Bir kedin bile yok anlıyor musun hoca!

Hacı Bektaş Deklerasyonu tartışmaları devam ediyor. Mukaddimelerle katılımcıları bilim ve siyaset dünyasının renkli karakterleri dahil oluyor. Tabi insan doğduğu toprağın hakkını vermeli, geldiği Şir’in tadını ve kıvamını unutmamalı. Ancak öyle Eşir olur. Öyle Xane olur. Rengi, ışığı etrafına yayılır. Fakat; ne üzücü ki bizleri seviyor mu? Dövüyor mu? Parçalara ayırıp köpeklerin önüne mi atıyor. Anlayamadık, ya kafası çok karışık, ya ne yaptığını iyi biliyor ya da bizleri bir şey bilmez sanıp dalga geçiyor. Enayiliğinize doymayın gülücükleri savurarak. Sanırım kendisi de ara ara Hak Yol Alevilerin kadim damarlarında seyir ediyor. Hizmetleri Hak katına yazılsın. Gülücükleri aklımızda derin bir alay hali bırakırken. Çok katı bir Marksist siyaset biliminde Hak Yol süreklerinin algılayışı dışında Engelsin kısmen yaklaştığı, Marksın dokunduğu inançlar silsilesi meselesini Turan Dursun sosuyla espiriye alıyor. Mukaddimelerinden anladığım tek şey varsa bizleri bütünlemeye kalmış öğrencisi belirlemiş ve kırık not vermek için elinden geleni yapıyor. Hak Yol Alevilerin onulmaz kaderi sonunda kapımızdan çıkan biri verip veriştiriyor. Eşir olamamak böyle bir şey herhalde. Çorum karatoprağı ne ki Mülkiyeli doğmak varken. Alevi olmak ne ki solcu olmak varken. Kürt olmak ne ki Türklüğün engin sularında Enternasyonalist olup tüm dünyayla şarap içmek varken. Ma bilmiyor mu ki Hak ile Hak olan zaten en alasından Arap olur, Kürt olur, Türk olur. Hak deryasında ırmak olmak, damla donuna bürünüp deryaya akmak. Cümle cana Xızır olmak. Bir çiçeğin donunda Aleme rengi ile süs vermek ne ki. Beton duvarlar arasında tek renk alemi anlatmak daha kolay geliyor. Hadi bizim aklımız yetmedi hoca. Hadi biz Aliye kör olduk, senin Elmaslar, zümrütler gibi parlayan gülücüklü aklın hiç sormadı yav bu adamlar bir yanlış yaptı. Bende hele iki yol laf edeyim, kemaletle muhabbete Cıvata çağırayım da konuşalım toplumumuza bir yol bulalım. Ah bir diyeydin ne severdik seni, Ah bir Eşir olaydın, İtikatla bir Ocağa yüz süreydin. Sende pirine haber edeydin, Ananın omzuna niyaz olaydın da bir yol muhabbet edeydik. O kara kuru halinden bir Maran olaydın bizde sana niyaz olaydık. Bilmez misin hoca Bir Kedin Bile Yok…

Birde üstüne üstük kaç yüzyılın yalan dolanıyla bizleri birbirine düşman eden o Engizisyon akıllı İttihat incilerini sıraladın. Neymiş efendim Şeyh Sait, Seyit Rızanın kurduğu sofraya oturmamış. Ajan yalanını süsleyip püsleyip Adalet’li devşirme kurnazlığına yolumuzu uğratanlara daha akıllıca yöntemler önerdin. Efendim resmi tarihin kaynakları mesnet gösterilemezmişmiş. Tarihten kanıtlar aynı cenderede dolanırmış. Ma nenemizden anlatıyoruz olmuyor. Yaşadığımızı anlatıyoruz olmuyor. Ne yapalım Mülkiyeliliğiniz Kürtlerin inanç hukuğundan önce bir Eşir hukuğu olduğunu anlamıyor. Belge istiyorsunuz. Belge manyağı olmuş bir tarihçilikle karşı karşıyayız. Hak Yol Alevileri kapınıza getirip akademisyenlerinize fantastik araştırma konuları vermek istiyorsunuz. Sanki Üniversiteleriniz muazzam ilim yuvaları. Kapısından geçerken arkamıza bir teneke takmadığınız kalıyor. Hak Yol Alevileri de buna ikna etmek niyetindesiniz sanırım. Daha Xızır aklını çözememiş kemalet toplumumuzu ve yaklaşımımızı nasıl çözecek ona şaşarım. Rakı ya meze edile edile iliklerimizi kuruttunuz.

