OHAL ve yasağa rağmen yaşam da, inşa da sürüyor

Yasağın 79 gün sürdüğü Yüksekova’da, yaşam da inşa da OHAL’e ve imar yasağına rağmen sürüyor. Zarar gören yapıların bir kısmının onarılarak yeniden yaşanılır hale getirildiği kentte, yüzde 90’ı yeniden dönen halk el birliği ile inşaya devam ediyor.

Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde 13 Mart 2016 tarihinde ilan edilen ve 79 gün süren sokağa çıkma yasağı döneminde binlerce ev ve işyerinin yakılıp yıkıldığı Cumhuriyet, Güngör, Mezarlık, Orman, Eski Kışla ve Esentepe mahallerinde yaşam da, inşa da Olağanüstü Hal (OHAL) ile ağırlaşan koşullar ve “acele kamulaştırma” adı altında getirilen imar yasağına rağmen sürüyor. Zarar gören 16 bin evin bir kısmının onarılarak yeniden yaşanılır hale getirildiği mahallelerde, yüzde 90’ı yeniden dönen halk, el birliği ile inşa çalışması sürdürüyor.

HER YER KARAKOL

Dört bir yanı karakol ve polis kontrol noktaları ile kuşatılmış ilçede, arama ve kimlik kontrolü girişindeki Yeni Köprü Kontrol Noktası’ndan başlanarak, belli aralıklarla çarşı merkezine kadar sürüyor. Asfaltlı tek yolun kalmadığı ilçe merkezine ulaşanları, polis bariyerleri, zırhlı araçlar ve hiç kesilmeyen siren sesleri karşılıyor. “Yasak” ardından Van yolu, Esendere-İran yolu, Şemdinli yolu, Dağlıca (Oremar) yolu, Kuru köy yolu, Eski Cezaevi kavşağı, Eski Hastane Köprüsü, Dağlıca yol kavşağı, Ziraat Bankası kavşağı, Ehmedê Xanê Ortaokulu yanı, Atasoylar binası yanı, Kışla Tepesi, eski Askerlik Şubesi’nin karakola çevrildiği veya polis noktası olarak kullanıldığı kentte, çileye dönüşen arama ve kimlik kontrolleri kimi zaman saatleri buluyor. Rutinleşen gece ev baskınlarında, kapı ve pencereler kırılarak, yurttaşlar gözaltına alınıyor. Gece boyunca ilçe merkezindeki helikopter hareketliliği ise hiç bitmiyor.

YIKIK İKİ MAHALLE

Ova üzerine kurulu ilçede, yıkıma en fazla uğrayan Cumhuriyet ve Güngör mahallelerinde yüksek sağlam binalardan eser kalmamış durumda. Yan yana bulunan ve ilçenin en büyük mahalleleri olan bu mahalleler, gündüzleri dahi neredeyse sessizliğe gömülüyor.

YANMIŞ BİNALAR SAĞLI SOLLU SÜRÜP GİDİYOR

Yasaktan önce okul, kapalı saha ve kültür merkezinin girişinde bulunduğu Güngör mahallesinde şimdi hafriyat yığınları ve yıkılan binaların temelleri üzerine baraka kurmuş hurdacılar bulunuyor. Temeli kalan binaların içinde en büyük alanı ise ilçedeki tek kültür merkezi olan Ehmedê Xanî Kültür Merkezi’nin yeri kaplıyor. Dağınık bir şekilde dizilmiş 6, 7, 10 katlı yanmış binalar yolun sağ ve solunda devam ediyor. Mahallenin iç kısımlarında ise ne getirilen yasağa, ne de TOKİ vaatlerine aldırış etmeden çalışan yurttaşlar göze çarpıyor. Onlarca ailenin evin ayakta kalan kolonları üzerine yeni bir yaşam inşa etmeye çalıştığı mahallede, kimisi bahçede kurulan çadırda kimisi ise sağlam kalan tek göz odada kalıyor.

