Sürgün öğretmenler tedirgin

Geçen yıl ihraç edilen öğretmen Nuri Özdemir, sürgünlerle örgütlülüğün engellenmek istendiğini belirterek, Antik Yunan’dan örnek veriyor: ‘Farklı ülkelerden gelen köleler, birbirlerinin dilini öğrenecekleri anda farklı yere gönderiyorlar. Bugün de bu sistem devam ediyor’

Yeni müfredat, TEOG’un kaldırılması ve ders kitaplarındaki hatalardaki tartışmalar, Türkiye’de gündemi işgal ederken, Kürdistan’daki eğitimcilerin gündemlerinin ilk sırasını ise sürgünler oluşturuyor. Faşizmin bu boyuta gelmesi ister istemez öğretmenler ve ailelerinde endişeyi arttırmış durumda. Eğitim-Sen Amed 1 Nolu Şube Eşbaşkanı Abbas Şahin, daha sürgün kararı alınmadan sosyal medya üzerinden “PKK’lı öğretmenler istemiyoruz” şeklinde kampanyalar yapıldığına dikkat çekerek, bunun bilinçli bir politika olduğuna işaret etti.

Asimilasyonun önü açılıyor

Şahin, sürgünlerle bu bağın koparılarak, asimilasyonun daha da kolay hale getirildiğinin altını çizdi. Şahin, asimilasyonun boyutunu göstermek için geçen sene Amed’de yaşanmış bir olayı hatırlatıyor: “Geçen sene 11 binden fazla arkadaşımız açığa alındığında yerine nereden geldiğini bilmediğimiz ücretli öğretmenler atandı. Bunlardan biri okulda adı Biryar olan öğrenciye ‘Bundan sonra senin adın Biryar değil, Ramazan’ diyor. Çocuk eve gittiğinde babası Biryar diye sesleniyor ve çocuk ‘Baba benim adım Biryar değil, Ramazan, öğretmenim bu adı koydu’ diyor. Bu olay devlet politikasının ne olduğunu gösteriyor.”

Hedef örgütlülüğü engellemek

Geçen sene ihraç edilen öğretmen Nuri Özdemir ise, sürgünlerle örgütlülüğün tamamen ortadan kaldırılmasının hedeflendiğinin altını çiziyor. İnsanlığın her döneminde bu amaçla insanların sürgün edildiğini ifade ederek, Antik Yunan’dan örnek veriyor: “O dönem köleler, farklı ülkelerden getirildikleri için birbirinin dillerini bilmiyorlar. Belli bir süre yan yana gelip birbirinin dilini öğrenecekleri anda yeninden farklı yere gönderiyorlar. O kolektif ruh oluşmasın diye böyle bir yöntem uyguluyorlarmış. Bugün de bu sistem devam ediyor.”

Özdemir, sosyal medyada sürgün edilen öğretmenlere ilişkin linç çağrılarına dikkat çekerek, “Şimdi bizim arkadaşlarımız gidip bu çağrıları yapanların çocuklarına eğitim verecekler. Bu insanlarla yüz yüze gelecekler. Bu yüzden bu arkadaşlarımıza yönelik gerçekten bir saldırı tehlikesi var” diyor.

Bir sürgün hikayesi

Sürgün öğretmenlerin hikayeleri de ilginç. İsmini vermek istemeyen 57 yaşındaki eğitim emekçisi, 1978’de öğretmenlikten atılmış. Ancak bir süre sonra Enerji Bakanlığı bünyesinde memur olarak yeniden çalışmaya başlamış ve Mersin’in Mut ilçesine sürgün edilmiş. 2001 yılında ise, çok sevdiği öğretmenlik mesleğine tekrar dönmüş. Bundan sonrasını kendisinden dinleyelim: “Mut’ta bir köye tayinim çıktı. Öğretmeni benim Amed’li olduğumu öğrenmiş ve ‘PKK’li öğretmen’ istemiyoruz diyerek tepki göstermiş. Ben gittiğimde kendisine selam verdim ve selamımı bile almadı. Sonra ilçe milli eğitim müdürlüğüne giderek tayinimin başka bir köye alınmasını istedim. Kabul ettiler ve başka bir köyde göreve başladım. Orada da başta sıkıntı yaşadık. Çocuklarımız okulda çevre edinemediler, Kürt diye aşağılıyorlardı. Sonra bizi tanıdıkça bu sorunlar ortadan kalktı. Öğrencilerimin her şeyi ile ilgileniyordum. Daha iyi eğitim almaları için elimden ne geliyorsa yapıyordum. Köylüler bir yere gidecekse kendi arabamla götürüp getiriyordum. 3 yıl sonra tayinim çıktığında köylüler kaymakama başvurarak, köyde kalmamı istediler. Ancak ilçe milli eğitim müdürü beni çağırdı ve önceden sorun yaşadığım köye atamak istedi. Muhtarla yaşadığım sorunu hatırlattığımda ‘Merak etme o kişiyi yeniden muhtar seçmediler’ dedi. Bunun üzerine o köye gittim. Tabii köylüler beni tanıyınca eski muhtara ‘Sen bu hocamıza karşı çok yanlış yapmışsın’ diyerek tepki gösterdiler.”

İhsan Polat/özgürlükçü demokrasi

EN SON EKLENENLER