Saygı

Alevi kurumlarının Hacıbektaş ziyaretleri Ağustos ayında başladı. Belirlenen günlerde Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesine giden Aleviler; lokma dağıtıyor, dergâhı ziyaret ediyorlar. Yalnızca dergâhı değil. Hacıbektaş’ta görülmesi gereken; lâkin zaman zaman arka planda kalan ziyaretler de var.

Bu sene anma döneminde Erikli Baba Dergâhı ile yaptığım Hacıbektaş ziyaretinde ilk defa dergâhta cem oldum. Birlik Cemi olarak adlandırılan bu ceme; İstanbul, Eskişehir, Ankara, İzmir gibi pek çok farklı şehirden insanlar gelmişlerdi. 19 Ağustos akşamı Hünkâr Hacı Bektaş Veli Dergâhı’nda gerçekleşen Cem erkânı, atmosferi bakımından tarifsizdi. Onca kalabalık sıkışarak dergâh bahçesinde ibadet ederken yağmur yağmaya başladı. Uzun süre devam eden yağmura aldırış etmeyen Aleviler, ibadetlerini sürdürdüler. Islanmaya ve üşümeye razı olunsa dahi can sıkıcı hadiseler de yaşanmadı değil.

Cem erkânı başlamadan önce, dışarıdan davul sesleri geliyordu. Bir eğlence olduğu belliydi. Cemi yürütecek olan Dedelerden biri mikrofon ile uyarı gönderilmesini rica etti ve tüm iyi niyetiyle “Belli ki burada ibadet yapılacağından haberleri yok.” dedi. Herkes öyle olmasını arzu etmiştir diye sanıyorum. Bir süre ses kısıldı; ancak tekrar yükseldi. Birkaç kez kendilerine uyarı gönderildi; lâkin ses yalnızca ezan okunduğu esnada susturuldu. Ezan
bittikten sonra devam eden eğlence sesi, cem erkânı süresince kulakları rahatsız etti. Ses sistemi sayesinde mikrofon kullanıldığında gürültü duyulmasa dahi kimsenin böyle olmasına gönlü razı değildir eminim. Öyle bir atmosferde, güzel duygularla gelinmişken bu saygısızlık neden? İnanç ve ibadet yarıştırmak değil mevzu; ezana gösterilen saygı neden Cem erkânına gösterilmiyor?

Bu hâdisenin tek sorumlusu Alevilere karşı önyargılı olan toplum değil elbette. Anadolu’ya huzur, eşitlik ve barış getiren inanç önderi Hacı Bektaş Veli Dergâhı’na “müze” diyenler de sorumlu, Alevi ibadetini “dans” olarak nitelendirenler de…

Oraya gidildi ve görüldü ki dergâhlarda/ cemevlerinde yapılan şey ibadetten, eğitimden öte bir şey değil. İbadetin şeklini kimsenin belirlemeye hakkı olmadığını düşünüyorum ve başta bu sebeple dergâhların Alevilere teslim edilmesi gerektiğini savunuyorum. Saat 19.00’da kapanan bir dergâh olmaz, kapısında “müze” yazan bir dergâh olmaz.

Saygı burada başlıyor.

EN SON EKLENENLER