Van’daki nöbette son gün: İmralı tecridine hayır

Vicdan ve Adalet Nöbeti’nde Öcalan’a uygulanan tecride dikkat çeken HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Nadir Yıldırım, tecrit politikalarını reddettiklerini ve çözümün muhatabının Öcalan olduğunu söyledi.

Diyarbakır’dan İstanbul’a, oradan Van’a uzanan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Vicdan ve Adalet Nöbeti’nde son güne gelindi. Eylemin son günü, Gürpınar’dan Musa Anter Barış Parkı’na yapılan ziyaretlerle başladı. Nöbet günlük basın toplantısıyla devam etti. Nöbetin son gününde günlük basın açıklaması, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride ayrıldı.

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Van Milletvekili Nadir Yıldırım’ın, Öcalan üzerindeki tecride ilişkin yaptığı açıklama şöyle:

“Vicdan ve Adalet Nöbetimizin Van sürecini bugün tamamlıyoruz. Van halkı bizi İzmir’e uğurlayacak. Son günde ülkenin birçok sorununa ilişkin açıklama ve değerlendirmelerimiz oldu. Bıkmadan, usanmadan temel sorunlara ilişkin düşünce ve politikalarımızı Türkiye halkları ile paylaşmaya devam edeceğiz.

MÜCADELEMİZ TECRİDİ KIRMAYA DÖNÜKTÜR

20 Temmuz’da İstanbul Beşiktaş’ta paylaştığımız deklarasyonun özünde 3 temel kampanya belirledik. Birincisi demokratik siyasete özgürlük, ikincisi özellikle ülkenin bütün sorunları ile bağlantılı olan, tüm sorunların toplamı olarak tanımladığımız Kürt halkının özgürlük sorununun demokratik çözümü, bu sorunun çözümünün ana eksenini oluşturan Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan ve Öcalan’a dönük tecrit ile politik yaklaşımlara dönük süreci hedeflemeyi kırmaya dönüktür. Üçüncüsü, toplumun her kesimi için bütün siyasi düşünceler için, adalet vurgusu ve mücadelesi geliştirmektir. Dönemin demokrasi programının en esasını oluşturan Kürt sorununun demokratik çözümü ve buna bağlı gerçek, kalıcı, halklar arası barışı sağlayacak mücadele geliştirmektir.

KANGRENLEŞMİŞ 100 YILLIK SORUN

Ülkenin son 100 yıllık gelişim sürecinde, aşılmamış ve zamana yayıldıkça kangrenleşmiş asıl sorunları vardır. Bu sorunların hepsini demokrasi, özgürlük ve eşitlik sorunu olarak tanımlayabiliriz. Ülkenin temel sorunlarını doğru tanımlamak ve doğru çözümler geliştirmek herkesin temel amacı olmalıdır. Bizler parti olarak, ülkenin temel sorununu Kürt sorunu olarak tanımlıyoruz. Bu bütün toplumsal sorunları çözümsüz bırakmıştır. Ana sorunu ve odağı çözüme kavuşturabilirsek, toplumun bütün sorunlarını çözüme girebileceğini ve deneyimlerimizde gördük. Bu durumu en etkili şekilde ne zaman gördük? 2013 ve 2015 tarihleri arasında Sayın Öcalan ile birlikte Kürt sorununun demokratik çözümü hedefleyen diyalog süreci bunu net olarak göstermiştir.

BÜTÜN SORUNLAR MASAYA YATIRILDI

90 yıllık Cumhuriyet tarihinde hiçbir şekilde tartışma konusu olmayan toplumsal sorun, bu süreçte tek tek masaya yatırılıp, tartışılmıştır. Kürt sorununun çözümüne dönük gelişecek her adım, kendisi ile birlikte diğer toplum sorunlarının çözümünü doğuracaktır. Başta Kürt sorunu olmak üzere, ülkemizdeki tüm inanç sorunları, başta Alevilerin sorunları yaygın bir şekilde tartışılmaya başlandı. Ülkedeki azınlıkların sorunları tartışılmaya başlandı, Ermeni sorunundan bütün sorunlara tartışıldı. İktidar her ne kadar çözümsüzlüğü üreten bir tarza dönüştürse de Türkiye halkları bu sorunları tartışma imkanı yakaladı.

SORUNLARI ÇÖZME EĞİLİMİ GELİŞTİRDİ

Kadınlardan gençlere, ekoloji sorunlar, kültürel ve spor alanında sorunlar bu süreç içerisinde. Sayın Öcalan’ın büyük emek ve çabasıyla tartışma sürecine girdi. Toplumun bu sorunlara dönük çözüm arayışı gerçekleşti. Üstü örtülen sorunlar, iktidarların manipilasyonları ile toplum manipüle edilmiştir. Bu sürecin en temel başarılarından biri toplum kavgasız, savaşsız ve şiddetsiz kendi sorunlarını çözme eğilimi gerçekleştirmiştir. Yapılan kamuoyu araştırmalarında diyalogun gerekliliğini göstermiştir. AKP iktidarı başta olmak üzere, devletin ilgili mekanizmalarında gerekli cevabı yaratamamıştır. Bu sorunda çıkarcı ve politik menfaat geliştirmişlerdir. Ülkenin geleceği iktidarlarına feda etmişlerdir.