Ha öz Aleviciliğimizi Öz Prof olarak tiye almışsınız. Yine tabi biz kendimizi kandırıyoruz. Sizin Muazzam gülüşleriniz arasında. Tir tir titriyoruz karşınızda esas duruşa geçiyoruz olmuyor. Rahata geçiyoruz olmuyor. Sanırım biz mülkiyeli olmanızdan dolayı çok tırsmışız. Biz kendi eşeğimizin yolundan başka yol bilmeyiz, mal, mülk sahibi olan çok ürkütür bizi. Etme değerli Mukaddim aklımızı sır etme, sende nur olan bizden çıkmadır. Sadece sende fazla ıkınıyor.

Hele Hak Yol Alevilik kadim bir inanç falan değildir. Kadim bir inanç dediğimizde sanırım Göbeklitepde, Alacahöyükte doğduk orda kaldık sandın. Gılgameşi, Mısır Ra(Yol), İbrahim’i, Zerdüşt’ü, Musa’yı, İsa’yı, Muhammed’i bilmediğimizi sandın. Cümlesine Xızır olan donlarda gelmediğimizi sandın. Ay aman bunlar senin dilinde ki kavramlar değil. Şöyle diyeyim Doğanın ve Evrenin Diyalektik ilişkisi içerisinde her varoluş birbirini doğurur. Her fışkırma başka bir birikimin sonucudur. Ya da sevdiğin İbn-i Haldun üzerinden söyleyeyim Herşey ömrü gibidir. Doğar, Büyür ve ölür. Siyaset bilimi açısından her sonuç, bir veya birçok sebebin bir araya gelmesi ve etkileşimi ile açığa çıkar. Toplumlar canlı organizmalardır. Siyaset bu organizmaların ilişki çemberi içerisinde oluşturdukları ortak edinimlerin kavramsallaşmış halidir. Bizim inancımıza göre ise her canlılık yoğunlaşmış ışık halidir. Xızır onun gayret halidir. Can doğma eylemi dahil ancak bir ikrarlaşma ile doğabilir. Bunu başaramayan can(nur, ışık) Sur(Hava) devrine devam eder. Onu çağıran doğuma yönelten yoğunlaşma olana kadar. Ve evren bir zerrenin donundadır. Bir Derya manasında çark olurken. Doğmak ikrarlaşmadır. Hakkın doğumu canın doğumu ile doğru orantılıdır. Cansızlık diye saçma bir kavram yoktur. Çeliğin donunda bile sur(hava) iken. Tabi bu durumu fizik, kimya, biyoloji, psikoloji, filoloji, tüm Ji’lerde size izah edebiliriz. Size bir teorem 0 / 0 = ? ya da sıfır, sıfıra bölünebilir mi? Bir ipucu: Xızır’ı biliyorsanız Hak Yol Alevilerin inanç sisteminde bölünebilir. Siyaset bilim açısından da belirtmeden geçmek olmaz can çerağı uyanmış gayret kapısıdır. Çerağ sırlanana kadar sen o nurun, yağı olursun canın cümlesinin canı ile paktır. Bir köpek senden razı değilse, sen bir bitkinin, bir taşın canını görmez isen kör fanisin. Bilmek Xızır nurlu olmaktır. Rıza iknadır. Suç tüm komundur. Birey, can tek başına suçlu değildir. Sen ona ne kadar Xızır oldun, ne kadar Eşir davrandın, ne kadar Ocak oldun mesele budur.

