Öndeş: Özgür Gündem geleneği hiçbir zaman ‘hazır ola’ geçmez

Kapatılan Özgür Gündem Gazetesi editörlerinden Ender Öndeş, devletin bölgedeki politikalarını teşhir ettiklerinden dolayı her zaman baskıya maruz kaldıklarını belirterek, “Özgür Gündem geleneği devletin karşısında hiçbir zaman ‘hazır ola’ geçmez” dedi.

Kürt basın geleneğinden gelen Özgür Gündem Gazetesi, birçok kez kapatıldı, çalışanları öldürüldü ve tutuklandı. Geçen yıl 15 Temmuz askeri darbe girişiminin ardından 16 Ağustos’ta İstanbul 8’inci Sulh Ceza Mahkemesi tarafından geçici kapatılma kararından hemen sonra özel hareket polisleri tarafından Özgür Gündem Gazetesi binasına baskın düzenlendi. Baskın sırasında aralarında kapatılan Dicle Haber Ajansı ve İMC TV muhabirlerinin de olduğu 24 kişi gözaltına alındı. Baskının yıldönümünde kapatılan Özgür Gündem Gazetesi editörlerinden Ender Öndeş ile konuştuk.

Devletin gazetenin üzerinde her zaman baskısı olduğunu belirten Öndeş, gazetenin kapatılmasının en önemli nedenlerinden birinin “Gönüllü yayın yönetmeni kampanyası” olduğunu kaydetti. Kampanyanın başarılı olduğunu ifade eden Öndeş, “Farklı toplumsal kesimlerden, siyasi görüşlerden hatta bizim görüşlerimizi benimsemeyen insanlardan ciddi katılım oldu. Bu durumda devlet cephesinde ciddi bir gerginlik yarattı” dedi.

‘DEVLETİN POLİTİKALARINI TEŞHİR ETTİĞİMİZ İÇİN…’

15 Temmuz askeri darbe girişiminin AKP için “Allah’ın lütfu olduğu” değerlendirmesi yapan Öndeş, “Darbe başarıya ulaşmış olsaydı bizim gazete aynı akıbete uğrayacaktı. Darbe olmayınca aynı akıbet bir ay gecikmeli oldu. Çok beklenmeyen bir şey değildi. Bu gazete baştan beri rahatsız ediciydi. Çünkü, bu gazete ve özgür basın geleneği olmamış olsaydı Roboski olayı 34 ‘terörist’in ölü olarak ele geçirildiği vaka olacaktı. Çok büyük bir hızla özgür basın geleneğinden gelen gazeteciler oraya ulaşmamış olsaydı; böyle geçecekti. Güçlükonak vakası da tarihe böyle geçecekti. Bu gazete olmasaydı; ne olurdu diye baktığınız zaman gazeteye neden yönelimin olduğunu da görmüş olursunuz. Bu gazete ve özgür basın geleneğinin varlığı yeterli; çünkü gerçekleri yazıyorsun. Bazen örtülmüş şeylerin üzerini açıyorsun. Bence yönelimleri için yeterli. Kürdistan’da devletin politikalarını teşhir ettiğimiz için kapatılıyoruz” diye konuştu.

’12 EYLÜL’E YAKIŞIR BİR EZİYETTİ’

Gazeteye baskın yapıldığı günü de anlatan Öndeş, “Çok ilginç bir şey oldu. Yenişafak Gazetesi’nin internet sitesinde yayımlandı, kapatma kararı. Savcılığın tebliğ etmesinden çok önce bu gazetede yayımlandı. Normal koşullar altında bu bir kapatmaydı. Gelirsiniz; tebliğ edilir kapatma kararı, imzalarsınız, mühürlersiniz ve gidersiniz. Ama, o günkü atmosfer çok bariz bir biçimde bizi dövmeye gelmişler. Polisler, özgüven patlamasıyla coşmuş haldeydiler. Generalleri tokatlamışlar öyle bir özgüven sağlamışlar. Gittikleri cemaatin farklı kurumlarında da bir ürkeklikle karşılaşmışlar. Bize geldiklerinde de bize ‘ayağa kalkın, kenara çekilin, devlet geldi, biz devletiz, hukuk da biziz’ gibi söylemlerde bulundular. Baştan itibaren bir gazeteyi kapatmaya falan gelmemişler. ‘Adam etme’ye gelmiş bizi. Bariz şekilde saldırgan bir şekilde geldiler. Ondan sonra da kıvılcım olması gerekiyordu ve o da oldu. Hayatımda çok eziyet çektim ama o günkü eziyet 12 Eylül’e yakışır bir eziyetti” ifadelerini kullandı.

