TARİHİ DİNAMİTLİYORLAR

Rant uğruna Türkiye’yi baştanbaşa delik deşik eden AKP iktidarı, Sûr’dan Cizîr’e, Heskîf’e kadar Kürdistan coğrafyasında tarihi ve kültürel mirası katlediyor. Ilısu Barajı’nın altında kalacak olan Heskîf’te mağaralara dolgu yapılırken, kayalıklar dinamitlenerek yıkılıyor

İktidara geldiği ilk yıllarda farklı kültürleri gözeten bir anlayış içerisinde olacağı vaadinde bulunan AKP, bugün ‘tek millet, tek devlet, tek bayrak’ sloganıyla ‘kendinden’ görmediği tüm halkları hedefine koymuş durumda. Alt yapısını çok uzun yıllar önce hazırladığı fakat şimdilerde dile gelen ‘yeni devlet’ için ‘öteki’ halklara saldırmaya devam eden AKP, kültürel ve tarihi değerleri yok etmeyi sürdürüyor. DAİŞ’in, Suriye’de Palmira Antik kentini hedef alıp yakması gibi Taliban’ın Afganistan’da heykelleri yıkması gibi AKP de Heskîf’te yıkım gerçekleştiriyor.

‘Geçmişle bağlar koparılıyor’

Yapımı tüm itirazlara rağmen süren 12 bin yıllık Heskif’i (Hasankeyf) sular altında bırakacak Ilısu Barajı nedeniyle tahrip olurken, şimdi de Devlet Su İşleri (DSİ), kaymakamlık ve özel firma eliyle başlatılan “Dolgu ve Güçlendirme Projesi” nedeniyle kayalar yerinden sökülüyor. Mağaralara taşlardan dolgu yapılırken, devasa kayalar antik liman yapılacağı gerekçesiyle dinamitlerle parçalanıyor. Konuya ilişkin gazetemize konuşan Birleşmiş Milletler (BM)-HABITAT Genel Başkanlığı’na bağlı, Zorla Tahliyeler Konusunda Danışmanlar Kurulu (AGFE) Türkiye Temsilcisi Cihan Uzunçarşılı Baysal, Heskif’te bir dizi hak ihlali yaşandığını söyledi. Konut hakkı ihlalinin en öncelikli ihlaller arasında olduğunu belirten Uzunçarşılı Baysal,”Halka, “Sen buralarda yaşamazsın, ben seni tokilerde ‘medeni medeni’ yaşatacağım gibi sömürgeci bir zihniyetle, bir dönüşüm yapılıyor. İkinci olarak; bölge tamamen nüfussuzlaştırılıyor, barajla birlikte yok ediliyor. Özgün tarihi ve kültürel değerleri yok ediliyor. Geçmiş, toplumsal hafıza siliniyor. Oradaki nüfusların geçmişle bağları kopartılıyor” dedi.

‘Yapılan sosyal mühendisliktir’

Bölgedeki tarihi eserlerin taşınmasına da değinen Uzunçarşılı Baysal, “Kültür varlıklar taşınsa bile taşındıkları yer aynı dokuya, sahip değil dolayısıyla ruhu olmayacak. Müzekent misali yapay bir mekan kuruyorlar, oysa Hasankeyf yaşayan bir mekandı, oradaki toplulukla var olan bir mekandı, o insanlar oraya ruh katıyordu. Şimdi hepsini birlikte yok ediyorlar” diye konuştu. Dönüşüm, zorla tahliye ve yerinden etmenin; ülke genelinde hakim olduğunu vurgulayan Uzunçarşılı Baysal şöyle devam etti; “Ülkenin doğusuna baktığımızda da bu yapılanlar tehcir ölçeğinde. Buralarda dönüşüm, HES’ler, baraj projeleri, mekanın kültürel bağlarını yok ediyor, toplumsal hafızayı siliyor. Munzur’daki baraj projeleri mesela; yöre halkı için kutsal sayılan binlerce yıllık ziyaretleri sular altında bırakıyor. Bir yandan yandaş şirketlere doğa-kırım, kent-kırım üzerinden rant aktarılırken, bir yandan da mekan-mekanlar yok edilerek, yeniden düzenlenerek, özgün toplumsal yapıyla bağları kopartılarak iktidarın kendi ideolojisi doğrultusunda muhafazakar İslami normlarda mekanlar inşa ediliyor. Bugün yerle yeksan edilen Sur, yeniden inşa edilirken hangi nüfuslara açılacak? Mekan insanı değiştirir, dönüştürür, dolayısıyla kültürü de dönüştürür. Bu yapılan aynı zamanda mekan üzerinden bir sosyal mühendisliktir.”

Bu yapılan AKP’ye yakışır!

“Bir tarihi yok edip, yerine yenisini yapacağını söylemek tam da bu zihniyete yakışan bir davranış” sözleriyle konuşmasına başlayan Mezopotamya Ekoloji Derneği’nden Talat Çetinkaya da, “Ne tarihi, ne kültürel ne de bilimsel olarak böyle bir şeyin açıklaması olamaz. Oradaki taşların tekrar kullanılacağına dair açıklamalar Amed’de de yapıldı. Sur’u yıkıp fabrikalardan çıkarılan kesme taşlarla yeni Diyarbakır Evleri yapacaklarını söylediler. Bunların hepsi bilinçli yapılıyor” dedi. Kültürel dokunun iktidar için önem arz etmediğine dikkat çeken Çetinkaya, son olarak şunları söyledi: “Geçmişin nasıl bir doku yarattığı, nasıl bir kültür yarattığı, nasıl bir maneviyat yarattığı onlar için çok önemli değil. Bir şeyleri kopyalayarak bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Orada tarihi bitiriyorlar. Tabi sadece onların cahilliği değil, bu bilinçli bir politika. Biliyorsunuz ki Zeynel Bey türbesini taşıdılar. Onlar için bazı şeyler önemli. Nedir onlar? Milliyetçiliğe dayanan, ırkçılığa dayanan bir noktaya geldi artık bu tarihi anlayışla. Onlar için tarih önemli ama tabiki onların tarihi. Bu sadece bir baraj projesi olmadığını gösteriyor. Bu bir tarihi yıkımdır. Tarihi yok etmedir. Tarihsel, kültürel verileri, geçmişi bunlarla birlikte toplumsal benliği yok etmedir. Orada kendilerine ait çıkarıp ne varsa kullanacak. Ama diğer medeniyetlerin bıraktıkları anılar ve bellek yok edilmek isteniyor.”

HABER MERKEZİ

EN SON EKLENENLER