OHAL rejimi kalıcılaşıyor

Hükümetin “darbe ile mücadele” gerekçesiyle 20 Temmuz’da Meclis’e getirdiği ve “1-1,5 ayda kaldıracağız” dediği OHAL’in bir yılı geride kaldı. Daha önce 15 yıl boyunca Kürt kentlerinde uygulanan ve ilk kez Türkiye genelinde hayata geçirilen OHAL, başkanlık sistemiyle kalıcı bir hale dönüştürülmek isteniyor.

Türkiye, iktidar uygulamalarıyla adım adım örülen 15 Temmuz darbe girişimini atlatırken, 20 Temmuz OHAL uygulamasına tutuldu. Darbe ile mücadele gerekçesiyle Türkiye genelinde ilan edilen Olağanüstü Hal uygulamasının üzerinden bir yıl geçti.

1 AY DEDİLER BİR YILI GERİDE BIRAKTI

20 Temmuz’da TBMM Genel Kurulu’na sevk edilen OHAL görüşmeleri sırasında da, daha sonra da basının Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, “OHAL’i en kısa sürede bitirmek istiyoruz. Şartların normal gitmesi durumunda bunun için en fazla 1-1.5 aylık bir süre düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Diğer iktidar sözcüleri de farklı zaman dilimlerinde, “OHAL’in en kısa sürede kaldırılacağını” açıkladı. Hatta Başbakan Binali Yıldırım, 16 Nisan referandumu öncesinde yaptığı açıklamada, OHAL koşullarında referanduma gidilmeyeceğini ifade etmişti. Yıldırım, 28 Kasım 2016 tarihinde bir gazeteye verdiği röportajda, “Şimdi, referandum olması halinde, elbette kimseye, ‘OHAL altında seçime gidildi… OHAL şartlarında referandum yapıldı’ gibi bir söz söyleme fırsatı vermeyiz. Bu nedenle referandum öncesi OHAL kaldırılır diye düşünüyorum” açıklaması yaptı.

OHAL REJİMİNİN KALICILAŞACAĞININ İŞARETLERİ

Oysa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, en başından beri OHAL’in kalıcılaşacağına ilişkin mesajlar vermeye başladı. Erdoğan, 29 Eylül tarihinde yaptığı açıklamada, OHAL’in kısa sürede biteceğini söyleyenlere tepki göstererek, “Dünyadan kimse Fransa’ya diyor mu ‘Siz niye bir yıl olağanüstü hal ilan ettiniz.’ Bakan arkadaşlara bunlar akıl veriyorlar, diyorlar ki ‘Bir yıl Olağanüstü Hal Türkiye için doğru değil, şu üç ayı bir daha uzatmayın ha’. Dur bakalım, sabırlı ol. Belki 12 ay da yetmeyecek” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, bu yöndeki niyetini değişik tarihlerde şu sözlerle dile getirdi:

* 13 Kasım 2016 Belarus dönüşü: Bazıları kalkıyor ne diyor, ‘OHAL kalksın.’ OHAL şu an hemen niye kalksın? Biz ilk iktidara geldiğimizde bir ay içerisinde o zamanki OHAL’i kaldırmıştık. Ama o dönemdeki farklı bir OHAL idi. O zamanki OHAL, bölgede adeta hayatı durdurmuştu. Şu anda ülkemizde hayat durmuş değil. Herkes işine, gücüne, her şeyine rahatlıkla gidiyor, geliyor.

* 18 Mayıs 2017 TUSİAD Kongresi: 249 şehidimiz var, biz hala OHAL’i kaldıralım diyoruz. Her şey huzura kavuşmadan OHAL’i kaldıramayız’. OHAL’i ülkemizde her şey sağlıklı bir şekilde yürüsün diye devam ettiriyoruz.

* 21 Mayıs 2017 yeniden genel başkan seçildiği AKP Kongresi: ‘OHAL ne zaman kalkacak’ diyorlar. Fransa’da 15-20 tane terörist öldürüldü, neredeyse 1-1.5 yıl OHAL ilan etti. Benim ülkemde devlet yıkılmaya çalışılıyor. Ve biz 249 şehit veriyoruz. 2193 gazimiz var. Ya siz bize hangi yüzle OHAL’in kaldırılmasını soruyorsunuz? Kalkmayacak, durum huzura, refaha kavuştuğu ana kadar. Neyiniz eksik? Fabrikalarınız mı çalışmıyor, okullar mı kapalı? Niye OHAL kalksın. Daha dün bir, bugün iki.

YENİ SİSTEMİN OHAL’İ

Erdoğan’ın “Neden kaldıralım ki” dediği OHAL’in rejiminin kimi yetkileri 16 Nisan referandumunda Anayasa’ya yedirildi. Örneğin 2019 yılında seçilecek olan Cumhurbaşkanı şimdi OHAL marifetiyle uygulanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kullanma yetkisi elde edecek ve böylece OHAL kalıcılaşacak. Zaten ortaya çıkan işaretler, AKP’nin OHAL’i 2019 seçimlerine kadar kaldırmayacağı yönünde, 2019 yılından itibaren de buna ihtiyaç duyulmayacak!