‘ÖZGÜR GÜNDEM GELENEĞİ ‘HAZIROLA’ GEÇMEZ HİÇBİR ZAMAN’

Bina ve otobüs içerisinde de polisin kendilerine saldırdığını belirten Öndeş, “Merdivenden yuvarlanmalar, otobüste saldırmalar. 4 saatlik bir otobüs macerası vardı, anlatılacak gibi değil. Sürekli işkenceler ile geçen bir 4 saatti. Bir niyetle gelinmişti. O niyet bizleri ‘hazırola’ çekmekti. Bizi fena halde başkalarıyla karıştırdılar bence. ‘Hazırola’ geçmedik ve geçmeye de niyetimiz yoktu zaten. Özgür Gündem geleneği hiçbir zaman ‘hazır ola’ geçmez devletin karşısında. Onun da bir bedeli oldu” diye konuştu.

‘HİÇ ŞAŞIRMADIM’

Gözaltına alınmalarına rağmen bir sonraki güne gazetenin çıktığını vurgulayan Öndeş, “Gözaltındasınız. Ama bizdeki duygu gazete yarın çıkar duygusuydu. Ve bundan da çok eminsiniz. Diğer gün de çıktı. Gözaltında olduğumuz için gazete 3-4 gün sonra ulaştı bize. Ama hiç şaşırmadım. Bu gazete böyle bir gazete. 2009’da basıldığında ertesi gün gazete bayilerdeydi. O gün de yine bayilerdeydi” dedi.

‘ÖZGÜR BASIN GELENEĞİ HER ZAMAN DEVAM EDECEKTİR’

Devletin tüm baskılarına rağmen özgür basın geleneğini hiç bir zaman susturamadığını vurgulayan Öndeş, “Bu hiçbir zaman olmadı. Böyle düşünenin aklına şaşarım. Bu gazete susmaz. Bu baskı içerisinde başka gazeteler ve yayın organları da daha radikalleşmeye başladılar. Tersi gerçekleşti. Kürt basınını tecrit edip ondan kurtulmak istediler; ama tersine başka yayın organları süreci eklemlenmeye başladı. Televizyonlar, gazeteler kapatıldı. Ama sessizlik diye bir şey yok. Bir biçimde özgür basın kendi yolunu mutlaka buluyor. Baskılar ile bu işi çözemeyeceklerini bence onlar da biliyor. Bence mantıkları, bunu ne kadar susturabilirsem mantığıdır. Gelenek devam ediyor ve her zaman da devam edecektir” dedi.

‘BU DAMAR BİTMEZ’

Türkiye’de basın alanının “berbat” bir durumda olduğu değerlendirmesi yapan Öndeş, “Çok berbat bir noktada. Biz yolumuzda gidiyoruz. Bütün iktidarlar sıfır muhalefet isterler. Hiç ses çıkmasın isterler. Asıl amaçları budur. Ama onlar da şunu bilirler. Hiçbir ülkede hiçbir zaman sıfır olmaz. Ama bir bölümünü korkutmak isterler, bir bölümünü satın almak isterler, bir bölümünü tasfiye etmek isterler. Türkiye ve Kürdistan’ın damarı izin vermiyor. Bu iyi bir damar. Bu kesmekle, biçmekle ve tutuklamakla yapılabilecek bir şey değil. Bitmez bu damar” diye konuştu.

Uzun yıllardır gazetede çalıştığını belirten Öndeş, “Cefasıyla sefasıyla bu işi yapmaya çalışıyoruz. Yapmaya da devam edeceğiz” dedi.

EN SON EKLENENLER