Alevilere siyaseti yasaklayanların zihniyeti satılıktır

Alevilik tarihi aslında siyasi bir duruştur yani taraf değil, tavırdır.
Hem ahlaki hem de inançsal düşüncesini siyasi duruşuyla net yansıtmışlardır. Şah Hüseynin mücadelesi bunun en tutarlı kanıtıdır.
Alevi felsefesi; hak, hukuk ve yönetilmeye ilişkin tüm konuları sorgular siyasi tavırlarının neye etki edeceğine zekice karar verirler.

Tarih boyunca Siyasi sorunlara kargaşa yerine adalet, demokrasi ve sürekli insan haklarına vurgu yaparak bedelini ağır ödemişlerdir. Alevilere göre siyaset, iktidarların halklara ait olan tüm kaynakların adil kullanması, sosyal, kültürel, inançsal akademik bir disiplinle özgürlük vaat etmesidir.

Oysa son yıllarda yapılan Alevilik tanımı içinde siyaset yasaklanmıştır ve Alevilerin bu süreçte kendi siyasallaşma süreçlerini anlamlandırmaları engellenmeye çalışılmış inançsal sorunlarımızı sembol ve motiflere sığdırma konusunda dayatmacı tanımlara mecbur bırakılmışlardır.

Bu tanımların en tehlikelisi de Alevilerin demokrasi ve adalet anlayışlarının Sünni ya da Şia semboller üzerinde yapılıp Alevi bireyin kendini bu tanım içinde hissiz bırakma asimilasyonudur.

Bölünmüşlük, parçalanmışlık, arasında toplumun taleplerini görünür kılmak, demokratik ve ilerici bir atılımla kendi içimizde yeniden birlik içinde hareket etmemiz artık kaçınılmazdır.
Ve sonuç olarak hiç kimsenin hiçbir grubun ucuz tehditlerine bakılmaksızın tüm Alevileri kolektif siyaset yapmaya, tehdit altındaki inançlarına hak ve hukuk çerçevesinde sahip olmaya çağırıyorum ….

EN SON EKLENENLER