BASKI İÇİN HER DERDE DEVA

OHAL ilan edilmesinin hükümet açısından birden fazla işlevli sonucu bulunuyor. Bunların başında Meclis’e gerek duymadan yasal düzenleme yapabilme, yani Kanun Hükmünde Kararname yayınlama yetkisi geliyor. Hükümet bir yılını geride bırakan OHAL uygulaması sonucu şimdiye kadar toplam 25 KHK yayınladı. Bu kararnamelerle yargılama usulleri, Jandarma ve Sahil Güvenlik gibi güvenlik birimlerinin yapısına, kar lastiklerinin kullanılma biçimine kadar pek çok düzenleme KHK’lerle gerçekleştirildi.

OHAL’E KARŞI EN TUTARLI TUTUM HDP’DEN

İlan edilen OHAL’e karşı ilk baştan itibaren en net duruşu, HDP ve Kürt siyaseti gösterdi. HDP, OHAL ilanından hemen sonra “Darbelere hayır, demokrasi hemen” adı altında mitingler düzenledi. HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, 23 Temmuz’da katıldığı bir mitingde OHAL’in de bir darbe yöntemi olduğunu belirterek, şunları söyledi: “OHAL ilanından hemen sonra hukuk hiçe sayılarak, kutuplaşma ve ayrışmaları tetikleyecek dil ve üslupla darbeye karşı mücadele edilemez. Darbeye karşı tedbir alma adına, darbeciler ne yapacaklarsa aynısını yapıyorlar. Böyle darbeyle mücadele olur mu? O tedbir aldığınız MGK var ya, o bir darbe ürünüdür. Bir darbe ürününden darbeye karşı tedbir alınır mı? Darbeye direnen bu toplum özgürlüğü hak ediyor, özgürlüğü! OHAL’i hak etmiyor, demokrasiyi hak ediyor.”

OHAL’E YENİKAPI DOPİNGİ

HDP darbe ve OHAL’e karşı mitingler organize ederken, OHAL’in aklandığı 7 Ağustos tarihindeki Yenikapı mitinginde, Cumhurbaşkanı, AKP, MHP, CHP ve Genelkurmay Başkanı ortak fotoğraf veriyordu. Zaten darbe ve OHAL’e giden süreçteki uygulamaların birçoğunda 3 parti ortaklaştı.

BÖLGEDE TEST EDİLDİ, TÜRKİYE GENELİNE YAYILDI

Türkiye, OHAL uygulamasıyla ilk olarak 12 Eylül 1980 darbesinden sonra tanıştı. Daha önce sıkıyönetim gibi uygulamaları yaşayan Türkiye’de temelleri 12 Eylül Anayasası ile atılan OHAL, darbe anayasası 1982 yılında kabul edildikten sonra 1987 yılında bölgede kentlerinde hayata geçirildi. 2 Mart 1987 tarihinde Bingöl’de ilan edilen OHAL, 15 yıl boyunca Diyarbakır, Elazığ, Hakkari, Mardin, Siirt, Van, Adıyaman, Bitlis, Muş, Batman ve Şırnak gibi bölgenin 13 ilinde uygulandı. Daha önce ilan edilen Sıkıyönetim uygulamalarıyla birlikte bölge halkı toplamda 22 yıl boyunca kesintisiz bir şekilde OHAL koşullarında yaşadı.

4 ayda bir toplam 46 kez uzatılan OHAL, 30 Kasım 2002 yılında yeniden uzatılmadığı için fiilen kalkmış oldu. Ancak sonraki yıllarda Kürt kentlerindeki uygulamalar OHAL koşullarını aratmadı. Örneğin OHAL’in olmadığı 24 Temmuz 2015 Kürt kentlerine yönelik başlatılan saldırılar OHAL koşullarından da ağır bir şekilde ölümlere, katliamlara neden oldu. 12 Eylül darbesinin ürünü olarak ve daha çok Kürtlere karşı bir yöntem olarak hayata geçirilen OHAL, bölgede test edildikten sonra engellendiği belirtilen 15 Temmuz darbe girişimi gerekçe gösterilerek, ilk kez Türkiye’nin tamamında hayata geçirildi.

OHAL’İ BİLMEYENLERDE ÖĞRENMİŞ OLDU

HDP ve Kürt siyasetinin başından beri OHAL’e karşı tutarlı tutumu, sadece iktidara muhalefet etme yaklaşımından değil, aynı zamanda OHAL uygulamasının ne olduğunu yıllarca yaşadıkları için bizzat bilmelerinden kaynaklanan bir tarafı bulunuyordu. Nihayetinde, Kürdistan’daki şiddetiyle uygulanmasa bile, ilan edilen OHAL’in bir yıllık bilançosu Türkiye açısından ağır oldu. Ancak bütün bu bilançolar açığa çıktıktan ve işin ucu kendilerine dokunmaya başladıktan sonra CHP ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, OHAL’in ilan edildiği 20 Temmuz’u asıl darbe olarak nitelendirmeye ve sokaklara düşmeye başladı.

