Tek tip elbiseye direnenler: Amaç ‘FETÖ’ değil siyasi tutuklular

Tek tip elbise tartışmalarına tepki gösteren 12 Eylül mağdurları, “Erdoğan, tek tip elbise giydirmekle kendisince teslim almaya çalışıyor. ‘FETÖ’ üzerinden atıp asıl amacı bizim siyasi kimliğimizi yok etmektir. İnsanlık dışı bir uygulamadır” dedi.

15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümü programında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “FETÖ”den tutuklu sanıklar için sarf ettiği “Mahkemeye çıkarken Guantanamo’da olduğu gibi bunları da tek tip elbise ile çıkaralım” söylemi, 1980 darbesi sonrası 1 Ocak 1984’te uygulamaya konulan tek tip elbise uygulamasını akıllara getirdi. 1980 darbesi sonrası tutuklanan Seyfettin Genç ve Ramazan Nas, o dönem yaşananlara ve uygulamaya ilişkin konuştu.

Ağustos 1980 yılında PKK davasından gözaltına alınarak tutuklanan Seyfettin Genç, tek tip kıyafet uygulamasının 1984’ten önce yürürlüğe girdiğini ancak yaygın olarak 84’ten sonra uygulamaya konulduğunu söyledi. Tek tip kıyafet uygulamasının 12 Eylül ile birlikte siyasi tutuklulara yönelik uygulandığını kaydeden Genç, “Resmi anlamda ise Ocak 84’te başlatıldı. Ancak Diyarbakır’da bize öncesinde de bu uygulama dayatılıyordu. İlk mahkememiz 82’den itibaren başladı. Mahkemelere götürülürken o dönem asker, bize siyah mont giydirip, el ve ayaklardan kelepçeleyip, bizi birbirimize belden bağlayarak mahkemeye götürüyorlardı” dedi.

‘LACİVERT AĞIRLIKLI YANLARI BEYAZ ÇİZGİLİ EŞOFMANLAR GİYDİRİLİRDİ’

Siyah montu giymeyenlerin mahkemelere çıkarılmadıklarını ve işkenceye maruz bırakıldıklarını ifade eden Genç, “Koğuşlarda ve eğitim adı altında yapılan işkencelerde lacivert ağırlıkta olmak üzere yanları beyaz çizgiler olacak şekilde eşofmanlar giydirilirdi” diye belirtti.

TEK TİP’E KARŞI AÇLIK GREVİ

84’te yürürlüğe konulan bu uygulama sırasında Erzurum Cezaevi’nde tutulduğunu vurgulayan Genç, “Bizi 3’er, 5’er gruplar halinde götürüp 40-50 asker işkence ederdi. Erzurum soğuğunda üzerimize sular dökülürdü. Üzerimizdeki elbiseler parçalanarak bir külot ile bırakılarak tek tip elbiseleri üzerimize atıp ‘Giyiyor musun? Giymiyor musun?’ diye sorarlardı. Giymediğin sürece döverlerdi.”

Bu uygulama karşı tutukluların açlık grevi eylemi başlattığını anımsatan Genç, Devrimci Sol ve TİKB davası tutukluları Abdullah Meral, Haydar Başbağ, Fatih Öktülmüş ve Hasan Telci’nin 11 Nisan’da yaşamını yitirdiğini söyledi.

‘TUTUKLULARIN DİRENİŞİ UYGULAMAYI ÇEKTİRDİ’

Tutukluların gösterdiği direniş sonucu uygulamanın 1988’de kaldırıldığını ifade eden Genç, “Mehmet Emin Yavuz arkadaşın hayatını kaybetmesi sonucu şartlarımız kabul edildi” dedi. Uygulamanın “FETÖ”ye karşı tekrar gündeme getirildiğini ancak uygulamaya girmesi ile birlikte bütün tutuklara uygulanacağının altını çizen Genç, şöyle devam etti: “Burada bu insanların onurları ile oynamak, düşürmek ve kişiliksizleştirmek istiyorlar. Aileleri, çoluk çocuk, akrabasının, sevenlerinin gözünde hiçleştirmeyi hedefliyorlar. Bu nedenle tek tip elbise uygulaması, kim olursa olsun insanlık dışı bir uygulamadır.”