ÖCALAN SUSTURULDUĞUNDA SİLAHLAR KONUŞMUŞTUR

5 Nisan 2015 tarihinden bu yana birlikte yaşadık ve gördük. 15 Şubat 1999’da Sayın Öcalan komplo ile ülkeye teslim edildiği günden bu yana, ülkenin yaşadığı sorunları bir bir düşünelim. Sayın Öcalan’ın kendi rolünü oynama imkanları bulduğu dönemde, ülkenin daha özgür günlere yol aldığını gördük. Sayın Öcalan tecrit ile etkisiz kılınmaya çalışıldığında, silahlar konuşmuştur. Öcalan’ın konuştuğu her dönemde insanlar konuşmuştur. Bugün olduğu gibi silahlar bu kez daha kapsamlı konuşmaya başladı.

2013-2015 TARİHİ BİR SÜREÇTİR

Özellikle 2013-2015 süreci ülke tarihinde unutulmayacak tarihsel bir süreç olarak yerini almıştır. İmralı’da Sayın Öcalan ile yürütülen diyalog süreci sadece Türkiye sorunları çözecek bir perspektif değil Ortadoğu’da savaşın derinleşmesi değil, çözüm ve demokrasi ile çözüm imkanları bulmuştur. Sayın Öcalan görüşme notlarında, ‘Biz Türkiye’de barış sağlayabilirsek, bölgede doğru demokratik bir ittifak oluşturabilirsek, Ortadoğu’nun sorunları demokrasi ekseninde çözüme kavuşturabiliriz’ tespiti vardır. Sayın Öcalan birçok görüşmede, ‘Ülkenin ve iktidarın önünde iki yol vardır, Erdoğan ya Özal yolunda ilerleyecek ya da Çiller’i aşan pozisyona girecek. Benim kaygılarım vardır, Erdoğan’ın Çiller’e doğru yürümesini engellemek gerekiyor’ dedi.

ERDOĞAN ÇİLLER’İ AŞAN BİR YOLA GİRDİ

Erdoğan Çiller’i aşan bir yola girdi. İç barışın bozulduğu ve iç savaşın derinleştiği dönemde, savaş tutumlarına girişti. Sayın Öcalan’ın geliştirdiği, demokratik çözüm yerine hegemon çözüm geliştirdi. Ülkede ve bölgede hegemon olma çabası, bizi savaş cenderesine soktu. Sayın Öcalan, 2013 tarihinde ülkede darbe mekaniğinden söz ediyor. Paralel devlet meselesini kavramlaştıran kişi Sayın Öcalan’dır. Erdoğan 2014’ün sonuna doğru paralel devlet meselesini konuşmaya başladı. O dönem halklarımıza yapılan uyarılar karşılık bulsaydı, bugün bu sorunları tartışmıyor ve halkın iradesi vekiller parklarda mücadele etmezdik.

ÖCALAN’IN ‘BİR MUHATAP ARIYORUM’ TESPİTİ

Ülkenin daha ileri sorunları tartışıyor olacaktı. Biz bütün bu durumların toplamında bir kez daha belirtmek istiyoruz; ülkenin bütün sorunlarının çözümü Kürt sorununun demokratik çözümünde geçer. Kürt sorunun çözmeyen hiçbir iktidar, ülkeye çözüm getiremeyecektir. Kürt sorununun demokratik çözümünün esas gücünün Sayın Öcalan olduğu gerçekliği ile 1999’dan bu yana uygulanan özel İmralı rejimini bir kez daha ret ettiğimizi, İmralı rejiminin bugün adım adım bütün hapishanelere yayıldığını görüyoruz. Ülkemizi, halklarımızı ve özgür geleceğimizi, anti demokratik gidişattan kurtarmanın, çıkışın temel muhatabının Sayın Öcalan olduğunu belirterek, İmralı’da geliştirilen tecrit politikalarını ret ediyoruz. Sayın Öcalan’ın 1993’te söylediği ‘Bir muhatap arıyorum’ tespiti, bugün hala kendini koruduğunu bir kez daha belirtiliyoruz.

KONUŞMANIN KOŞULLARINI YARATMAK

Partimizin esas mücadelelerinden biri İmralı tecridine son vermek. Sayın Öcalan’ın konuşabileceği koşulları yaratmak, sağlık, özgürlük koşullarının bir an önce oluşturulmasından, parti ve halk olarak mücadelenin geliştirilmesi gerektiğini belirtiliyoruz. Son 7 yıldır, anayasaya aykırı olarak avukatları ile görüştürülmeyen, 2 yıldır hiçbir heyet ile görüştürülmeyen, son 3 yıldır ailesi ile görüştürülmeyen, mektup ve hiçbir iletişim aracı ile durumundan haberdar olmadığımızı belirtmek istiyoruz. Bu uygulamaların anti hukuk kurallarında dahi karşılığı yoktur.

ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN…

Bu nedenle en temel mücadele alanlarımızdan biri olarak görev olarak önümüze koyduk. Uzun süre kendisinden haber alınamaması, İmralı’da geliştirilen ve topluma yaydırılmak istenen, dünyada biriciktir. Hitler ve Almanya ile eşleştirilmeye çalışıyor, bu faşizmin başlangıcıdır. Bu mücadelenin merkezine Sayın Öcalan’ın özgür hareket etme, sağlık ve güvenlik koşullarının yaratılması, temel mücadele alanı haline getirirsek, demokratik siyaset özgür ve temel çözüm aracı olacaktır.”

EN SON EKLENENLER