Suriye’ye girme nedeni sayılan Antep Katliamı’nda yargı yerinde saydı

 AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın Suriye topraklarına giriş nedeni saydığı Antep Katliamı’nda yargı yerinde saydı. Dava Kayseri’ye taşınırken, 2 çocuğunu kaybeden, eşi sakat kalan Baki İlter, faillerinin yargılanması ve hesap vermesini isterken, “Bugünün Türkiye’sinde adalet aramak zor” dedi.

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın “Çocuklarımız katledildi, kararımızı verdik Cerablus’a girdik” diyerek, Suriye topraklarına giriş nedeni saydığı DAİŞ’in Antep Katliamı’nda yargı süreci arpa boyu yol almadı. Antep’in merkez Şahinbey ilçesi Beybahçe mahallesinde Kürtlerin düğününe yönelik 20 Ağustos 2016 tarihinde yapılan saldırıda çoğu çocuk 56 kişi hayatını kaybetmiş, 69 kişi ise yaralanmıştı. Yaşanan patlamada kızı Rabia İlter (10) ve oğlu Yusuf İlter’i (5) kaybeden ve olay esnasında yaralanarak sakat kalan eşi Makbule İlter ile birlikte hayata tutunmaya çalışan Baki İlter, patlamanın üzerinden bir yıl geçti ancak faillerin bulunmadığını hatırlattı.

‘KIZIMI EN SON ORADA GÖRDÜM’

Baba İlter, saldırı gününü “Ben o gün işten erkenden çıkıp eve gelmiştim. Geldiğim sıra düğün için müzik ses sistemleri kurulmuştu. Müzikten ve gürültüden rahatsız olduğum için ve aynı gün ameliyat olan annemi ziyarete gidelim dedik. Düğün bitene kadar eşim ve çocuklarımla hem gürültüden uzaklaşmak, hem de annemi ziyaret etmek için gittik. Saat gece 22.00 gibiydi, müziğin kesildiğini duyup eve dönmeye karar verdik. 8 aylık hamile eşim, 5 yaşındaki oğlum ve 10 yaşındaki kızımla beraber sokağın başına geldik. O sıra çocuklarımla beraber mahalle bakkalına gittik. Normalde hastalandıkları için çocuklarıma dondurma yedirmezdim, o gün nedense izin verdim. İkisi de dondurma aldı. Kızım kapıdan çıkarken ‘Teşekkür ederim baba’ dedi ve kızımı en son orda gördüm, bir daha da görmedim” diye aktardı.

‘O GÜN KIYAMETİ GÖRDÜM’

Eşi, çocukları ile kalabalığın içerisinden eve doğru ilerlerken bir arkadaşı görüp duraksadığını ve sohbet etmeye başladığını sözlerine ekleyen İlter, şöyle devam etti: “Patlama sesi ile sendeledim. Tam o sırada basınçtan dolayı eşimin çocuklarla beraber fırladığını gördüm. Kızım kalabalığın içindeydi, onu görmedim. Sadece eşim ve oğlumu gördüm. Oğluma yetiştiğim sıra herhangi bir yaşam belirtisi yoktu. Eşime döndüğümde gerçekle yüzleştim. 50’den fazla cesedin olduğunun o an farkına vardım. Eşim 8 aylık hamileydi. Bacağından ve diz kapağından şarapnel parçası saplanmıştı. Bir yanda kızım kayıptı, bir yan da oğlum can çekişiyordu. Oğlumdan ümidimi kestim, oğlum ölmüş, eşimi kaybetmeyeyim duygusuyla eşimin eteğini koparıp bacağına sardım. Eşim bana ‘Beni boş ver kızımızı bul’ dedi. Ancak ölülerin arasında kızımı ararken bulamadım, kafası kopan mı dersin, gövdesi kopan mı dersin, parçalanan cesetler mi dersin yoksa cayır cayır yanan 5-6 yaşında ki çocuklar mı… Bir nevi ben o gün kendi kıyametimi gördüm. O an benden su isteyen 5 yaşında ki çocuğa su verememe vicdan azabını çekiyorum.”

ÇOCUKLARA SON GÖREV

“Orda vefat eden canların hepsi birinci dereceden akrabamdı” diyerek acısının tarifinin olmadığını dile getiren baba İlter, eşini hastaneye götürdükten sonra geri dönerek tekrar cenazelerin içinde kızını aradığını söyledi. Cenazeleri tek tek kontrol ettikten sonra kızını ara sokakta bir arabanın arasında sıkışmış halde bulduğunu anlatan İlter, “Ondan sonrada şok geçirmişim. Kardeşim beni hastaneye götürmüş ve aradan 5 gün geçmiş, ancak ben o beş günü hiç hatırlamıyorum. Oğlumun cenazesine katılamadım ama kızımın cenazesine katıldım. En azından son babalık görevimi yapmak istedim. Her ne kadar oğluma yapamamış olsam da, kızıma yapayım dedim” diye anlattı.

‘YARGIYA GÜVENMİYORUZ’

Devletin olaya maddiyat açısından baktığını, ancak maddi destek istemediklerini vurgulayan baba İlter, tek isteklerinin faillerinin yargılanması ve adalet önünde hesap vermeleri olduğunu ifade etti. Bugünün Türkiye’sinde adalet aramanın zor olduğunu hatırlatan İlter, şöyle devam etti: “Biraz zor ama en azından buradaki yargı birimlerine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni göreve davet ediyoruz. Başka çocuklar ölmesin, biz bu acıyı yaşadık, başkaları yaşamasın. Davamız Antep’te devam ediyordu. Ancak bundan 3-4 ay önceye kadar mahkemenin kayseri 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edeceği söylendi. Bu taşıma işlemi de neden yapıldı, bilmiyoruz ve anlam veremiyoruz. O da ayrı bir çelişkidir. Suçun büyüğü bizdedir. Mağdur aileler olan bizler, birlikte hareket edemedik. Çoğu aile acılarının peşini bırakıp maddiyatın peşinde koşuyor. Soruşturmanın ne aşamada olduğunu öğrenmek istediğimizde ‘gizlilik var söyleyemeyiz’ diyorlar. Ben iki çocuğumu kaybettim. Nasıl, kimlerin yaptığını öğrenemiyorum. Bugün Türkiye’deki yargıya güvenemiyoruz, ancak ben o yargıyı geçtim failleri Allah’a havale ettim. Onun adaleti şaşmaz.”

Hacı Yusuf Topaloğlu – dihaber

EN SON EKLENENLER