‘YENİDEN 12 EYLÜL SÜRECİNE DÖNECEĞİZ’

88’de uygulamanın geri çekilmesinde tutukluların direnişinin etkili olduğunu vurgulayan Genç, “O direniş olmasaydı tek tip kıyafet kaldırılmazdı. Bu yeni uygulama ile yeniden bir 12 Eylül sürecine dönmüş olacağız. Yine aynı acılar yaşanacak. Yine aynı direniş. Tepkiler ve can kayıpları yaşanacaktır” diye konuştu. Cezaevlerinde psikolojik baskının hakim kılınmaya çalışıldığını belirten Genç, “Tek devlet, tek bayrak, tek millet, tek tek tek diye gidiyor. Sonuçta gelinen nokta tek tip insandır. Ne olacak o zaman herkesi tek bir kalıba mı koyacak?” diye sordu.

Yaşadıkları travmayı hala üzerlerinden atamadıklarını kaydeden Genç, “Tek tip elbise için bir sürü insan hayatını kaybetti. Bir sürü insan sakat kaldı. Hala o etkileri atmış değiliz. O döneme dönmek anlaşılır bir şey değil” diyerek tepki gösterdi.

‘DIŞARIDAN GELEN ELBİSELER PARÇALANIYORDU’

1981’de Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde tutulan Ramazan Nas ise, o dönem insanların ağır işkence gördüklerini ifade ederek, şöyle dedi: “Cezaevindeki önder insanlar tecrit edilmişti. İnsanlar hücrelere doldurulmuştu. Çok ağır işkencelerden geçiliyorlardı. İlkin tutsaklara marşlar dayatıldı. İstiklal Marşı ile birlikte askeri marşlar, milliyetçiliği ve ırkçılığı içeren marşlar dayatılıyordu. Daha sonra tutuklananların çoğu köylüler, tarlasından alınan insanlar yada aranan arkadaşların akrabalarıydı. Tutuklanan insanların çoğu okur yazar değildi. Marş ve dayattıkları kitapları onlara ezberletmeye çalışıyorlardı. Tabi onlarda bunu yapamadıkları için daha fazla işkence görüyorlardı.”

Marşlarla insanların teslim alınmaya çalışıldığını dile getiren Nas, “Bunla birlikte yemek vermeme, su içermeme, tuvalet ihtiyaçlarına karşı tavır geliştirmeleri, uyku düzenimize kadar müdahale etmeye çalıştılar. Bu bir teslim alma, sindirme politikasıydı. Esasında birçoğumuz bunun farkındaydık. Daha sonra kıyafetlere müdahale ettiler. Dediler ki ‘Herkes eşofman giyecek.’ Diyarbakır cezaevinde esasında o eşofman meselesi o tek tipinde zeminiydi. İdare bütün koğuşlara kendisi getirip sattı. Herkese aldırttı. ‘Olan almasın’ dediler. Ama renk uyumundan kaynaklı herkese sattılar. Esasında o renk uyumu tek tipin dayatmasıdır. Önce eşofmanları verdiler. Dışarıdan bize gelen elbiseler, örneğin bir gömlek geldiği zaman onun yakasını, manşetlerini söküyorlardı. Pantolon geldiği zaman kemerlerini söküyorlardı. Kullanılmaz hale getiriyorlardı. Onun için dışarıdan ne mont ne gömlek yakası manşeti kemeri olan hiç bir şeyi istemiyorduk. Çünkü gelen her şeyi parçalıyorlardı ve parçalanmış halde bize veriyorlardı” dedi.

‘İRADEYİ TESLİM ALMADIR’

İşkenceyi en iyi geliştiren gardiyanların 35 Nolu koğuşa gönderildiklerini belirten Nas, “Ödül olarak bunu yapıyorlardı. Çünkü 35’te önder kadrolar vardı. İşkencenin ağırını orada yapmaya çalışıyorlardı. Daha sonra mont uygulaması getirildi. Mahkemeye giderken siyah mont giydiriyorlardı. Montlara karşı 35’teki arkadaşların tavır geliştirdiğini biliyorum. Ondan sonra tek tip elbiseye geçildi. Buna karşı tutsaklar gerilla elbisesi giydi” ifadelerinde bulundu.

Bu uygulamayla tutukluların teslim alınmaya çalışıldığını vurgulayan Nas, şöyle dedi: “Tek tip elbise giydirmekle kendisince teslim almaya çalışıyor Erdoğan. Bu geçmişte de denendi ama geçmişte tutsaklar onu ters yüz etti. Kendi giymek istedikleri elbiseleri giydiler Diyarbakır Cezaevi’nde. ‘FETÖ’ üzerinden atıp asıl amacı bizim siyasi kimliğimizi yok etmektir. Ötekileştirdiği bütün insanlara ‘Ben bunu giydireceğim ve rengini belli ettireceğim’ demek istiyor.”

EN SON EKLENENLER