18 KİŞİ TEK KİLERDE

Arabaların yollarda geçmekte zorlandığı, her tarafta inşaat malzemesi, su borusu, elektrik direklerinin bulunduğu mahallede, 240’ıncı sokakta yıkıntılar içinde ekilmiş sebze bahçeleri ve elma ağaçları dikkat çekiyor. Büyük bir bölümü yıkılmış bu sokağa yeniden dönenlerden Kaya ailesi, öğlen sıcağına rağmen çalışıyor. Emekle yeşertilmiş sebze bahçesini ve yıkılan duvarları gösteren Abdullah Kaya (51), “Öyle bakmayın bunlar iyi günlerimiz. Daha da iyi olacağız Allah’ın izniyle” sözleriyle, inanç ve kararlılığını vurguluyor. 1 yıl boyunca bahçesindeki tek gözlü kiler ve yanına yaptığı küçük mutfakta 18 kişiyle birlikte mücadele verdiğini anlatan Kaya, sonbahar gelmeden evinin bitmesi gerektiğini söylüyor. Kızının elleriyle yaptığı yöresel halıların yakılan evle birlikte küle döndüğünü dile getiren Kaya, “Kızlarım beni teselli ediyor, yeniden yaparız baba diyorlar” diyerek, durumdan duyduğu üzüntüyü anlatmaya çalışıyor.

HALK EVİ DE OKUL DA ARTIK YOK

Girişinde yakılmış ve yıkılmış binaların bulunduğu Cumhuriyet’te ise patikaya dönen yollar yürümeyi dahi zorlaştırıyor. Yapımına yeni başlanan su şebekesinin boruları, elektrik direkleri, kablolar ve her noktada göze çarpan hurdacılar mahalleye harabe görüntüsü veriyor. Yıkımdan önce mahallenin girişinde bulunan ve yolu 3 bölüme ayrıldığı için “üçgen bina” denilen bina yerinden toz bulutları yükseliyor. Üçgen binanın hemen ilerisinde yolun sağ tarafında bulunan ve 2014-2015 yılları arasında yapımı tamamlanıp açılan Taxa Zagros Halk Evini ve Vali Gürbüz Erdoğan İlköğretim Okulu’ndan ise eser kalmamış durumda. Suların hala düzenli akmadığı mahallede, yurttaşlar temiz su için çoğu kez arabalarla yakın köylere gidiyor.

‘EVİMİN YOLUNU BULAMADIM’

Elindeki ağır poşetler için yardım isteyen yaşlıca bir kadın, “Yasaktan sonra evime gelmek için tam bu noktaya geldim ama bir türlü evin yolunu çıkaramadım. Oturdum, ağlamaya başladım yolumu karıştırdım sanmıştım. En sonunda yolda geçenleri takip ederek evi bulmuştum. Oysa eskiden yüksek binalardan güneş değmezdi toprağa, her taraf insan kaynardı ama şimdi toz dumanından başka ne kaldı” diyerek, görülen fotoğrafı özetliyor.

‘KİMSE TOPRAĞINI BIRAKIP GİTMEZ’

Mahallede bulunan 3 hurdacıdan Ahmet Demir, yaklaşık 10 yıldır hurdacılık yaptığını ancak ilk defa bu kadar çok parçalanmış bahçe kapısı, masa, saç, ısıtıcı, pencere ve buzdolabı topladığını söylüyor. Demir, “Aslında evi yanmış parçalanmış ve yıkımı gören herkes şunu söylüyor. Bu yapılanlar Yüksekova halkından intikam almaktan başka bir şey değildi. Bu halk her şeyin farkında. Herkes akrabasının, yakının yardımıyla, desteğiyle bahçesini, evini yapmaya çalıyor. Kimisi tek gözlü bir odada kalıyor, kimisi bahçesindeki ağacın altında bir çadır açmış orada yaşıyor. Tek istekleri evlerini yeniden yapmak. Kimse toprağını bırakmak istemez”

