Doğan: Kalıcı olan demokrasi ve demokratlardır

Türkiye’nin yargıda sınıfta kaldığını belirten HDP’nin avukat kökenli Milletvekili Celal Doğan, “12 Eylül rejimi yüzde 93 ile bir anayasayı getirdi. Kenan Evren bu dünyadan göç ettiğinde ise arkasında Fatiha okuyacak 3 kişi bulamadı. O nedenle kalıcı olan demokrasi ve demokratlardır” dedi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Kadıköy’de sürdürdüğü Vicdan ve Adalet Nöbeti’ni değerlendiren partinin avukat kökenli İstanbul Milletvekili Celal Doğan, Türkiye’de adaletin sınıfta kaldığını belirterek, kalıcı olan demokrasi ve demokratlar olduğunu vurguladı.

İnsanların adalet arayışı tarih boyunca sürdüğünü hatırlatan Doğan, “Adaletin olduğu ülkelerde insanlar yaşamlarını refah içinde sürdürmüşlerdir. Ama adaleti kaybeden ülkelerde de hep kaos olmuştur. HDP’de Türkiye’de yıllardır hem demokrasi hem insan hakları için hem de insan haklarının uygulamaya konulması için adalet arayışında olmuştur. Türkiye’nin siyasi tarihi adalet açısından pek parlak olmadığını biliyoruz. Cumhuriyet’ten bu yana Türkiye’de siyasi davalar adalet yönünden hep sınıfta kalmıştır. Ama bugün geçmişi de aratacak şekilde sınıfta kalma değil ortadan kalkmıştır. Ortadan kalkan adalet için herkes arayış içinde. CHP’de bu arayış içine girdi HDP’de yıllardır bu hak arayışını devam ettiriyor” diye belirtti.

‘DAR HAPİSHANEDEN GENİŞ HAPİSHANEYE’

Hak aramanın en önemli yollarından birinin kitle iletişim araçlarının olduğunu vurgulayan Doğan, şunları dile getirdi: “HDP, ana akım medyada kendisini anlatabilmesi için ne hakkı var ne de hak veriliyor. Ancak, zor durumlarda yurtdışında yayın yapan bazı kanallar bu talebimize cevap veriyor. O da toplumun belli bir kesimine ancak hitap edilebiliyor. Biz sesimizi medyada duyurma ihtiyacımızı kaybettik. Topluma gitmeye çalışıyoruz ama OHAL ve öncesinde ya mitinglerimiz saldırıya uğruyor ya da yasaklanıyor. Şimdi Türkiye’de kala kala parkların içerisinde toplumun bu konuya dikkat çekmesi için bir eylem söz konusu. HDP’nin milletvekilleri içerideki dar hapishaneden geniş hapishanesi olduğu Türkiye’nin bir karikatür anlayışının sergilemeye çalışıyor.”

‘TÜRKİYE BU ORTAMDAN KURTULACAKTIR’

Parktaki ablukaya dikkat çeken Doğan, “Buradaki eylem çok daha farklı. 200-300 metre yürüyorsunuz, ancak eylemdeki arkadaşlara ulaşabiliyorsunuz. Halkın girişi nerdeyse imkansız hale getiriliyor. Daha kötüsü çevredeki insanların rahatsız edilebilmesi için ne gerekiyorsa yapılmış. İçinde bulunduğumuz durum mutluluk verecek bir tablo değildir. Türkiye, inşallah bu ortamdan kurtulacaktır” diye belirtti.

‘TÜRKİYE SINIFTA KALMIŞTIR’

Seçime giren her siyasi partinin Türkiye’de adaletin bağımsız olmadığından şikayet ettiğini ve iktidara gelen partilerinde bu adaletsizliği kullanmak istediğine işaret eden Doğan, şöyle devam etti: “Kendilerine adalet lazım olduğunda adalet arayanlar, adalet başkasına lazım olduğunda adaleti bağımsız ve tarafsız hale getirmeyenler, adaleti idare etmeye çalışıyorlar. Bu Türkiye’nin gelmiş olduğu adalet açısından sınıfta kalma noktasıdır. Bir Pakistan, Afganistan ve Kuzey Afrika’daki yargı bağımsızlığı konusunda sınıfı geçmiştir. Bizimkiler sınıfta kalmıştır. Çünkü, hakim bağımsız bir şekilde karar veremiyor. Verdiğinden kararlardan dolayı sorguya tabi tutuluyor.”

‘DÖKÜLEN ADALETİ TAMİR ETMEK HEPİMİZİN GÖREVİ’

Türkiye’de geçmiş dönemlerde 17 bin hakim ve savcı kadrosunun olduğunu hatırlatan Doğan, “Bunun beşte biri ya cezaevinde ya da görevinden uzaklaştırılmış. Yargısı cezaevine girmiş bir ülkenin hangi yargıç Türkiye’de adaleti dağıtacak. Biz bu hale getirmedik yargıyı. Yargı kendisi hapishaneye girmiş. Kendisi adaletsizlik yapmış. Bu kurumdan adalet mi bekleyeceğiz. Türkiye’de tüm kesimlerin adaletten şikayetçidir. Türkiye’de şiddetin tırmanması adaletin tecilli etmemesinden kaynaklıdır. Adalet, Türkiye’de halükarda dökülüyor. Dökülen bu adaleti tamir etmek hepimizin görevi olması gerekir” dedi.

‘KALICI OLAN DEMOKRASİDİR’

Demokrasi mücadelesinin zorluğuna vurgu yapan Doğan, şunları söyledi: “Demokrasi bir talep işidir. Toplumsal bir talep olmadığı zaman kimse size arzu ettiğiniz şekilde yaşama hakkı vermez. O nedenle toplum haklarını talep edecektir. Bu talep etmenin altında cebir ve şiddetten söz etmiyorum. Türkiye’de insanlar sandığa gidecek, sivil itaatsizlikler ile haklarını arayacaklardır. Yani demokrasi taleplerini dillendireceklerdir. Hak aramanın başka bir yolu da demokratik direnişlerdir. Bu direnişlerin ille de şiddete dayanması şart değildir. Şiddetsiz de demokrasi savunulabilinir. 12 Eylül rejimi yüzde 93 ile bir anayasayı getirdi. Kenan Evren faşizmi. Bu dünyadan göç ettiğinde ise arkasında Fatiha okuyacak 3 kişi bulamadı. O nedenle kalıcı olan demokrasi ve demokratlardır.”

EN SON EKLENENLER