Sen bizi Ali bilmez, Pir Hüseyini saymaz, Muhammet Mustafa’nın hakikatinden bihaber sanırsın. İsa Nebi’ye Meryem donunda Xızır olmadık sanırsın. Musa’yı Tura çağırıp ışığın hikmetini anlatmadık sandın. Cebraili 14 bin yıl gezdirip kendini bilmeyi Hakkı bilmek olduğunu demedik sanırsın. İbrahim’e İsmail’in ikrarlığı ile Ana kapısında Hak bilinmeden yol gidilmez demedik sandık. Zerdüştü Ak yüzlü keçi olarak dağa çağırmadık sandın. Sen dağlılığı cehalet sandın sen yanlış sandın. Biz Kadim derken, Mülkiyelilikten bugüne demedik hocam. Sen yanlış anlamışsın. Kaç kitap yandı Şems donunda sen bilmesin hoca. Hallac hiç takiye yapmadı hoca. İsa hiç takiye yapmadı hoca. Hak dusturu diliyle söyledi, bedeniyle nurlandırdı. Nesimi takiye yapmadı bir ayeti ile tüm şerhlerden daha hacimli külliyatlar çıkar ortaya. Bizim gözümüz kör mü olmuş görmeyelim hiçbirini. Canfeda Hak Yolu Kanıyla besledi. Ali cümlesi ile sır idi Muhammet Mustafa ile aşikar oldu. Pir Hüseyin Ana Fatma’nın nuruyla ya Hak dedi. Süfyan din tüccarlığına. Bizim meselemiz Hak yerini bulsun diye, cümlesine nur olmuş Hak Yol Peygamberleri, Evliyaları, Anaları, İktidarın tüccarlığına karşı, nefislere karşı yollarını korumaktır. Kadim dediğimiz mesele budur. Hak Aşkı, Xızır hikmeti, Pirlerimiz, Analarımız, Jiyar, Diyarlarımız bizden Kudum düşürmemiş. Daha çok döneriz bu evrende birbirimizi daha çok görürüz. Bu yollar Ferhangi Şeyler ile olmaz. Cemil Meriç edaları ile ders almayız. Onlar Devlet Ehillilerin nasihatkarıdır. Bize ışık olacak isen Eşir’inden doğ sonra kelam eyleyelim. Yoksa cümle alem bize laf ediyor. Birde sen söylersin Ala’na bakarız Ali nuru var ise yüzümüz döner. Yoksa Hüseyin olur önünde dikiliriz. Bunlar fabrikalarda üretilmedi hoca, Öküzle yarenlikten beri rızkı, rıza ile pay etmişiz. Patronun tezgahında kölelik ederek değil.

Ah hocam birde siyaset incilerin o kadar sırıtıyor ki. İnceden inceye bizden bir halt olmaz deyip merkeze çekmek niyetin çok bariz. E alleme dille de Ferhangilik yaparak yumuşatıyorsun. Olsa olsa bu işi sosyal demokratlar ile solcular çözer diyorsun. Aleviler de orada burada olsunlar fakat; eh işte solcu iken Alevi olunmaz, Alevi iken Kürt olunmaz, Alevi iken ilişki kurulmaz biz sizin yerinize yaparız edaları. Millet hapiste çürüsün sen bize güzelleme yap. Atı alan Üsküda’ı geçti. Adalet Adalet diye bizi yamacına çektir. Adalet en son katilimiz Yazıcıoğlu’na gitti.
Dememiz odur ki Alem Çark-ı Pervazda iken bizim sizden beklentilerimiz var. Fakat; insaf ile. Biz dalgayı da, ihaneti de, nasihati de biliriz. Yola revan iseniz Pirinizi davet edin birlikte cümle yol evlatları ile bir araya gelelim, Civat olalım meselerimizi konuşalım Can olalım, Cem Olalım, Cümle Cana Derman Olalım olmaz mı hocam…

EN SON EKLENENLER