10 DAKİKADA BİR ZIRHLI ARAÇ GEÇİYOR

Hafif esen rüzgarla toz bulutuna gömülen Mezarlık mahallesinde ise sokaklarda yüzü gözü toz içinde kalan çocuklar göze çarpıyor. Yıkılan evlerin bahçelerinde hala patlayıcılar olduğunu belirten çocuklar, gelen yabancılara özellikle evlere yaklaşmamalarını tembihliyor. Yıkılan çoğu evin ilk günkü gibi durduğu mahallede, yıkım en çok Halk Evi ve etrafındaki binalarda hissediliyor. Merkez Camisi’nin halen ayakta olduğu mahallede, cami yanında bulunan ve eylem etkinliklerin mekanı olan nokta ise ortadan kaldırılmış durumda. 10 dakikada bir zırhlı bir araca rastlanılan mahallede, eski Askerlik Şubesi’nin binası şimdi polis karakolu olarak kullanılıyor.

SALDIRININ İZLERİ DURUYOR

Orman mahallesine ilk girişte ise 28 Nisan’da özel harekat polisleri tarafından tahrip edilen mezarlık dikkat çekiyor. Mezarlığın büyük bir bölümü aileler ve mahalle halkı tarafından onarılmış olsa da saldırının izleri halen duruyor.

OKULLAR KARAKOLA ÇEVRİLMİŞ

Yıkılan okullar arasında olan ve bahçesine beton bariyerler taşınan Cumhuriyet mahallesindeki Vali Erdoğan Gürbüz İlköğretim Okulu ile Muharrem Malazgirt Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin “geçici karakola” dönüştürüldüğü ilçede, hasar gören Cumhuriyet İlköğretim, Uğur Sıtkı Ortaokulu, Gazi İlköğretim Okulu ile Atatürk ve Milli Piyango liselerinin akıbeti ise hala bilinmiyor. Kentte, 2012 yılında DBP’li belediye tarafından tek yeşil tepe olan Şahin Tepesi’ne yapılan Musa Anter Aile Parkı ise etrafına örülen beton bariyerlerle kapatılmış ve polis araçlarıyla kuşatılmış durumda. Etrafındaki ağaçların yakıldığı parka yaklaşan çocuklar ise tehdit ediliyor.

POLİS BASKINDA ÇAY, ŞEKER VE SİGARAYA EL KOYUYOR

Ticaretin Esendere Sınır Kapısına bağlı olduğu ilçede, sınır kapısı aylardır kapalı olduğu için esnaf büyük zorluk çekiyor. Sigara, çay, şekerin polis baskınlarında “kaçak” gerekçesiyle toplatıldığı ilçede, esnaf OHAL ile katmerleşen baskıdan illallah ediyor. İran Pasajı’nda 25 yıldır esnaf olan Ömer Duman, “Şimdi bu pasajda 45 esnaf var. Hepsi neredeyse 30 yıldır bu işi yapıyor. Polisler baskına geldiklerinde ‘bu işi bırakın gidin İstanbul’da fabrikada çalışın’ diyor. Biz kendi topraklarımızı bırakıp gitmek istemiyoruz. Bu iş bizim ekmek paramız, sınır kapısı neden kapatılıyor? Dünyanın her yerinde ülkeler birbiriyle ticaret yapar. Eskiden 100 lira kazanıyorsak, şimdi 25 lira bile kazanamıyoruz. Her hafta baskın oluyor, her şeye ‘kaçak’ diyerek el koyuyorlar. Hakkari’den gelen müşterilerim iki karton sigara bile alsa polis noktasında geri alınıp Zap Suyu’na atılıyor. Kaç yıldır bu işi yapıyoruz hiçbir dönem bu kadar işlerimiz durmadı” diyor.

Nimet Ölmez – dihaber

EN SON EKLENENLER