İHD: OHAL 12 Eylül’ü kat be kat aştı

 İHD Yöneticisi Ahmet Çiçek, 15 Temmuz darbe girişimi ile birlikte Türkiye’de tekrar darbe mekaniğinin devreye girdiğini belirterek, “OHAL sürecinde ortaya çıkan hak ihlalleri 12 Eylül askeri darbesini fersah fersah aşan bir boyuta varmıştır. Bu durum yaşanılamaz bir ülke haline gelmemize neden olabilir” dedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, her hafta gözaltında kaybedilenlerle ilgili yaptığı eylemin 391’inci haftasında derneklerinin kuruluşunun 31. yılı dolayısıyla Konak’ta bulunan Eski Sümerbank önünde açıklama düzenledi. “OHAL’e ve KHK’lere Hayır! Düşünceye özgürlük! Barış hemen şimdi!” ve “Roboski’yi unutmadık unutturmayacağız” pankartlarının taşındığı açıklamada, gözaltında kaybettirilenlerin fotoğrafları taşındı. Açıklamaya, birçok sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcisi katıldı. Grup adına açıklamayı yapan İHD İzmir Şubesi yöneticisi Ahmet Çiçek, derneklerinin 12 Eylül Askeri Darbe’nin devamında yaşanan binlerce cinayet, gözaltında kayıp ve on binlerce hak ihlalinin yaşandığı bir ortamda kurulduğunun altını çizdi.

İHD’nin kuruluş hikayesini anlatan Çiçek, “Sözüm ona sivil siyasete geçilmiş. Aslında generaller apoletlerini çıkartıp sivil kıyafetler giyerek yine kendilerinden yönetimi devralmışlardı. 90’lı yıllarda ‘faili meçhul’ler, gözaltında kayıplar, yargısız infazlar tavan yaptı. İnsan Hakları Derneği her bir yargısız infazın, her bir ‘faili meçhul’un, her bir kayıp vakasının peşinde oldu” dedi.

‘İHD, KATLİAM DAVALARININ TAKİPÇİSİDİR’

AKP’nin özgürlükçü söylemlerle iktidara geldiğini ancak devamında yaşananların geçmişi hatırlattığını ifade eden Çiçek, şöyle dedi: “AKP’nin iktidarda olduğu yıllarda Roboski, Soma, Ermenek, Suruç, Ankara katliamlarının yanı sıra, Şırnak, Cizre, Sur ve Nusaybin’de katliama varan uygulamalar yaşandı. Bütün çatışmalı ortamlar insan yaşamını yok etmenin yanı sıra doğa ve kültür varlıklarını da yok etti. Sur’da çatışmalar dünya mirasının yok olması aşamasına geldiğinde bu duruma dikkat çekmek isteyen hukukçu, insan hakları savunucusu Tahir Elçi Dört Ayaklı Minare’nin önünde silahlı saldırıya uğramış ve yaşamını yitirmiştir. Davası hala büyük belirsizliklerle sürmektedir. İnsan Hakları Derneği bu davanın da takipçisidir.”

‘BİR DARBELER SİSTEMATİĞİNE GİRİLMİŞTİR’

Tüm bu süreçlerin ardından yaşanan 15 Temmuz darbe girişimiyle beraber Türkiye’de tekrar darbe mekaniğinin devreye girdiğini ifade eden Çiçek, “Darbeler Anayasası ile beslenen yönetme zihniyeti kendini yeniden üreten darbe ile bir darbeler sistematiğine girmiştir. Bunun sonucunda olağandışı bir yaşamın olağanlaştırıldığı OHAL düzeni ve KHK’lerle yönetilen bir ülke oluşmuştur. Bu uygulamalarla Anayasalar askıya alınmıştır. Tuttuğumuz raporlarla OHAL sürecinde ortaya çıkan hak ihlalleri 12 Eylül askeri darbesini fersah fersah aşan bir boyuta varmış, devlet için yapıldığı söylenen OHAL’in bizzat halkı çok yakından vurduğu gözlemlenmiştir. Bunun sonucunda yüz binlerce insan işinden ve aşından edilmiş, ihraç edilmiş, açığa alınmış, on binlerce insan tutuklanmış ve gözaltına alınmıştır. İşlerinden ihraç edilen ve işlerine geri dönmek için açlık grevine giren Nuriye Gülmen ve Semih Özakça da bunlardan birisidir. Cumhurbaşkanı’na hakaret, sosyal medya kullanımının örgüt üyeliği yapıldığı, bir sürü saçma sapan gerekçelerle insanların tutuklandığı, adli kontrolle sözüm ona serbest bırakıldığı, ev hapislerinin verildiği, hapiste olanlarla dışarıda olanların benzer ortamı yaşadığı gözlemlenmiştir” diye belirtti.

