Koçerliği kentte yaşatıyor

 Bedriye Başak, kayyumun göç ettirme politikasına karşı kent merkezinde hem koçerlik kültürünü devam ettiriyor hem de koyun kırpmayla elde ettiği yünlerle ev ihtiyaçlarını karşılıyor.

Devletin yaylalarını yakması ve boşaltılması nedeniyle 30 yıl önce Sipanê Xelat’tan göç etmek zorunda kalan Bedriye Başak, (45) Batman’nın Gap mahallesinde koçerlik kültürünü sürdürüyor. Yayla yaşamına duyduğu özlemi gizlemeyen Başak, bu özlemini de hayvancılıkla uğraşarak dindirmeye çalışıyor. Başak, evin tüm ihtiyaçlarını da hayvanların yünlerinden karşılıyor.

90’lı yıllarda devletin kendilerini yaylalardan çıkardığını söyleyen Başak, şimdi ise kayyumun aynı uygulamalarla kendilerini Batman’dan göç ettirmeye çalıştığına dikkat çekti.

‘EVİN İHTİYAÇLARINI KARŞILIYORUZ’

Eski bir gelenek olan koyun kırpma işiyle ev ihtiyaçlarını karşılayan Başak, böylelikle elde ettiği yünlerden yorgan, yastık ve iplik yapıyor. Başak, koyun kırpma işlemini şu sözlerle anlattı: “Yaz aylarında hayvanlarımızın daha rahat etmesi için bu işlemi yapıyoruz. Elde ettiğimiz yünü eve getirip kadınlarla birlikte önce yıkıyoruz, daha sonra onu iyice çırpıp temiz bir şekilde evlerimizin balkonlarında ya da damlarında seriyoruz. En az 10 gün boyunca yıkadığımız yünlerin kurumasını bekliyoruz. Yün kuruduktan sonra küçük bir sopa aracılığıyla çırpmaya başlıyoruz. Sonrasında da topladığımız yünleri yorgan, yastık ve iplik yapmak için hazır hale getiriyoruz. Fazla olan yünün kilosunu ise çarşıda kilosu 1 TL’ye satıyoruz.”

‘YÜNÜ İPLİK HALİNE GETİRİYORUZ’

Yaptıkları yünden sadece kendileri değil, komşularının da faydalandığını aktaran Başak, yünü ipliğe dönüştürme işlemini de şu sözlerle anlattı: “Eskiden bu işlemi yaylalarımızda sık sık yapıyorduk. Ninelerimizden kalma ‘teşi’ dediğimiz yuvarlak bir eşya ile yünü elimizde uzun bir çizgi şeklinde oluşturuyoruz. Sonra, ‘teşi’ ile yünü iplik haline getirmeye çalışıyoruz. ‘Teşi’ ile elde ettiğimiz ipliklerle de hem kendimize hem de hayvanlarımıza ‘tûr’ dediğimiz eşya taşımaya yarayan çantalar, yünlü kazaklar elde ediyoruz.”

‘HAZIR ÜRÜNLERDEN DAHA UCUZ’

Yünden elde edilen ürünlere ilginin eskiye oranla daha az olduğunu, yünün yerini artık elyaf ve pamuğun aldığını dile getiren Başak, “Eskiden insanlar çeyizlik eşya için yün alır, kendi ev ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırdı. Şimdi ise yerini hazır ürünler aldı. Biz bu geleneği devam ettirmeye çalışıyoruz. Aynı zamanda hazır ürünler çok pahalı. Hazır ürünleri tercih etmiyoruz. Çünkü bir yorgan almaya çalıştığınızda en az 200 TL ödüyoruz. Bu yünlerden elde ettiğimiz ürünler ise daha ucuz. Şuana kadar 7 yorgan, yastık ve 7 döşek yaptırdım” diye konuştu.

‘KEŞKE YAYLADA DOLAŞSAYDIM DA…’

Yaylalardaki yaşamı özlediğini söyleyen Başak, tekrar yaylalara dönmeyi istediğini, oradaki yaşamın daha temiz ve güzel olduğunu anlattı. Birçok yaylada yaşadığını ifade eden Başak, “Yaylalarda hayvanlara bakıyorduk. Hayvanları sağıyorduk. Peynir, yoğurt yapıyorduk. Ondan sonra da tarlada çalışıp evlerimize dönüyorduk. Ancak yaylalarımız yasaklandı. Biz de göç etmek zorunda kaldık. Keşke şimdi yaylada sırtımda bir ‘tûr’la dolaşsaydım da burada böyle oturmasaydım” dedi.

‘BİZİ GÖÇE ZORLUYORLAR’

Koçerliği yaşatmaya çalışacağını söyleyen Başak, kendi kültürlerine yönelik kayyum tarafından saldırılar gerçekleştiğini belirtti. Başak, “Buraya yerleştiğimizde kimse yoktu. Hayvancılıkla geçimimizi sağlıyoruz. Bizi yaylalarımızdan kopardılar. Şimdi ise kayyum bizi buradan göç etmeye zorluyor. Ahırlarımız yıkıldı, hayvanlarımız şehrin dışına çıkarıldı. Tüm geçim kaynağımız elimizden alındı. Biz de hayvanlarımızın çoğunu satmak zorunda kaldık. Tüm geçim kaynağımız hayvancılığa dayalı. Ninelerim, dedelerim koçerlik yaptılar, ben de yaptım. Çocuklarımızın ilgisi yok; ama onların da bu kültürü devam ettirmelerini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

EN SON EKLENENLER