Darbeyle mücadele gerekçesiyle hayata geçirilen, bir darbe uygulamasına dönüştürülen ve Erdoğan’ın “Neyiniz eksik? Fabrikalarınız mı çalışmıyor, okullar mı kapalı? Niye OHAL kalksın?” dediği OHAL’in bir yıllık bilançosu oldukça ağır.

İşte OHAL’in tablosu:

* İçişleri Bakanlığı verilerine göre, Eylül 2016 tarihinden itibaren 64 bin 839 kişi siyasi nedenlerle gözaltına alındı. Bu verilerde, yaygın tutuklamaların yaşadığı Temmuz-Eylül arasındaki dönem yer almıyor.

* Adalet Bakanlığı tarafından yapılan son açıklamaya göre, 15 Temmuz’dan bugüne kadar yani bir yılda toplam 50 bin 510 kişinin FETÖ operasyonları kapsamında tutuklandı, 169 bin 13 kişi hakkında da işlem yapıldı. Hakkında işlem yapılanların 169 general, 7 bin 98 albay ve alt rütbeler, 8 bin 815 emniyet mensubu, 24 vali, 73 vali yardımcısı, 116 kaymakam ve 31 bin 784 diğer şüphelilerden oluşuyor. Aynı verilere göre, 10 bin 33 kişi savcılıktan, 33 bin 371 kişi de kolluktan olmak üzere 43 bin 404 kişi serbest kaldı. 47 bin kişi adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.

* Çoğunluğu Kürt siyasetçi olan ve verisi paylaşılmayan siyasi tutuklamalarla tutuklananların sayısı 70 bini bulurken, cezaevindeki tutuklu hükümlü sayısının 220 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Adalet Bakanlığı her yıl düzenli olarak yayınladığı cezaevi istatistiklerini en son 1 Kasım 2016 tarihinde yayınladı ve o günden beri de verileri güncellemiyor.

* KHK’yle yaklaşık 115 bin kamu görevlisi ihraç edildi. Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş yaptığı son açıklamada ihraç edilenlerin sayısını 111 bin 240 olarak açıkladı. İhraçlar aynı zamanda muhalifleri de hedef aldı. Daha önce FETÖ uygulamaları nedeniyle mağdur edilen KESK ve bağlı sendikalarına üye 10 binden fazla kişi de ihraç edilen emekçiler arasında yer aldı.

* 140 bin pasaport iptal edilirken, işsiz kalan 124 bin kişiyle Türkiye dışarı çıkılması yasak yarı açık bir cezaevine dönüştürüldü.

* 5 bin 247 akademisyen işinden edildi. Kapatılan 15 vakıf üniversitesiyle birlikte işsiz kalan akademisyen sayısı 8 bin 427’ye ulaştı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 4 bin 92 hakim ve savcıyı meslekten attı. İhraç edilen akademisyenlerden en az 372’si “Bu suça ortak olmayacağız” kampanyası başlatan Barış İçin Akademisyen üyelerinden oluşuyor.

* 15 Temmuz sonrası basına da büyük bir darbe indirildi. OHAL boyunca 5 haber ajansı, 16 televizyon kanalı, 24 radyo, 63 gazete, 20 dergiyle birlikte toplam 178 medya kuruluşu kapatıldı. 167 gazeteci tutuklandı. Yaklaşık 2 bin 500 gazeteci işsiz kaldı. Kapatılan yayınevi sayısı ise 30’u buldu.

* Bin 61 öğretim kuruluşu, 223 kurs ve etüd merkezi, bin 125 dernek, 129 vakıf, 19 sendika kapatıldı. Kapatılan kurum ve kuruluşlarının mal varlıklarına el konularak, “özel mülkiyet hakkı” da ihlal edilmiş oldu.

* OHAL aynı zamanda Kürt siyasetini tasfiye etmenin de aracı haline geldi. HDP eş genel başkanlarının da aralarında bulunduğu 12 HDP’li ve 1 CHP’li 13 vekil tutuklandı. 28 HDP’li il eşbaşkanı, 89 ilçe eşbaşkanı, 780 il ve ilçe yöneticisi yaklaşık 5 bin HDP üyesi tutuklandı. 82 belediyeye kayyum atandı, 85 belediye eşbaşkanı tutuklandı, 2 bin 22 belediye çalışanı işinden edildi. Bu dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı doğrudan “terörist” ilan ederken, Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk’ün serbest bırakılmasına da tepki gösterdi ve bu durum, “yargıya müdahale” olarak nitelendirildi.

* En son OHAL’in birinci yılında yayınlanan 25’inci KHK ile yaklaşık 8 bin kişi ihraç edildi.

Bu tablo 12 Eylül 1980 uygulamalarını da geride bıraktı. 12 Eylül’de 4 bin 891 kişi ihraç edildi, 120 akademisyen hakkında soruşturma açıldı, 31 gazeteci tutuklandı.

Kenan Kırkaya – dihaber

EN SON EKLENENLER