‘KADIN VE ÇOCUĞA YÖNELİK ŞİDDET KATLİAM DÜZEYİNE ULAŞTI’

OHAL ilanıyla birlikte kadın ve çocuğa yönelik şiddettin katliam denebilecek düzeye geldiğini belirten Çiçek, “Yargıdaki hafifletici nedenler adı altında uygulanan cezasızlaştırma uygulaması ile de ölümün, şiddetin, tecavüzün önü açılmıştır. Masumiyetleri bütün dinler, inançlar ve devletlerce kabul edilmiş, yaşamları ve eğitimleri güvence altına alınması gereken çocuklarımızın son zamanlarda çeşitli vakıflar, yurtlar ve kişilerce uğradığı saldırılar, tacizler, tecavüzler ve ölümler oldukça artmış, insanın kendisine yabancılaşmasının sonucu olan bu uygulama maalesef ki ülkemizin gerçeği haline gelmiştir” ifadelerinde bulundu.

‘İNSANLAR TOPRAKLARINDA MÜLTECİ DURUMUNA DÜŞTÜ’

Ülkelerindeki savaş nedeniyle Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Suriyeli mültecilerin durumuna dikkat çeken Çiçek, şöyle devam etti: “Gün geçmiyor ki mültecilerin ötekileştirilmesi ile yüz yüze kalmayalım. Yüzlerce mülteci ya Türkiye’yi terk ederken denizlerde ölmüşler ya da geri gönderme merkezlerinde yaşam şartlarının olmadığı ülkelerine geri gönderilmişlerdir. Bazen de kamplara gönderilmişler, bu kamplarda neler yaşadıkları bilinmemektedir.” Çiçek, bununla birlikte Kürt illerinde ilan edilen sokağa çıkma yasakları döneminde insanların iç göçe zorlandığını ifade ederek, insanların kendi topraklarında mülteci durumuna düştüğünü söyledi.

‘YARGI TARAFSIZLIĞINI YİTİRDİ’

Yargının tarafsızlığını yitirdiğini ve gizli tanıkların ifadeleri ile mesnetsiz tutuklamalarla karşı karşıya kalındığını kaydeden Çiçek, “Gazeteciler yaptıkları haberlerle suçlanmışlar, yazdıkları yazılarıyla cezaevine atılmışlardır. Bu ifade özgürlüğünün yok edilmesidir. Hapishanelerde OHAL gerekçesiyle 12 Eylül hapishanelerini aratmayan işkence, darp, kötü muamele, cezaevi iç tüzüğüne göre anayasal hakların elden alınması, çıplak arama, kart dayatması, iletişim engeli, dilekçelerin kabul edilmemesi ya da yanıt verilmemesi gibi birçok uygulama yapılmıştır. Devletin bakmakla yükümlü olduğu hasta mahpuslar maalesef ki düşmanca bir yaklaşımla tedavi edilmemekte ya da ilerlemiş hastalıklara sahip mahpusların son anlarında serbest bırakılarak dışarıda ölmelerine neden olunmuştur. Çağdışı hale gelmiş idam uygulamasının yeniden dillendirilmesi en büyük hak ihlalidir. 12 Eylül’de onlarca insanın ölümüyle terk ettirilen tek tip kıyafet uygulaması, işkencenin, kimliksizleştirmenin, bireyi kişi olarak yok etmenin bir aracı olarak tekrar gündeme getirilmiştir” dedi.

‘İNSAN HAKLARIYLA İNSANDIR’

Yukarıda sıralanan tüm bu hak ihlallerine karşı İHD’nin verdiği mücadelenin bir takım kesimleri rahatsız ettiğini ve kendilerine yönelik saldırıların her dönem arttığını söyleyen Çiçek, şöyle dedi: “Defalarca valilikler yoluyla şubelerimiz kapatılmış, 22 üye ve yöneticimiz ‘faili meçhul’e kurban gitmiştir. Vedat Aydın, Metin Can ve Hasan Kaya’yı öldürülen arkadaşlarımız şahsında anmak isteriz. Son zamanlarda insan hakları savunucuları, yöneticilerimiz ve üyelerimiz gözaltına alınmış ve tutuklanmışlardır. Ayrıca birçok yönetici ve üyemiz de ihraç edilmiştir. Devlete ve hükümete sesleniyoruz; Hukuksuzluk zulme, vicdansızlık itibarsızlaştırmaya, adaletsizlik çürümeye dönüşüyor. Toplum farklılıklarıyla bir arada yaşamaya yabancılaşıyor. Bu durum yaşanılamaz bir ülke haline gelmemize neden olabilir. İnsan haklarıyla insandır.”

EN SON EKLENENLER