bunun sistemini inşa etmeye çalışan bir mantaliteye sahip olacak. Bunu toplumda geliştirmeye ve içselleştirmeye çalışacak. Diğer bir boyutu da, AKP’nin etkisiz kılmaya çalıştığı siyaset alanlarının kanallarını açarak, bunun siyasetçilerini yetiştirerek demokratik siyaset alanındaki gücümüzü ve etkinliğimizi arttırmayı hedefliyoruz. Bu yeni dönem bizler açısından aslında Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülebilmesinin, Kürtlerin yürütmüş olduğu özgürlük mücadelesinin Türkiye’de başarı sağlaması için bunun bilincini, bakış açısını ve yönetim anlayışını açığa çıkartma temelinde bir görev ve sorumluluk üstlenmiş durumdayız.”

‘ÇÖZÜM DEMOKRATİK ULUS VE DEMOKRATİK ÖZERKLİK’

Gerçekleştirecekleri “bilim ve aydınlama” çalışmalarına da dikkat çeken Arslan, parti programının Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülmesinin araç ve gereçlerinin zeminini yaratma çerçevesinde bir faaliyet yürütmeye çalıştıklarını belirtti. Türkiye’deki antidemokratik uygulamalardan kaynaklı sadece Kürt sorununun bir çözüm yolu olduğunu düşündüklerini ve bunun da ancak demokratik özerklik projesi ile gerçekleşebileceğini ifade eden Arslan, hem Türkiye’nin merkezi, katı ve hantal işleyişinin rahatlaması hem de diğer etnik, inançsal ve mezhepsel yapıların kendini irade gördüğü bir sistemin ülkenin demokratikleşmesinde etkili bir çözüm yöntemi olacağını söyledi. Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Demokratik özerkliğin hem bilincinin hem de yönetim biçiminin geliştirilme sürecinin aslında toplumda aydınlanma faaliyeti şeklinde ele alarak örgütlemeye çalışacağız. Bizim demokratik özerklikten kastettiğimiz şeyin gerçekten ne olduğu, bunun nasıl örgütleneceği, toplumsal ihtiyaçları nasıl karşılayacağını ve devletle bağının ne olacağının hepsinin bilincini geliştirmek bizim için bir aydınlanma faaliyeti olacak. Bizim mücadelemiz bir özgürlük ve statü mücadelesidir. Bu noktada sıkça ‘Kürtler ne istiyor?’, ‘Kürtlerin amacı ayrılmak mıdır, bölünmek midir?’ söylemlerinin de karşılık bulacağı, Kürtlerin özerklikten kastettiği şeyin nasıl vücut bulacağının hem düşünsel perspektifini oluşturmak hem de toplumda örgütlenmesini sağlamak ve bilincini oluşturmak DBP’nin aydınlanma faaliyeti olarak tamamlayacağımız bir süreç olacak” diye konuştu.

‘FAŞİST ZİHNİYETE KARŞI MÜCADELEMİZİ YÜRÜTECEĞİZ’

Son olarak, DBP’nin tüm baskılara ve sindirme politikalarına karşı mücadeleyi sürdüreceğini vurgulayan Arslan, şunları kaydetti: “AKP ne kadar DBP’yi, HDP’yi ve diğer Kürt kurumlarını işlevsiz kılmaya çalışsa da bizler bu mücadele alanında her zamankinden daha fazla olmamız gerektiğini, mücadelemizi her zamankinden daha fazla vermemiz gerektiğine inanıyoruz. Bu çerçevede çalışmalarımızı yürüteceğiz. AKP’nin bu baskı bu sindirme politikaları belki bugün bizim rahat bir çalışma yürütmemizi gerçekten rol ve misyonumuza denk faaliyetler yürütmemizi engelleyebilir, geciktirebilir. Ama bu bizim genel mücadelemizin azmini geriletemez. Bizi mücadele alanından geriye itemez. Bu Kürtlerin hak ve özgürlük mücadelelerinden vazgeçmesine neden olamaz. Olsa olsa Kürtlerin mücadele ve örgütlenme azmini daha çok güçlendirir. Bu çerçevede bizim dün bir nedenden kaynaklı mücadele etme gerekçemiz varsa bugün AKP’nin bu faşist uygulamalarından kaynaklı bizim mücadele gerekçelerimiz daha çok artmıştır. Biz bunun her alanda örgütlenmesi bilincinin geliştirilmesi hem Türkiye halklarına özelde de Kürt halkına dayattığı bu faşist zihniyetin kırılması için mücadelemizi yürütmeye çalışacağız.”

Cihan Başakçıoğlu – dihaber

EN SON EKLENENLER